Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Armağan Eden Erdem Hakkında !

Ünlü filozoflardan sözler, kitaplarından alıntılar, kaynaklar, düşünceler.. Hepsi bu forumda
Cevapla
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Armağan Eden Erdem Hakkında !

Mesaj gönderen denizindibi »

Zerdüşt, gönülden bağlandığı, adı "Alaca Inek" olan kentten ayrıldığında, onu, kendilerine Zerdüşt'ün öğrencileri diyen birçok kimseler izlediler, ona eşlik ettiler. Böylece bir dörtyol ağzına geldiler: derken Zerdüşt onlara, artık yalnız yürümek istediğini söyledi; çünkü yalnız yürümeyi severdi. Fakat ayrılırken, öğrencileri ona bir asa armağan ettiler: altın kabzasında, güneşin çevresine bir yılan sarılıydı. Zerdüşt asaya sevindi ve on dayandı; derken şöyle buyurdu öğrencilerine:

Söyleyin bana: nasıl oldu da altın en yüksek değere ulaştı? Az bulunur ve yararsızdır ve parıldar ve tatlı bir parlaklığı vardır da ondan; hep kendisini armağan eder.

Ancak en yüksek erdemin simgesi olarak erişti altın en yüksek değere. Altın gibi parıldar armağan edenin bakışları. Altın parlaklığı, ayla güneş arasında barış kurar.

Az bulunur en yüksek erdem ve yararsızdır, parıldar ve tatlı bir parlaklığı vardır: armağan eden erdem en yüksek erdemdir.

Gerçek, anlıyorum sizi öğrencilerim: siz de, benim gibi, armağan eden erdem için çırpınıyorsunuz. Sizin kediler ve kurtlarla ortak neyiniz olabilir ki?

Kendiniz kurban ve armağan olmaya susamışsınız: bundandır bütün zenginlikleri gönlünüzde toplamaya susamanız.

Doymak bilmeden çırpınır gönlünüz hazineler ve mücevherler için, çünkü erdeminiz armağan etmek isteğine doymuyor.

Bütün nesneleri kendinize ve içinize dolmaya zorluyorsunuz, sevginizin armağanları olarak yeniden aksınlar diye çeşmenizden.

Gerçek, böyle armağan eden sevgi, bütün değerlerin hırsızı olmalıdır: ama ben sağlam ve kutlu derim böylesi bencilliğe.

Bir başka bencillik daha vardır, züğürt mü züğürt ve aç, hep çalmak isteyen, -sayrıların bencilliği, sayrı bencillik.

O, her parlayan şeye hırsızın bakışlarıyla bakar; yiyeceği bol olanı, açların tutkusu ile süzer; hep armağan edenlerin masalarına sokulur.

Bu tutkuda sayrılık dile gelir, ve görünmez yozlaşma; bir sayrı gövdeden söz eder bu bencilliğin hırsız tutkusu.

Söyleyin bana kardeşlerim, bizce kötü ve en kötü nedir? Yozlaşma değil mi? -Ve armağan eden gönlün olmadığı yerde hep yozlaşmadan kuşkulanırız.

Yükselen bir yoldur bizimki, türden üst türe doğru. Fakat "herşey benim için" diyen duygu ürperme verir bize.

Yükseğe uçar bizim duygumuz: gövdemizin bir simgesi olur böylece, bir yükseliş simgesi. Bu türlü yükselişlerin simgeleri, erdemlerin adlarıdırlar.

Böyle geçer gövde tarihten, oluşarak savaşarak. Ya ruh, -nesidir gövdenin? Savaşlarının ve zaferlerinin habercisi, yoldaşı ve yankısı.

Simgelerdir, iyi ile kötünün bütün adları. Onlar açık söylemezler, ancak çıtlatırlar. Delidir onlardan bilgi isteyen!

Ruhunuzun simgelerle konuşmak istediği her saati kollayın kardeşlerim: ordadır erdeminizin kaynağı.

Yükselir o zaman gövdeniz ve dirilir; sevinciyle kendinden geçirir ruhu; o da böylece, yaratan ve değerlendiren ve seven ve herşeyin yardımcısı olur.

Yüreğiniz ırmak gibi dolup taşarcasına aktığında, -dolaydakiler için bolluk ve tehlike: ordadır eyleminizin kaynağı.

Övgünün ve yerginin üstüne yükseldiğinizde ve isteminiz, seven birinin istemi gibi, bütün nesnelere buyurmak istediğinde: ordadır erdeminizin kaynağı.

Hoş şeyleri ve yumuşak döşeği horgördüğünüzde , döşeğinizi yumuşak yüreklilerden yeterince uzağa serdiğinizde: ordadır erdeminizin kaynağı.

Bir tek istemle istediğinizde; ve bu, bütün gereksinmeleri giderene "zorunluluk" dediğinizde: ordadır erdeminizin kaynağı.

Gerçek, yeni iyi ve kötüdür o! Gerçek, yeni bir derin çağıltı, yeni bir kaynağın sesi!

Güçtür bu yeni erdem; bir egemen düşüncedir o, ve çevresinde bir uyanık can: bir altın güneş ve çevresinde bilgi yılanı.

Burda biraz durdu Zerdüşt, öğrencilerine sevgiyle baktı. Ve şöyle sürdürdü konuşmasını: -sesi değişmişti.

