Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Vatan Yahut SiListre - Namık KemaL

Kitap tanıtımları , yorumları , yazarları , kitap özetleri , textler , oyunlar , makaleler... Işte Bidibidi Kütüphanesi..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Vatan Yahut SiListre - Namık KemaL

Mesaj gönderen denizindibi »

Resim
Vatan Yahut Silistre Kitap Özeti

Kitabın Adı : Vatan Yahut Silistre
Yazarı : Namık Kemal

Kitabın Özeti
KONUSU: Siliistre bugünkü Bulgaristan'da Tuna ırmağının kıyısında, bir kenttir. 1388 yılında Türkler tarafından fethedilen Silistre, 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında çok kalabalık bir Rus ordusu tarafından kuşatılmış, Musa Hulusi Paşa kumandanlığındaki Türk kuvvetleri kırk gün boyunca, kaleyi kahramanca savu­nurlar.

Kitapta, asıl verilmek istenen Vatan Sevgisi'dir. Bunun ya­nında, Silistre KalesI'ne yardıma koşan gönüllüler ve bunlardan Islam Bey ile Zekiye'nIn aşkı da anlatılmaktadır.

Kısa Özeti

Islam Bey, gönüllü olarak orduya gideceğinden dolayı uzaktan sevmekte olduğu Zekiye ile vedalaşmak üzere onun odasına girer. Zekiye'ye, kendisi hakkında beslediği sevgiyi anlatır. Kız da ona karşı kayıtsız olmadığı gibi, onun arkasından o da erkek elbisesi giyerek gönüllüler takımına karışır, Silistre'ye kadar gider. Silistre'de kuşatma altında kalırlar. Bu arada Islam Bey yaralanır, ona, Âdem ismini almış olan Zekiye bakar. Yaralı olduğu halde Islam, yanında Abdullah Çavuş ve Zekiye ile düşman cephanesini ateşlemek üzere giderler. Dönüşlerinde düşman kuşatmayı kaldırıp çekilmiş vaziyette bulurlar. Kumandan Sıtkı Bey de. Zekiye'nin vaktiyle bir namus meselesinde itaatsizlik ettiği için keçe külah edilmiş olduğundan asıl adı olan Ahmet'i değiştirip Sıtkı'yı kullanarak yeniden askerlikte rütbesi kazanmış olan babası çıkar. Islam ile Zekiye'nin düğünleri kazanılan savaşın mutluluğuyla birlikte yapılır.

GENIŞ ÖZETI:

Birinci Perde:


Zekiye, odasında uzanmış kendi kendine Islam Bey'e olan aşkını anlatmaktadır. Islam Bey ise, bu sırada, veda etmek için Zekiye'nIn penceresi etrafında dolanmaktadır. Sesi duyunca, kendisini gösterir. Zekiye utanmıştır.
Islam Bey, Silistre'ye yardıma giden gönüllülerden olmaya kararlıdır. Bunu Zekiye'ye söyleyince, sevgisi çok büyük olan Zekiye'nIn, haliyle üzüntüsü de büyük olmuştur. Bu yüzden Is­lam Bey'i bu kararından vazgeçirmeye çalışır. Islam Bey ise ataları arasında tam kırk iki şehit bulunduğunu, bu kadar şehidi olan bir ailenin ferdine kaçmanın yakışmayacağını belirtir.
Zekiye ise kardeşini şehit vermiş, yıllar önce cepheye giten babasından ise yıllardır bir haber alamamıştır.. Şimdi de hayatta tek sevdiği Insandan ayrılmak, ona kat be kat zor gelmektedir. Yine de, onu sevgi ile uğurlar. Islam Bey, Yaşasın vatan ! diyerek Zekiye'nIn yanından ayrılır.
Islam Bey, Zekiye'nIn yanından çıktıktan sonra, dışarıda kendisini bekleyen gönüllülerin yanına gelir ve Beni seven peşim­den gelsin” diyerek yola düşer.
Biraz sonra Zekiye de erkek kılığına girer ve Islam Bey'in git­tiği yoldan takip eder.

