Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Ve Erdoğan Yenilğiyi Tattı

2008 yılına ait, spor, siyaset, ekonomi dünya ve diğer haberler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Ve Erdoğan Yenilğiyi Tattı

Mesaj gönderen denizindibi »

‘Portakal, orada kal’ diye bir çocuk tekerlemesi vardır. Portakal rengi parti amblemiyle AK Parti’nin 29 Mart seçimlerinde aldığı sonucu o tekerlemeyle anlatmak belki işi biraz hafife almak olur, ama Türk seçmeninin Başbakan Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye çok açık bir mesaj verdiği kesin.
Başbakan Erdoğan seçim kampanyasını başlatırken Meclis’te yaptığı konuşmada ve birkaç gün sonra Sivas’ta yaptığı konuşmada hedefini 22 Temmuz 2009 genel seçimlerinde aldığı oy oranı olan yüzde 47’yi aşmak olarak ilan etmişti. O olmadığı gibi, AK Parti 2004 yerel seçimlerinde aldığı yüzde 42 oy oranını tutturamadı. Seçmen, moda deyimiyle AK

Parti’ye sarı kart gösterdi.
Kurulduğundan beri her seçimde oyunu biraz daha artıran AK Parti, dünkü seçimle ilk defa yenilginin buruk tadıyla tanıştı. AK Parti’nin bir daha yüzde 47 oranına ulaşması, onu aşmasının artık çok zor olduğu görülmeli, Hâlâ birinci parti olmasıyla Başbakan bu aşamada övünebilir mi bilemiyorum, bugünden itibaren şapkasını önüne koyup ‘Ben nerede yanlış yaptım’ diye düşünmesinde fayda var.
Başbakan’ın ‘kriz teğet geçti’ söyleminin, seçmeni teğet geçtiği, seçmenin Başbakan’ın bu söylemine fazla itibar etmediği ortaya çıktı bir anlamda.

Gül’süz ilk seçimdi
CHP ve MHP’nin merkeze açılma siyasetleri bir ölçüde başarıya ulaştı. CHP de MHP de oylarını ciddi oranda artırdı. Ancak AK Parti’nin dünkü yenilgisinde CHP, MHP ve diğer muhalefet partilerinin başarısından çok, hükümetin başarısızlığının payı var.
Başarısızlık yalnızca ekonomik krizi hafife almaktan ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in milyonlarca işsizin durumuyla alay edercesine ‘Işsizlik aslında yok’ demesi gibi gerçeküstü yaklaşımlarından kaynaklanmadı.
Başbakan’ın son aylarda giderek sertleşen söylemi, AK Parti yöneticileri arasında bile ‘Yüzde 50’yi aşarsak ne yaparız?’ endişesine yol açıyordu. Bu durumda Başbakan’ın, kimilerince Peronizm olarak da tanımlanan çoğunlukçu/otoriter söylemi iyice tırmandıracağı kaygısı dile getiliyordu. Bu Türkiye’nin hem iç, hem de dış politikasını iyice sertleştirebilirdi.
Şimdi seçmen Erdoğan’ı ciddi şekilde frenlemiş oldu.
Frenden söz edince Gül etmenine değinmek lazım. 29 Mart, Başbakan Erdoğan ve AK Parti’nin Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilip aktif siyasetten ayrılmasından bu yana yaşadığı ilk seçim oldu.
Partili-partisiz çoğu siyaset gözlemcisine göre, Gül hem hükümette, hem partide bir denge-fren unsuruydu ve onun Çankaya’ya çıkışından sonra Başbakan’ın söylemi sertleşmeye başladı.

