Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Nietzsche'nin Felsefesinin Temel Dayanakları

Felsefenin doğuşu, ünlü filozafların hayatı, yaşamları, eserleri gibi felsefi düşüncenin gelişme sürecini buradan takip ediyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Nietzsche'nin Felsefesinin Temel Dayanakları

Mesaj gönderen denizindibi »

Nietzsche'nin öğretisi , çok yönlüdür. Merkezini bulabilmek ve aynı merkezden başlayaraktan felsefesini irdeleyebilmek oldukça zordur. Daha doğru bir ifadeyle söylemek gerekirse, felsefesinin temeline neyin koyulacağı , okuyucuya kalmıştır..

Çünkü Nietzsche , sistematik felsefe anlayışına karşı çıkmış , bu sebeple de sistematikten uzak bir öğreti yaratmıştır.Bu da , okuyucuya bireysel bir fikir edinme hakkı tanır.

"...ve ancak hepiniz beni inkar ettiğiniz zaman size dönmek isterim. Gerçekten, kardeşlerim, o zaman kaybettiklerimi başka gözlerle arayacağım. Ozaman sizleri başka başka bir sevgi ile seveceğim."

Işte bu sebepledir ki , Nietzsche hep farklı yorumlanmış , farklı anlaşılmıştır..Kimisi O'na "gönül felsefecisi" derken , kimisi faşizmin , hatta Satanizmin temel dayanağı haline getirmiştir.

Nietzsche'nin öğretisini , "üstinsan" , "ebedi yineleme" , "decadence (yozlaşma)" ve "kudret iradesi" olmak üzere 4 ana bölümde inceleyebiliriz.

Öncelikle "üstinsan"dan , yada diğer bir adıyla "insanüstü"nden başlayalım.

Nietzsche Öğretisinin Temel Dayanakları 1 : "Üst-Insan"

Nietzsche'de insan, hayvanla insanüstü arasına gerilmiş bir ip olarak tarifini bulur. Bunu Zerdüşt adlı eserinde açıkça belirtmiştir.

"Insan bir iptir ki hayvanla insanüstü arasına gerilmiştir.Uçurum üstünde bir ip."

Burada göze çarpan konu , "Evrim" dir. Çünkü hayvan insan üstü arasına gerilmiş bir ip tarifi , kuşkusuz bir evrime işaret etmektedir. Fakat Nietzsche'nin evrim konusuna bakışı, Darwin'den farklıdır. Çünkü Nietzsche , en zengin ve en karmaşık biçimlerin , yozlaşmaya maruz kalmasından dolayı erken asimile olduklarını kaydeder.

"Cins olarak insan her hangi başka bir hayvanla karşılaştırıldığında , bir ilerleme kaydetmez.Bütün hayvanlar ve bitkiler dünyası , alçak olandan daha yüksek olana gelişmez.Hepsi aynı zamanda ,birbirinin üzerinde ,birbirinin içinden ve birbirine karşı gelişirler.En zengin ve en karmaşık biçimler-çünkü daha yüksek tip sözcüğü daha çoğunu ifade etmez-daha kolay mahvolurlar.Sadece en alttakiler,en aşağıdakiler görünüşte bir ölümsüzlüğü idame ederler"

Bu alıntılardan sonra , açıkça görülüyorki Nietzsche'deki evrim anlayışı , felsefi bakış açısı olarak Darwin'den farklılık gösteriyor. Nietzsche , Darwin'in "en iyi uyum sağlayanlar ayakta kalır" ifadesindeki , "en iyi uyum sağlayanlar" , yani "en güçlüler" kavramına bir zayıflık atfediyor..

Nietzsche'de yüksek cins insan , "ender olarak" dünyaya gelişinden ve bu sebeple çeşitli zorluklarla karşılaşacağından dolayı yok olma ihtimalinin çok fazla olduğunu kaydediyor..

Üst-insan kavramının anlaşılabilmesi için , öncelikle Nietzsche'deki evrim anlayışını iyi kavrayabilmek gerekir. Nietzsche'de kendinden daha iyi birşey yaratma düsturu , insanüstü ilkesinin temelini oluştumaktadır..Fakat , "daha iyi birşey" kavramı , tuzaklarla doludur.."Iyi" den kasıt , güçtür, Kudret iradesidir.

Nietzsche'nin Öğretisinin Temel Dayanakları 2 : Kudret Iradesi

Nietzsche'de kudret iradesi , öğretinin doğuşu Nietzsche'nin yaşamıyla paralel olarak incelendiğinde , başlangıçtan itibaren hep mevcuttur.

