Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Dirimselci

o felsefe , bu felsefe , şu felsefe nedir? Işte felsefe akımlarını detaylarıyla bulabileceğiniz bir kaynak.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
denizindibi
Yıldızlaşan Üye
Yıldızlaşan Üye
Mesajlar: 6120
Kayıt: 10 Tem 2008, 16:21
Konum: denizin dibinden....

Dirimselci

Mesaj gönderen denizindibi »

Dirimselci

Yirmi beş yaşında, bahçede dolanırken, Bergson’un aklına “sürelilik” adını alacak fikir takıldı; bu Hegel’in akılcılık ve düşüncecilik saldırısından da öteye giden bir kavramdı ve onu felsefedeki mantık ve bilim geleneğine karşıtlığın önde gelen sözcüsü haline getirdi.

Bergson’a göre birçokları doğal olarak materyalizme yönelirler çünkü uzam terimleriyle düşünme eğilimi vardır. Oysa, zaman, uzam kadar temel bir öğedir ve belki de bütün gerçekliğin özünü kapsayan odur. Zaman ve uzam Kant’ta birbirine koşut gerçeklikken, Bergson’da bu koşutluk ortadan kalkar. Gerçek zaman matematik olarak ölçülemez veya mekanik olarak bölünemez; insan için sürekli bir akış, bir birikim, bir süredir. Geçmiş ve şimdiki zaman bilinç ve bellekte birbirinden ayrılamaz. “Süre, geçmişin sürekli ilerleyişi ve ilerledikçe, geleceği kemirip yerini almasıdır...Süre, geçmişi ve şimdiyi organik bir bütün olarak biçimlendirir; kendisini, geçmişi şimdinin içinde taşıyan bellekteki her şeyin üstünde sergiler.” Bergson böylece Herakleitos’un sürekli değişim halindeki akıcı evren görüşüne döner; zaman ve değişim onun felsefesinin temel kategorileri olur. Mekan bir dizi noktadır ve insan birinden öbürüne gider ama zaman geri çevrilemez ve her an bir yaradılıştır. Saatle ölçülebilen zaman varsa da (uzama bağlı zaman” bilinçle ölçülen zaman da vardır ve gerçek, doğru zaman budur.

Darwin’in Türlerin Kökeni adlı yapıtını yayımladığı 1859 yılında doğan Bergson, evrimi evrenin temel gerçeği olarak kabul etmiştir. Ama evrim, ona göre, dünyanın devindiği yolu aydınlatmaktan başka bir şey değildir. Aristoteles’le birlikte, evrimin niye var olduğunu sorar. Bunun bir nedeni olmalıdır yoksa evren sonsuzluğa kadar uyuyabilirdi.

Evrim dirimsel bir dürtüden ortaya çıkmış olmalıdır; her şeyi harekete geçiren, her an taze ve yaratıcı enerji ve yaşam ruhundan. Evren iki karşıt eğilimin savaş alanıdır; Yaşam gücü ve maddi dünyanın bu güce karşı direncidir. Yaşam hareketsiz ve uyuşuk maddeye karşı sürekli yaratıcıdır. Dikilmek bile yerçekimine karşı gelmektir; hareket çaba ve yorgunlukla elde edilir.

Bu yüzden, dünya önceden belirlenmiş ve durağandır. Dirimsel dürtü, elan vital, tarih içinde seyrederken yolunu yaratır. Geçmişe baktığımızda, her şeyin önceden düzenlenmiş olduğu yanılgısına kapılırız; çünkü geçmiş geri çevrilemez. Ama gelecek sabit değildir ve saf kimyasal ve fiziksel dönüşüm olarak tanımlanan evrim, yaşamın temel yaratıcılığını, dürtü ve arzusunu gözden kaçırır.

Kişisel girişim bir yanılsama değildir; insan koca bir makinede çaresiz bir dişli de değildir; elan vital kendisini tinsel yaşamda, toplumsal süreçte ve bireysel eylemde olduğu gibi doğada da gösterir. Yaşam yaratıcıdır ve bütün gerçeklik verili bir anda yalnızca sıradan sezgisi ve şairin esini olan yaratıcı anlıkla anlaşılabilir. Sezgi gelişmemiş hayvanların içgüdüsünden türer ve bütün yaşamı yönlendiren taklit gücünü bize verir. Bu, görme karşısında dokunma gibi, anlığa göre “uzaktan bilgi” dir. Bilimin zaferleri göz kamaştırıcı bir dizi sezgidir. “Çünkü sezgi, iyi kullanıldığında, aklın meşru ve soylu niteliğidir ve gerçekten de şeylerin özünü algılamakta tek araç odur.”

Bergson’un sezgi kavramı, kimilerince Rousseau tarafından başlatılan akla karşı başkaldırının yalnızca bir devamı olarak görülmüştür. Bazıları da onu Spinoza’nın Intuito’suna benzetmişlerdir: aklın yadsınmasından çok onun bir tamamlayıcısı.

Burada güçlü bir felsefi umut vardır; yaşamın önceden düzenlenmiş bir plana göre sürdüğü yönündeki erekselci görüşten kurtulma çabası. Felsefenin, beynin işleyişi olmaktan çok insanın tinsel olanakları için yol gösterici işlevini doğrular. Bergson’un süre kavramı aynı zamanda çağdaş edebiyat üstünde de büyük etki yapmıştır; örneğin, Proust’un uzun romanı Geçmiş Zaman Peşinde’ de zaman bir süre ön plana çıkar.

Elan vital öğretisi Henri Bergson’u az rastlanan, popüler başarı elde eden bir filozof yaptı. Kırk yıl çalıştığı College de France’deki derslerinin hayranı olan kadınların hücumuna uğruyordu: Evine gelen davetsiz konuklar öyle çoktu ki sık sık taşınmak zorunda kalıyordu. Zaman ve Özgür Istenç (1889), Madde ve Bellek (1896), ve başyapıtı Yaratıcı Evrim (1907) onu Avrupa’nın en ünlü filozofu yaptı. Ince sözlerle kırbaçlanmış duru biçemi şiirseldir ve düzenli olarak sezginin içinde patlayan ruhsal durumları bildirir. Elli beş yaşında saygın Fransa Akademisi’ne seçildi ve altmış sekizinde edebiyatta Nobel ödülü aldı.

Felix Marti-Ibanez – Felsefe Öyküle
ResimResim
Cevapla

“Felsefe Akımları” sayfasına dön