Artık alternatifsiz değil
Bu sonuçlarla muhalefetin erken seçim için bastırması kaçınılmaz. Başbakan ise artık zirveden düşüş başlamışken erken seçim istemeyecektir. Ama Erdoğan yarından itibaren hem siyasetini, hem söylemini dengelemek, frenlemek durumunda. Sonuçlar, tıpkı CHP lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin öngördüğü şekilde, hem içeriye, hem de dışarıya Türkiye’deki tek iktidar seçeneğinin AK Parti olmadığını göstermeye başladı.
Erdoğan’daki değişimi bugünden itibaren görmeye başlayabiliriz. G-20 zirvesi, NATO zirvesi ve ABD Başkanı Barack Obama’nın ziyareti belki bu değişimi pardeleyecektir. Ancak ekonomik tedbirlerden Bakanlar Kurulu ve AK Parti yönetiminin oluşumuna dek, bir dizi değişimi önümüzdeki dönemde beklemek kaçınılmaz olmuştur.
Dünkü seçim sonuçlarının bir yansıması daha söz konusu. AK Parti, Başbakan’ın seçim kampanyasının başında öngördüğü gibi yüzde 47 ve üzeri alsaydı, Anayasa değişiklikleri konusunu rahatlıkla referanduma sunacak gücü kendisinde bulabilirdi. Şimdi onu da bulamayabilir.
Türk halkı Başbakan Erdoğan’a ona olan desteğinin kayıtsız şartsız olmadığını ve bir sonu olabileceğini acı bir şekilde hatırlatmıştır. Erdoğan’ın daha gerçekçi bir siyaset hattına çekilmesi kaçınılmaz olacaktır. Aksine davranıp, seçmenin üzerine gitmesi, gerileme eğilimini artırabilir çünkü. Türkiye dün akşamdan itibaren yeni gelişmelere gebe, ilginç bir döneme girmiş sayılmalı.

radikal- murat yetkin
ResimResim
Kullanıcı avatarı
bey_mer
Bilinen Üye
Bilinen Üye
Mesajlar: 1453
Kayıt: 22 Ağu 2008, 19:10
Konum: sizeneeee

Mesaj gönderen bey_mer »

ben buna gülerim çünkü kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş buda o hesap kılıçdarğolunun kılıcı kendine döndü erdoğan yenilgiyi böyle tattıysa başarıyı nasıl tadar tahmin bile edemezsiniz herzamanki gibi hak eden kazandı :lol: :lol: :lol:
Resim
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Mesaj gönderen denizindibi »

Sandıkta hangi partinin en çok oyu alacağını düşünüyorsunuz?

Şüphesiz onlarca medyası ve ele geçirdiği belediye imkanlarıyla artık köylere dahi soğan patates nakliye araçlarıyla (belediye araçlarının üstünde aynen böyle yazıyor: soğan patates yardım arac) durmaksızın göz boyama erzaklarını taşıyan AKP belediye kazanacaktır, ancak, geçen seçimlere göre ciddi bir oy düşüşü bekleniyor. Çünkü Şaban Dişli, Deniz Feneri, Hüseyin Üzmez vs. gibi olaylar AKP'ye güvenip oy vermiş kitleleri sarstığı açıktır, yerel seçimlerde ne kadar sarstığını rakam olarak anlayacağız.

- AKP'nin belediyecilik anlayışını nasıl buluyorsunuz?

- AKP'nin geçmiş hiçbir dönemde olmayacak kadar büyük imar yolsuzluklarıyla başbaşa olduğu açıktır ve kendilerine yakın müslüman işadamları gibi yerlerin dahi şikayetlerine sebep olmuştur. Türkiye'de ciddi bir gazetecilik olsaydı belediyeleri tek tek mercek altına alır ve inanılmaz yolsuzlukları gün ışığına çıkartırdı ancak bu kadar gizlenmesine rağmen dedikodular söylentiler AKP'yi içerden çökertecek kadar büyük inanılmaz boyutlardadır, şu anda AKP içinde en büyük tartışma budur, belediyelerdeki akıl almaz yolsuzluklar. Belediyecilik anlayışları şudur, her belediye kendi beldesindeki kendi yandaş fabrika sahiplerine halka yardım paketleri dağıtmasını söylüyor ve bunun karşılığında imar ve benzeri durumlarını kolaylaştırıyor ve her büyük küçük sanayi sahipleri paketler yapıp belediye adına yardım kisvesiyle halka dağıtılıyor ve göz boyanıyor. Yani 'sadakacılıkla' gündeme geldiler. Başbakanımız 'sadakanın' geleneğimizde olduğunu söylüyor, bu yalandır, her toplumda kötü alışkanlıklar vardır, fuhuş hırsızlık yolsuzlukta geleneğimizde var ama toplum bunları önlemeye çalışır. Ağa bey düzeninde bahşiş sadaka olabilir, ama devlet düzeninde sadaka yoktur. Mevlana hazretlerini açıp okuyun, 'sadaka' verilmesine karşı neler söylemiş neler, bu kötü alışkanlığın kaldırılması için Mevlana divanında neler söylemiş, yani, kötü bir alışkanlıktır kalkması lazım, geleneğimizde vardır ama kötü bir alışkanlıktır, üstelik devlet 'sosyal kurumlarıyla' yardımları düzenler, yani, halkın başından aşağı halkı dilencileştirerek makarna mercimek paketleri atmaz. Sosyal devlet yoksuluna açına güçsüzüne mutlaka yardım yapacak ve devlet bu yüzden vardır, ancak, bu yardımlar 'genel' yapılır yani yandaş bizden bize oy verenler ayrımları yapılmadan 'herkese' verilir. Oysa bu sadaka tamamen 'oy avcılığı' gerekçesiyle yapılıyor, yani, devlet gücünü ellerinde tutanlar devlet adına değil 'siyasi menfaatleri' adına çalışmaktadır.