Nietzsche'nin kudret iradesi ifadesiyle kastı , yaratıcılıkla alakalıdır. Nietzsche'ye göre "insanlığın içinde müthiş bir güç , kendini deşarz etmek , yaratmak istemektedir". Buna göre insanlıkta dahil olmak üzere her canlı , kudret için yaşar ve yok olur. Kudretin ise yegane yolu , yaratmaktan geçer. Değer yaratan , değer yıkan ve zamanında ölmesini bilen bir yaratıcılık!

Şöyle der Nietzsche : "Ben nerede canlı bir varlık buyduysam , orada kudrete yönelik iradeyi gördüm.Hizmet edenin iradesinde bile efendi olabilme iradesini gözlemledim"

Bu fikri yapısıyla Nietzsche , köle ve efendi ayrımını 'evet'ler ,onaylar. Canlılar arasındaki hiyerarşi , özelliklede Nietzsche'de "tür" ve "cins" kavramlarıyla açığa çıkmaktadır.

"Hayatın devam edegelen deneyi" olan insanda , kudret , iktidar hissiyatı , içgüdüsel olarak insanı eylemlere zorlar. Irade tatmin olamamışsa , Nietzsche'ye göre insan zevk alır. Çünkü Nietzsche hazzı , iradenin taminsizliğinden kaynaklanan bir durum olarak görür.

"Iradenin tamini değildir zevkin sebebi.Tersine irade ileriye gitmek ister ve o engel olan herşeyin üstesinden gelmeye çalışır.Zevk hissi , düpedüz iradenin taminsizliğinden kaynaklanır.Onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşamamasıdır."

Nietzsche , hayattaki eylemleri yönlendiren hissin kaynağını kudret iradesi olarak vermeye kalkmakla kalmaz.Nietzsche'ye göre herşey , kudret iradesinin nihai şekillendirişleridir.Güç istencinin yadsınamayacak bastırışıyla insan , yaşamak için , veya mutluluk için değil , güç için yaşamalıdır..

Hayatta amacı mutluluk ve haz olarak olarak tanımlayanları küçümser ve "ayaktakımı" olarak adlandırır.

Güç Istenci-Kudret Iradesi olarak öldükten sonra yayımlanan eserinin sonunda şöyle der ;


"...en gizliler!, en güçlüler! , en korkusuzlar! , en yarıgecemsiler! bir ışık istermisiniz?.Bu dünya kudrete yönelik iradedir.Bunun dışında hiçbirşey değildir.Bizzat sizde kudrete yönelik iradesiniz.Bunun dışında hiçbirşey değilsiniz!"


Nietzsche'nin Öğretisinin Temel Dayanakları 3 : Decadence

Decadence, fransızca bir kelimedir. Latince kökenli olup "decadere" den gelmektedir. Nietzsche, eserlerinde bu kelimeyi özellikle Almanca'ya çevirmeden kullanmıştır. Çünkü Almanca'da tam olarak karşılığı bulunmamaktadır.

Nietzsche'nin Türkçe'ye çevrilmiş kitaplarında da bu kavram kullanılır.Her ne kadar yukarıda belirttiğim şekilde çeviri yapılabilinse de , bu kelimenin , aslında Türkçe olarak anlamını karşıladığı bir kelime mevcuttur değildir.

Bu kavram , Nietzsche felsefesinde nilizmin bir sonucu olarak ortaya çıkar.Çünkü , nihilistik yaşam tarzı , sonuç olarak yabancılaşmaya sebep olur.Gerçek dünyayı yadsıyan , ötedünyayı (cennet-cehennem) yüceleştiern her din veya fikri akım , nihilistik bir yapı gösterir ve sonuç olarak insanı gerek kültürel , gerek ruhsal , gerek biyolojik olarak bir yabancılaşmaya iter.

Nietzsche , felsefesinin başlangıcı nihilzme karşı açtığı savaşla belirler.Güç istenci adlı yapıtına şöyle başlar :

"Nihilizm kapıya dayandı.Butün konukların bu en tekinsizi nereden geldi?"

Bu başlangıçtan sonra Nihilizmi , yine aynı yapıtta şöyle tanımlar :

"Nihilizm. Iki anlamlıdır. A] Nihilizmin ruhun yükseltilmiş olan kudretinin işareti olarak. Etkin nihilizm. B] Nihilizm çöküş olarak, ruhun kudretinin azalması olarak. Edilgen nihilizm."