Ikinci Perde:


Gönüllüler, Silistre Kalesi'ndedirler. Zekiye de içlerindedir. Miralay Sıtkı Bey, ölüm ve kalım günlerinin sayılı olduğunu, isteyenin gidebileceğini söyleyince, gönüllülerden birisi madem gidecektik de buraya neden geldik diyerek bütün arkadaşları adına kararlılıklarını vurgular. Zekiye'yı
çocuk diye göndermek isterler­se de, ısrarlı turumu sayesinde vazgeçerler.
Çatışma bütün şiddetiyle başlar. Islam Bey yaralanmıştır. Zekiye onu tanıdığı için hemen yanına koşar, Islam Bey Zeki­ye'nIn kollarında bayılır.
Zekiye, tedavisi için yanında revire gider,
Miralay Rüstem Bey ile Sıdkı Bey ise gelmişten geçmişten derin bir sohbete dalarlar.

Üçüncü Perde:


Islam Bey, hasta yatağında devamlı sayıklamakta, Zekiye ümit ve endişe ile başında beklemektedir. Günler sonra gözlerini açtığında Zekiye'yi görünce, şaşırır. Zekiye kendisini saklamaya Çalışsa da fazla direnemez ve iki sevgili konuşmaya başlarlar.
Düşman ise hedefine adım adım yaklaşmaktadır. Kaleyi ele \ geçirmesi an meselesidir. Tek çare olarak, kaleden çıkıp düşman cephaneliğini ateşlemek gözükmektedir. Bu iş için Islam Bey yara­lı hali ile Öne çıkar. Ikinci öne çıkan kişi ise Zekiye'dir. Yanlarına bir de Abdullah Çavuş'u katarlar. Sıdkı Bey Zekiye'ye çok dikkatli bakar ve Oğlum mezarda yatıyor der. Zekiye'yi oğluna çok benzetmiştir.

Dördüncü Perde:

Aradan günler geçmiş, düşman toparlanmaya başlamıştır. Sıdkı Bey, çocukları düşman içine gönderdiğine bin kere pişman olmuş vaziyette dolanıp durmaktadır. Nihayet, Abdullah Çavuş görünür ve olanları anlatır. Anlattıklarından, Islam Bey'in büyük bir kahramanlık ve fedakârlık örneği göstererek düşmana büyük kayıp verdiği anlaşılmaktadır. Bu konuşma sürerken, Islam Bey, kelinde kırık kılıcı ile çıkagelir, tabii Zekiye de arkasından.

Sıdkı Bey coşku ile Islam Bey'i evladım diyerek kucaklayıp alnından öper. Islam Bey de onun ellerinden. Sonra Sıdkı Bey, çocuğun nerede olduğunu sorar. Islam Bey, Sıdkı Bey'e bütün olup biteni anlatır. Sıdkı Bey kızı yanına getirmesini söyler. Sıdkı Bey, Zekiye'ye sorduğu suallere aldığı cevaplardan kendi öz kızı olduğunu; Zekiye de yüzündeki duruşun aynı ninesi ve abisinin yüzündeki duruş olduğunu görerek, Sıdkı Bey'In öz babası oldu­ğunu anlar. Baba kız kucaklaşırlar. Sevinçlerine diyecek yoktur.
Bu esnada, Abdullah Çavuş eratın önüne düşmüş, onları Arş Yiğitler Vatan Imdadına marşını söyleterek yürütmektedir. Sıdkı Bey'in önüne gelince dururlar. Sıdkı Bey erat önünde şu tarihi konuşmayı yapar:
Arslanlarım Doksan gündür çekmediğiniz belâ, görmediğiniz ce­fâ kalmadı. Osmanlıların namusunu göklere çıkardınız. Vatan sizden hoşnuttur. ..Vatanımızın faydasını koruduk, yine de koruruz. Her za­man koruruz. Biz her zaman bu yolda ölmeye hazırırz. Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlılar!
Askerler de hep bir ağızdan: Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlı­lar! dîye haykırır ve perde kapanır.
ResimResim
Cevapla

“Bidibidi Kütüphanesi” sayfasına dön