- Ankara'da yerel seçimlerin nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz, Melih Gökçek'in adaylığının geç açıklamasının neye bağlıyorsunuz?

- Ankara'da yerel seçimlerin sürpriz ve şaşırtıcı netice alacağını düşündüğüm aday, MHP'den Mansur Yavaş'tır. Mansur Yavaş Melih Gökçek'in oylarını darmadağın edecektir, tıpkı geçmişte DSP- CHP bölünmesinin Gökçek'e yaraması gibi bu seçimde de Mansur Yavaş'ın oyları Gökçek'i parçalayacaktır. Mansur Yavaş Beypazarı belediye başkanlığında yaptığı eski evlerin yeniden düzenlenmesiyle gündeme geldi ve beşbinin üzerinde eski evi yeniden düzenlemesiyile tüm Türkiye'nin takdirini kazandı, ayrıca, Ankara'nın yeni isim aradığı açıktır, Gökçek isminden gına getirenlerin başında AKP'liler gelmektedir. Gökçek isminin geç açıklanmasının sebebi, AKP'liler birlikte yiyip içtikleri insanları tasfiye edemez, bu tür partlerin Şaban Dişli, Mir Mehmet Fırat hadisesinde de gördüğümüz gibi aleni yolsuzluk yapanları dahi suçlayamamış tasfiye edememiştir, mesela Recep Tayyip Erdoğan Şaban Dişli'yi ziyaret etmiştir, niçin suçlayamazlar, çünkü, Şaban Dişli'nin kendi arkadaşlarınca rencide edilmesi sonucu konuşması bütün AKP'lileri yakabilir, Gökçek vakası da budur, bugün AKP Gökçek'i rencide refuze etsin Gökçek'in alt alta söyleyecekleri ya da ima edecekleriyle AKP adındaki partinin yaşamı sona erer, bu yüzden birlikte yiyip içtikleri insanları korumak zorundadırlar ve zaten sağ partilerin hiçbirinin kendi içlerindeki bir 'pisliği' ayıklama güçleri şimdiye kadar olmamıştır.Sağcı zihniyetin en büyük özelliği de budur.

- Melih Gökçek'in son onbeş yıldır yaptıkları hakkında bir Ankaralı olarak neler düşünüyorsunuz?