Bu kısımda tanımladığı ile yorum yaparsak , Nietzsche'nin edilgen nihilizme karşı cephe aldığını , etkin nihilizmin ise ruhun özgürleşmesi adına zorunlu bir süreç olduğunu düşünmek hiçte yanlış olmayacaktır.

Nietzsche , felsefi yapıtlarında belirli insan türleri üzerinde durur.Bunlar "sürü" , "özgür insan" ve "üst-insan" dır.Bu insan profillerinden üst-insan kavramına daha önce değinmiştik.Lakin Nietzsche'nin insan profillerini daha sonra başka bir başlıkta detaylı olarak incelemek yerinde olacaktır.Şimdilik kısaca değinmek istiyorum.

Sürü insanı , nihilistik yapı gösteren bir yaşam tarzı ile yaşar.Umudunu öte dünyaya göçürmüş, gerçek hayatı yadsımış , din adamlarının ve devlet yöneticilerin güdümünde bir hayatları vardır.Çoğunluktadırlar ve sürü psikolojisi ile hareket ederler.Aykırıya,asiye düşmandırlar.Gelenekleri ve kendi malum hayata bakış açıları dışında hiçbir görüşü kabullenmezler ve cezalandırmak isterler.Kendi düşünceleri ve yorumları yoktur.Başlarındaki çobanları ne derse kabul ederler ve uygularlar.

Özgür insan , yaşadığı toplumun geleneklerinden sıyrılmış , kendince düşünebilen , ama hala kendini bulamamış insan tipidir.Sürünün egemenliği altında yaşasa da , sessiz başkaldırışları sebebiyle sürüden ayrılmıştır.Fakat sürüden ayrılabilmenin çetin zorlu yolları vardır.Zira insan , bu yollarda kendini kaybedebilir ve tuzaklara düşebilir.Sürüden ayrılan insanın ilk dönemleri "edilgen nihilistik" bir yapı gösterir.Insan , bu dönemde araştırmaz ama sadece sorgular,düşünür.Toplumunun çarpık düşüncelerini yanlış bulur lakin içine düştüğü büyük çelişki , onu hayatı yadsımaya zorlar.Eylemsizdir çünkü , çelişkiler yumağı , beyninin her bir yanını sarmalamıştır.Fakat bu çetin yolları aşarsa , etkin nihilistik bir özellik kazanır.Artık , Nietzsche'nin deyimiyle "aslanın besinine duyduğu istek kadar" güçlü bir şekilde araştırmaya koyulur.Doğrular üretmeye çalışır.Artık Tanrı'sını öldürmüştür ve Tanrılaşabilme isteği içindedir.Tutkuyla ve çeşitli acılar içinde gerçeğini aramaya koyulur.

Üstinsan ise , artık tamamen özgürleşmiş , kendinden yuvarlanan bir tekerlektir.Nietzsche'nin deyimiyle "yıldızları kendi etrafında döndürmek" istercesine hayatla oynar.Ona hükmeder.Çocuksu bir masumiyetle hayatla dans etmesini bilir ve gerçeğini bulmuştur.

Nietzsche'nin Zerdüşt adlı eserinin , "üç değişme üstüne" adlı bölümünde bahsini ettiği üç kavram vardır.Bunlar deve , aslan ve çocuktur.Bu bölümde devenin aslan , aslanın ise nasıl çocuğa dönüştüğünü anlatır.Bölümde bahsi geçen deve , sürüden henüz ayrılmış ve edilgen nihilistik bir yapı gösteren insan profilini simgeler.Aslan ise , Tanrı'sıyla yüzeşip onu öldürmüş , gerçeği iştahla arayan insan profilini yansıtır.Çocukla kastedilen ise Üst-Insandır.

Konuyu özetlemek gerekirse , tüm bu değişim süreçlerinin temelinde yozlaşma-decadence yatar.Nihilizmin sebep olduğu bu yabancılaşma , insanı zorlu yollardan geçirerek özgürleşmesini sağlar.Sürünün hakimiyetinde erimiş olanlar ise , artık sürüleşmiş ve yabancılaşmıştır.

Nietzsche'nin Öğretisinin Temel Dayanakları 4 : Sonsuz Dönüş
Nietzsche'nin felsefesinde en ölümcül noktalardan biri "sonsuz dönüş" veya "ebedi yineleme" dediği öğretidir.Bu kavram , Nietzsche'yi hayatın sonsuz bir istekle "evet"leme , onaylama sonucuna ulaştıran bir öğretidir.