Yeryüzüne bağlı kalın kardeşlerim, erdeminizin gücüyle! Armağan eden sevginiz ve bilginiz yeryüzünün anlamına hizmet etsin! Bunu diler, yalvarırım size.

Yersel şeylerden kaçırtıp da, sonrasız duvarlara çarptırmayın kanatlarını! Ah, öteden beri hep öyle çok erdem kaçmıştır ki!

Siz de, benim gibi, kaçmış erdemi geri döndürün yeryüzüne, -evet, gövdeye ve hayata: yeryüzüne kendi anlamını versin diye, -insanca bir anlam versin diye!

Ruh da erdem gibi yüzlerce kez kaçmış ve yanlışlara saplanmıştır şimdiye dek. Ah, bütün bu delilikler, bu yanlışlar gövdenizde barınır daha: gövde ve istem olmuştur orda.

Ruh da erdem gibi yüzlerce kez denemiş ve yorulmuştur şimdiye dek. Evet, denemeydi insan. Ah, biz de pek çok bilgisizlik ve yanılgı gövdeleşmiştir.

Binlerce yılın yalnız usu değil, çılgınlığı da kopar bizim içimizde. Tehlikelidir mirasçı olmak.

Adım adım raslantı deviyle çarpışıyoruz daha; bütün insanlığa şimdiye dek anlamsızlık, anlam yokluğu buyruk yürütmüştür.

Ruhunuz ve erdeminiz yeryüzünün anlamına hizmet etsin kardeşlerim: ve herşeyin değeri sizce belirlensin yeniden! Bundan ötürü savaşçı olmalısınız siz! Bundan ötürü yaratıcı olmalısınız siz!

gövde bile arıtır kendini; bilgiyle deniyerek kendini yükseltir; gören kişide bütün içgüdüler kutsallaşırlar; yükselen kişide can sevinçli olur.

Hekim, kendine yardım et sen: böylece sayrılarına da yardım etmiş olursun. Onun en iyi yardımı, kendi kendini iyi edeni kendi gözüyle görebilmesi olsun.

Binlerce yol var daha ayak basılmadık, hayatın binlerce sağlıkları ve gizli adaları. Insan ve insanın dünyası tükenmemiştir, açığa çıkarılmamıştır daha.

Uyanın da dinleyin ey yalnızlar! Yeller esiyor gelecekten gizli kanat vuruşları ile, duyarlı kulaklara iyi haberler açıklanıyor. Siz ey bugünün yalnızları, ey çekilenler, siz ilerde bir ulus olacaksınız: sizden, kendini seçmiş kişilerden bir ulus doğacak: -bu ulustan da üstinsan.

Gerçek, bir iyileşme yeri olacak yeryüzü daha! Şimdiden bir yeni koku var çevresinde, kurtuluş getiren, -ve yeni bir umut!

Zerdüşt bu sözleri söyledikte, daha son sözünü söylememiş biri gibi durdu; asasını uzun bir süre tarttı elinde kuşkuyla. Sonunda şöyle buyurdu: -sesi değişmişti.

Artık yalnız gidiyorum öğrencilerim! Siz de gidin, yalnız gidin! Öyle istiyorum ben.

Gerçek, size salık veririm: benden ayrılın da Zerdüşt'e karşı koyun! Daha iyisi: ondan utanın! Belki o sizi aldatmıştır.

Bilgi eri düşmanlarını sevebilmekle kalmamalı, dostlarından da nefret edebilmeli.

Kişi salt bir öğrenci olarak kalırsa, öğretmenine borcunu iyi ödememiş sayılır. Ve siz sanki neden benim çelengimi yolmayasınız?

Beni sayıyorsunuz; ya saygınız birgün çökerse? Sakın bir heykelin altında kalmayasınız!

Zerdüşt'e inandığınızı mı söylüyorsunuz? Fakat ne önemi var Zerdüşt'ün! Bana inanan kişilersiniz: fakat ne önemi var bütün inanan kişilerin!

Daha kendinizi aramamıştınız: beni buldunuz derken. Bütün inananlar böyledirler; bütün inançların önemi bu yüzden bu kadar azdır.

Artık beni yitirmenizi ve kendinizi bulmanızı istiyorum; ancak hepiniz beni yadsıdığınız zaman döneceğim size.

Gerçek, o zaman başka bir gözle arayacağım yitik kişilerimi kardeşlerim; o zaman başka bir sevgiyle seveceğim sizi.

Ve dostlarım olacaksınız bir daha, ve bir tek umudun çocukları: o zaman, büyük öğleyi sizinle kutlamak için, üçüncü bir kez olacağım aranızda.

Şudur büyük öğle: insan, hayvanla üstinsan arasındaki yolunun ortasındadır ve akşam yolunu en büyük umudu olarak kutlamaktadır: çünkü bu, yeni bir sabah yoludur.

O zaman kutsar kendini batan kişi, karşıya ve öteye geçen olduğu için; ve bilgisinin güneşi tam tepesinde durur.

"Öldü bütün tanrılar; üstinsanın yaşamasını istiyoruz artık." -O büyük öğlede son arzumuz bu ola!

Böyle buyurdu Zerdüşt.
ResimResim
Cevapla

“Ünlü Filozoflardan” sayfasına dön