Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

voltaire'nin yaşam öyküsü

Felsefenin doğuşu, ünlü filozafların hayatı, yaşamları, eserleri gibi felsefi düşüncenin gelişme sürecini buradan takip ediyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

voltaire'nin yaşam öyküsü

Mesaj gönderen denizindibi »

VOLTAIRE’ NIN ILGINÇ YAŞAM ÖYKÜSÜ

Resim



Büyük Fransız yazar, edip, tarihçi ve filozofu, I694fte Sceaux yakınlarındaki Châtena da doğdu, 30 Mayıs 1778 gecesi Paris'de

öldü. Babası bir no­terdi; kendisini zor­lukla doğurmuş olan annesi, aristok­rat bir kadındı ve onu pek erken yitirdi. Voltaire, cizvitlerin yönetimindeki Louisle Grand Kolejine verildi; pek küçük yaşta manzumeler yazma. ya başladı. Rahip Châteauneuf bu pek cılız, fakat zeki ço­cuğu, kralın gözdelerinden olan Ninon de Lenclos'a tanıttı. Voltaire'in dehasını en önce bu kadın fark etti. Onun, öldüğü zaman, Voltaire’ e kitap alma­sı için 2000 franklık bir miras bıraktığı görüldü. Voltaire ilk kütüphanesini bu parayla satın aldığı kitaplara borçludur. Voltaire, us­lu bir çocuk değildi; babası, kendisini Caen' de ki akrabalarından birinin yanına göz hap­sine alınması önerisiyle yolladı; daha sonra da Fransa’ nın La Haye elçisiyle bu şehre gön­derdi. Sıkı bir disiplin allında bulundurulmasına karşın Voltaire, burada bir genç kızı sevdi; fakat bu işte biraz ileri gittiği için, 1715' te baba ocağına geri gönderildi. Paris 'e gelince sefahate dalan Voltaire, Kral Louis XV'nin vekili aleyhine yazdığı bir yergi (hicviye) dolayısıyle Bastile' e hapsedildi; o, Vol­taire takma adını burada aldı. Içinde on bir ay kalmış olduğu bu cezaevinde, La Henriade adlı bir destan yazdı; bunu okuyan Bakan, masum bir adamı hapsettirmiş olduğunu sanarak, kendisine bir maaş da bağlattı ve ser­best bıraktırdı.



1718’de OedIpe adlı trajedisi, 45 gece oy­nandı. 1729' da fena tertiplenilmiş bir piyan­gonun tüm biletlerini satın alarak büyük bir servet kazandı. Artık o, düşün (fikir), sanat ve aristokrat âlemlerinde ünlü bir kişi ol­muştu. Bir gün kibar salonlarından birinde nüfuzlu bir şövalyeye karşılık vermesi yü­zünden dayak yiyen Voltaire, şövalyeyi düel­loya davet etmişse de, kendisini öldürmek istemeyen ve onun dehasını anlayan bu soylu adamın tertibiyle yakalanıp hapsedildi; az son­ra Fransa' dan çıkıp Ingiltere' ye gitmesi koşuluyla cezaevinden çıkarıldı. Ingiltere' ye bu suretle sürülmüş olan Voltaire, orada meşrutî bir krallıkla yönetilen özgür bir ulus gördü; Tindal, Collins, Toland ve Bolingbroke... gibi tanınmış kimselerle dost oldu. Bu ülkede Fransız Ihtilâlini müjdeleyen, Lettre sur les Anglais adlı eseri yazdı ve gizlice yurduna döndü. Fransa' da sansür tarafından verilen cezalar şiddetli olduğu için, bu eseri bir süre yayınlamadı; fakat kendisinin Fransa' ya dön­mesine izin verildikten sonra, bir kitapçı, Vol­taire' in haberi olmadan bu kitabı bastırdı (1735). Bunun üzerine, papazlar, eserin top­lattırılmasını istediler ve Meclisten bir karar çıkarttırarak kitabı yaktırmaya, Voltaire' i de yeniden sürgün ettirmeye muvaffak oldular. Parlamento, bu eseri, "dine. ahlaka ve otoriteye karşı gösterilmesi zorunlu olan saygıya kepazece aykırı" saymıştı. Bu fırtına da geçtikten son­ra tekrar Fransa' ya dönen Voltaire, Markiz de Chatelefle sevişti. 28 yaşında ve evli olan bu kadın, matematik ve fizik bilginiydi; iki dost. Markizin, Cirey'deki (Lorraine) şatosun­da birleştiler; birlikte bilimsel araştırmalara koyuldular. Şatoda zengin bir fizik Laboratuvarına sahip olan Voltaire' i büyük Fransız zekâları ziyaret ettiği gibi, kendisi bunların arasında piyeslerinin aktörlüğünü de yaparak neşeli ve verimli bir ömür de geçirmeye baş­lamıştı. O, bu dönemde, "kahramanlarını, şahısları değil, düşünleri, hayatlarını saçma inançlar ve olgularını düşünceler oluşturan" birtakım romanlar da yazdı.