Hayatın tekrar kere , sonsuza kez yinelenmesi durumu , üst-insanın oluşa verdiği ad , bir isimdir.Yagıdan farklı ve çok çok daha güçlü bir olumlama şekli olan sonsuz dönüş , yani ebedi yineleme , uzayda maddenin sonlu olması ve zamanın sonsuza dek devam eden bir süreç olmasından dolayı , her anın , her yaşamın ,sonsuza dek tekrar tekrar yaşanmasıdır.

Nietzsche , sonsuz dönüş öğretisi için şöyle der :

"En yüce gücü sağlamaya yönelik böylesine gelip geçici bie düşünce örneği : Yazgıcılık, onun da en uç şekli : Sonsuz dönüş!"

Yazgıcılığın uç şekli olarak tanımladığı bu fikir , yaratıcılığa ek bir hareket verir.Hayatı , her türlü duygu duruma ve sertliğe karşın olumlama , üstinsana giden yolda bir rehber , üstinsan için ise bir düsturdur.

Doğanın yaratıcı enerjisini üstünde toplayan insan , yaratıcılıkla , yani sanatla yeşerdiğinden dolayı , felsefe ve sanatın birbirinden ayrılmaması gerektiğini düşünen Nietzsche , en büyük yaratıcının özümsemesi gerektiği ilk şartını sonsuz dönüş olarak ortaya koyar.

Sonsuz dönüş , Nietzsche'nin eserlerinde sıkça belirttiği tanımıyla bir "Dionysos" haldir.Yani , trajik-üstinsanın bir vecd hali..Bir bakıma , varoluş zincirinin en yüksek seviyede ve topyekün onaylama halidir.

Dionysos , bir yunan tanrısıdır.Adı , antik yunan mitolojisinde şarap ve eğlence tanrısı olarak geçer.Insanlığın şarabı keşfetmesiyle yaratıcılık duygusunun artması durumu sebebiyle , insan yaratıcılığına büyük değer atfeder.

Bu tanrı , Nietzsche gerçek anlamını bulur ve sanatın iki koruyucu ve yaratıcısı haline gelir...ki öteki Apollo'dur.Dionysos , taşkınlığın , yaratıcılığın , uyumun , müziğin ve şarhoşluğun tanrısı , Apollo ise ölçünün , dengenin , biçimin ve ışığın tanrısıdır.

Apollo-Dionysos çatışma ve uzlaşmasının iç içe ve ayrılamaz şeklini , sonsuz dönüşte barındırır.Sonsuz dönüş , Nietzsche'nin Zerdüşt adlı eserinde , "üç değişme üstüne" de tanımladığı "çocuk"un ayrılamaz bir ilkesidir.

Her türlü acının , ızdırabın , kederin , hüznün ve buna ters olarak , çoşkunluğun , mutluluğun , sevincin iç içe ve ayrılmaz bir bütünlük oluşturduğu Dionysos-vari durum , Irvin Yalom'un ünlü eseri "Nietzsche Ağladığında" adlı romanda da işlenmiş ve büyük ilgi toplamıştır.

Kurgusal bir diyalogda , gerçeğe yakın olarak şöyle demişti Nietzsche ,Dr.Bruer'e :

"Düşününki varoluşun ebedi kum saati defalarca tersine , bir daha tersine çevrilip duruyor.Her seferinde siz de , ben de , içindeki her zerrede sürekli tersine çevriliyoruz ... Zaman ezeli;zaman sonsuza dek uzanıyorsa , olabilecek her şey , zaten daha önce olmuş değilmidir?Şuanda geçen herşey daha önce de aynı şekilde geçmiş değilmidir?...Zamanın hep varolduğunu , sonsuza dek geriye uzandığını düşünün..Böyle sonsuz bir zamanda , dünyayı oluşturan bütün olayların yeniden bir araya gelişleri,sonsuz kereler kendilerini yinelemeleri demek olmuyormu?"

Irvın Yalom'un kurguladığı ve gerçek karakter ve mekan içeren bu ünlü diyalog , Nietzsche'nin benzersiz öğretisi olan ebedi yinelemeyi tanımlar gibidir.



Mehmet BERK
ResimResim
Cevapla

“Filozoflar Tarihi - Ünlü Filozoflar” sayfasına dön