- Sayfalar yetmez, doğalgaz işini yaptırdığı firmalara dolaylı olarak TV'ler kurdurttu ve şimdi bu TV'lerden propaganda yapıyor, yani yoksul halkın paralarını bir şekilde kanalize ettirdiği firmaların katkılarıyla 'reklam şov' yapıyor. Iki, Kemal Kılıçdaroğlu'yla yüzleşmesinde netleşti ki dünyanın en pahalı doğalgazını Ankaralılar'a sattı, satmakta. Şehirde hiç kullanılmayan yüzlerce üst geçit yaptı ve bu üst geçitlerin ne işe yaradığını merak edenler Meşrutiyet Caddesi'nde beş dakika gezinip rezaleti bir görseler. Üç, eski şehir ya da Ulus ve civarı yani Atatürk'ün 1930'lara kadar başta Mimar Kemalettin'le oluşturduğu bir avuç bina yokolmuş örtülmüş ve bu şehrin simgesi olarak boğulmuşlardır. Birbirinin aynısı milyonlarca bina Ankara'yı zevksizliğiyle öldürmüştür. Tüm civarımızdaki başkentlerin en çirkini Ankara olmuştur, Şam, Halep Erivan, Tahran, Lefkoşa,Tiflis, Batum, Atina vs. gidin görün en çirkin başkent Ankara'dır, ki, Ankara'yla çirkinlikte sadece Tahran yarışabilir, Tahran da Ahmedinejad'ın belediye başkanlığı marifetiyle bir otoban şehri haline gelmiştir. Şehrin büyük meydanları hala yoktur ve Kızılay binasının çirkinliği hala ordadır. Şehre yakışan bir büyük merkezi spor salonu halen yoktur ve kongrelerde dahi kullanılan bir eski salonla idare edilmektedir, şehir tiyatroyu tamamen unutmuştur. Herşeye rağmen Ankara'nın iki büyük mucizesi vardır, biri metro diğeri Çamlıdere. Metroyu yapan Gökçek değildir. Çamlıdere barajını da Gökçek yapmadı, Bolu dağlarının karını suyunu toplayan Çamlıdere inanılmaz mucizevi ve Ankara'yı besleyecek bir barajdır, buna rağmen, geçtiğimiz yaz kuraklıktan yüzbinlerce insan şehri terketmiştir. Çünkü günlerce bir damla su dahi verilmemiş ve halk şehri terketmiştir, dünyada susuzluk yüzünden şehri terkeden belki olmuştur ama yüzbinlerce insan gibi yoğunlukta olmamıştır. Ankara'nın gerçek amblemi 'bağımsızlıktır', yani bağımsızlığı öne çıkaran bir 'markası' olmalı, ama Gökçek bey, utanılacak kadar çirkin bir amblemde yıllarca direnmiş ve nihayet danıştayta galiba reddedildi. Gökçek'in bu onbeş yıl içinde yaptığı alt geçitlerin aynılarını yani tıpkılarını gidin Dubai'de görün. Ve Melih Gökçek'e hiçbir yüksek kurul güvenmediği için Hipodrom ve Gençlik Parkı gibi devasa büyük alanlar 'çaresizlik' içinde çıkışsızlık içinde bekletilmekte ve halen Ankaralılar'ın hizmetine sokulamamıştır. Bir belediye önce meydanlarını sonra spor salonlarını sonra kongre salonlarını sonra trafik düzenlemesini sonra yeni cazibe merkezlerini oluşturmalı ve şehrin önünü açmalıdır, Melih Gökçek bunların hiçbirini yapamamıştır. Bugün şehrin kalabalığı Ankara Kızılay'da ve Melih Gökçek'in zırnık katkı sunmadığı Karanfil, Konur, Selanik gibi üç sokak içinde gezmekte eğlenmektedir. Bir belediye nasıl oluyor da en büyük kalabalıkları çeken merkezi sokaklarına katkı sunamaz.. Gidin Konur, Karanfil, Selanik sokaklarını gezin, kalabalıktan geçilmez, ama, bu sokaklarda belediyecilik hizmeti göremezsiniz, çünkü, Melih Gökçek buralar bizim alanımız değil diyecektir, ancak, yepyeni yeni alanlar niçin açmadınız, yeni cazibe merkezleri niçin oluşturamadınız sorusuna cevap veremez. Bir şeyi unuttum, Istanbul'da yıllar önce kuraklık olunca Islamcılar Nurettin Sözen için 'cenabet, uğursuz' dahi dediler, sonra kendileri gelince yağmur rahmet geldi, dediler, ama son yıl Ankara susuzluktan kavrulunca kimse çıkıp Melih Gökçek'e uğursuz, cenabet diyemedi, peki ekrana çıkan Melih Gökçek ne dedi, Allah'ın işi yağmur yağmadı, dedi.


Gazeteci yazar Nihat Genç yorumu
ResimResim
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Mesaj gönderen denizindibi »


bence AKP iktidarına gereken cevap verilmiştir,

ve hiç bir dönemde olmadığı gibi düşüşe geçen bir iktidarın

diğer dönemlerdeki düşüşüde önlenemeyecektir,

henüz kazanan ve kaybeden kanımca olmadığı gibi

halkı aptal yerine koyanlar eninde sonunda kaybedecek

gerçekten hak eden kazanacaktır, bana göre bu daha bir başlangıç :!:
ResimResim
Kullanıcı avatarı
bey_mer
Bilinen Üye
Bilinen Üye
Mesajlar: 1453
Kayıt: 22 Ağu 2008, 19:10
Konum: sizeneeee

Mesaj gönderen bey_mer »

:idea: :idea: :idea: :idea: :idea: :idea: adalet ve kalkınma partisi
Resim
Cevapla

“2009 Yılı Haber Arşivi” sayfasına dön