Voltaire, 175O' de Frederic II' in daveti üze­rine Potesdam'a gitti. Zaten kendisi. 1736'da n beri bu kralla mektuplaşıyordu. Kral onu, ''Fransa' nın en büyük adamı" ve "söze onur veren bir fani" saymış, onun zamanında dün­yaya gelmiş olmasını, "mutluluklarımın en büyüğü" diye nitelendirmişti. Frederic II, dal­kavukluk aleyhine yazmış olduğu bir man­zumeyi ona ithaf edince, Voltaire. "Bir pren­sin dalkavukluk aleyhine yazmış olması, bir papanın yanılmazlık aleyhine yazması kadar gariptir" demişti. Voltaire. Berlin' e gelmeden önce, sevdiği kadın doğururken ölmüştü. Acı­sını unutmak için, Sciecle de Louis XIV. adlı eserini yazmış olan Voltaire, Berlin' e geldiği zaman, Potesdam sarayında pek çok saygı gördü. O zaman Berlin Kral Akademisinde başkan olan Maupertuis aleyhine bir yergi yazdı. Bu eser, kralı çok güldürdüyse de, bastırmaktan menedildi; fakat Voltaire, kra­lın arzusunu dinlemeyerek yayımladı ve Frankfurt' a kaçmak zorunda kaldı. Buradan da Fransa' ya gitmek istediyse de, yurdundan sürgün edilmiş olduğunu öğrenince, Ceneve' e gitti; Les Delices adını verdiği bir malikâne­yi satın alarak yerleşti; bahçe işleriyle uğ­raştı; felsefeyi ilgilendiren en önemli eserle­rini burada yazdı. Onun Fransa' dan sürgün edilmesinin nedeni, "tek kusuru kadın olma­sından ibaret olan bir büyük adam" diye nitelendirmiş olduğu sevgili markizi için Cyrey’ de yazmaya başladığı, Essai sur les Moeurs et l’ Esprit des Nations... vb. adındaki eseri­dir. Voltaire, tarihin bir, "cinayetler ve felaketler tablosundan başka bir şey olmadığına'' inanıyor ve unun daha soylu ve aydınlatıcı olabilmesi için bir filozof tarafından yazılması gerektiğine inanıyordu.

Voltaire, Fransa' ya fazla yakın olan bu ma­likaneden daha emin bir yere taşınma ihtiyacını duydu; 1758' de Isviçre sınırlarındaki Ferneye (Gex) yerleşti. ‘’Erdem, inceleme ve neşeyi" birbirinden asla ayrılmaması gereken "üç hemşire" ve bunları kendi "metresleri* sayan Voltaire, 1746' da Akademiye girmiş, Düşes de Maine tarafından Sceaux' ya kabul edilmiş ve tüm hayatı, zeka, diyalektik, eleş­tiri ve bilgi savaşları içinde geçmiştir. Kendisine, Ferney Patriği adı verilmişti. Yaşadığı dönemin tüm büyük insanlarıyla mektuplaştı. Bu mektupların sayısı 10.000' i bulmuştur. Lizbon depreminde 10.000 kişinin ölümü ve hele kiliselerde bu felâkete kurban gidenler, kendisini fazlasıyla üzdü. Fransız papazları bunu, ölenlerin işledikleri günahlara karşı ve­rilmiş bir ceza olduğunu iddia ettiklerini de öğrenince, bir manzume yazdı; bunda, "Ya Tanrı, kötünün önüne geçebilir, fakat bunu yapmak istemez: yahut da kötüyü yok etmek ister de buna gücü yetmez!" ikilemini (di­lemme) geliştirdi; ve Spinoza' nın, "iyi ve kötü, insanın evrene uygulanamayan terimleridir; bizim trajedilerimiz, ebedilik bakımından anlamsız şeylerdir" şeklinde önce vermiş oldu­ğu karşılık onu kandırmamıştı. Bu tarihlerde Touloııse' daki Katolik papazları büyük bir nüfuza sahiptiler; Saint-Barthelemy Gecesini her yıl kutlayacak kadar Engizisyon ruhuna sahip oldukları gibi, halâ da Protestanlara türlü işkence ve haksızlık yapmaktan geri kal­mıyorlardı # Vohaire, bu şehre yakın olan Forney'de, "Alçağı eziniz! (Ecrasez l’infâme!) sözünü diline dolayarak kiliseyle savaşa baş­ladı.



Hayatının en ciddî dönemini, yaşadığı bu yerde, mektuplaştığı kimseleri, hele Ansiklo­pedicileri, kilise aleyhine kışkırttı; taç ve tah­tın da aleyhinde bulundu. Vollaire' i kiliseyle barıştırmak ve sesini kestirmek için, Madam Pompadour, kendisine kardinallik önerdi; fa­kat Voltaire, reddetti. Katolikliği Yahudilik­ten ve putataparlıktan daha zalim gördüğünü de açıklayan, Traitâ sur la Tolörance adlı eserini yayımladı. Birden 300.000 nüsha satılmış olan bu kitabın yaptığı etki derin ve geniş oldu. Bundan sonra, Spinoza' dan Ingiliz Tanrı Bilimcileriyle Bayle' in sözlüğünden de yarar­lanarak Incil' in doğru olup olmadığını araş­tırmaya koyuldu. I778' de Paris' e bir seyahat yaptı; büyük bir saygı ve coşkunlukla kar­şılandı; esasen artık 80 yaşını da aşmıştı; hastaydı. Son günlerinde kendisini ziyarete gelen papaza: "Kimin tarafından geliyorsu­nuz?*' diye sordu; papaz: "Tanrı' nın kendisi tarafından!" dedi; bunun üzerine Voltaire: "Pekâla, itimatnameniz nerede?" diyerek pa­paza yol gösterdi. Kâtibi, Wagnere bıraktığı mektupta: "Tanrı'ya taparak, dostlarımı seve­rek, düşmanlarıma kinlenmeden ve saçma inançlardan tiksinerek ölüyorum" demişti. Paris' deki papazlar, onu dinsiz saydıkları için, gereken dinsel töreni yapmadılar; dostları, ce­nazesini daha ölmedi diyerek bir arabaya koy­dular ve yeğeni, Rahip Megnot’nun yardımıyla Seellieres küçük manastırına kabul ettirdi­ler Daha sonra cesedi yakılarak külleri Ulu­sal Meclis ve ihtilâlin zorlamalarıyla Panteon’ a getirildi; bu matem alayına 700.000 kişilik bir halk kitlesi katılmıştı. Küllerini taşıyan araba üzerinde, "Insel ruha hüyük bir içtepi verdi ve bizi özgürlüğe hazırladı" tümcesi ya­zılmış olan bir levha konmuştu. Lahdi üze­rinde yalnız, ‘’Burada Voltaire gömülü" tümcesi vardır.



Voltaire' in sırf felsefeyi ilgileyen ve türlü Avrupa dillerine de çevrilmiş ve birçok kez basılmış olan önemli eserleri şunlardır: Lettres sur les Aııglais (1734); Elemcnts de la Vhi-losophie de Nevcton (1738); Mâtaphysique de Neıvtoıı (1740); Examen Important de Mylord Holingbroke (175b); Caminle ou VOptimisme

(1757); Dictionnaire Philasophiquâ (1767); Râponse au Systemc de la Nature (1777); Es-sai sur les Moeurs et I* Espri t des Nations (1765)

(alıntıdır)
ResimResim
Cevapla

“Filozoflar Tarihi - Ünlü Filozoflar” sayfasına dön