Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Türk Basınındaki Ilk Şantajcımız (Malumatçı Baba Tahir)

Ilkler özeldir, ilkler güzeldir , ilkler unutulmaz...
işte bu forumumuz ilkleri ve enleri konu alıyor.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
sTRaLiS
Paylaşımcı Üye
Paylaşımcı Üye
Mesajlar: 3803
Kayıt: 24 Haz 2006, 18:08
Konum: SS.Çapa'dan
İletişim:

Türk Basınındaki Ilk Şantajcımız (Malumatçı Baba Tahir)

Mesaj gönderen sTRaLiS »

Bugünkü hikâyemiz, Malumatçı Baba Tahir’e dair... Osmanlı basınının en renkli simalarından biri olan “Baba Tahir”, Cağaloğlu’nda iki göz bir dükkânda “Malumat” adlı dergiyi çıkaran, dönemin siyasilerine pek bulaşmayan ve hatta âdet olduğu üzere gazetesinin ilk sayfasından sık sık “padişah efendimiz Abdülhamit Han hazretlerine” sabah temennaları gönderen, “sağlığınıza duacıyız” türünden selamlar çakan bir gazeteci abimizdir.

Dönemin basınına baktığımızda, o pek renkli olan siyasal hareketlilikten de eser yoktur dergisinde... Ne Ittihatçılık, ne Ingiliz muhipliği ne de Itilaf fırkası taraftarlığı vardır. Tüm bu dümdüz yapısına rağmen, “Malumat”, döneminin en korkulan yayınıdır! Sebebi ise Tahir Baba’nın ta kendisidir. Üzerinize afiyet, Türk basınının "ilk şantajcısı"dır kendileri....

Yaptığı yalan haberlerle mahalledeki bakkaldan imparatorluk sınırları içinde faaliyet gösteren yabancı şirketlere kadar herkesi sindiren Baba Tahir’in en muhteşem vukuatı ise hiç kuşkusuz “Terkos idaresi" için yazdığı haberdir...

Istanbul'a içme suyunun getirildiği Terkos Gölü'ndeki tesisleri, o senelerde bir Fransız şirketi işletmekteydi. Şirket, arada bir kendileriyle ilgili hoş haberler yazması (Şimdilerde biz buna “advertorial” diyoruz ) için, daha başka birçok şirket gibi Tahir Bey'i örtülü bir maaşa bağlamıştı.

Ama gün gelir, devran döner, şirkete Fransa’dan yeni bir müdür gönderilir... Yeni müdür "bu memlekette" işlerin nasıl yürüdüğünü bilmemektedir. Hesapları kontrol ettiğinde her ay Malumat gazetesine giden bir kese altını gören yeni müdür, “Kimseye bana ilişmesin diye aylık ödeyemem!'' deyip Baba Tahir'in maaşını kesiverir!

Baba Tahir, adet üzere olduğu üzere "kese"sinin kalemine gelmesini bekler... Bir gün, iki gün, bir hafta geçer ama kese gelmez. Şirket içindeki muhbirleri ona haberi uçururlar: “Valla kusura bakma, bu yeni müdür pek dişli çıktı!”

Iki gün sonra, Malumat’ın ilk sayfasında küçük bir haber yayınlanır: “Efendim, geçtiğimiz gün Terkos Gölü etrafında avlanan avcılar pek besili bir domuz görmüşler, bu neces (pis) mahlukâtı öldürmek için ateş etmişlerdir. Ancak hayvana ıskat eden (isabet eden) mermiler onu sadece yaralamış, bu mahir avcılardan kaçan ve kan kaybeden yaban domuzu, göle düşerek orada boğulmuştur!”

Istanbul halkı ayaklanıp da bu haram hayvanın sebep olduğu “maddi ve manevi” pisliğin boyutlarını öğrenebilmek için şirket binasına akın edince, Tahir Bey'in kesilen aylığı hemen o gün yeniden bağlanır! Hadise, Malumat'ın bir sonraki sayısında “Aldığımız son istihbarata göre domuz hakikaten vurulmuş ama göle düşmemiş, sahilin gerisinde gebermiş ve leşi de bulunmuş'' diye noktalanacaktı.

Baba Tahir’in birbirinden eğlenceli vukuatlarını anlatmaya, ne kalemimizin mürekkebi ne de bu satırlar yeter... Işin sonunu merak edenlere şunu anlatmakla yetinelim sadece: Baba Tahir, Terkos’u işleten firmaya karşı çaldığı bu galebeden sonra terbiyesizliği iyice ele alır. Işi asilzadelik peşindeki zenginlere Avrupa kraliyetlerinin önemli nişan ve madalyalarının sahtelerini üretmeye kadar götürür! Bu marifetlerini bilen Abdülhamit’in Baba Tahir’e dokunmaya aslında hiç mi hiç niyeti yoktur ama onun için bile bardağı taşıran damla, Baba Tahir’in padişahın damadını da haraca kesmek isteyecek kadar “işi büyütmesi”dir!

Abdülhamit, Baba Tahir’i Türk basınına getirdiği “girişimci ruh” ve “dinamizm”den dolayı onurlandırmaya karar verir. Onu dönemin güzide sayfiye bölgelerinden Fizan Çölü’ne sürerek ödüllendirir.

Hayatının bundan sonrasına dair pek bir bilgimiz olmayan Baba Tahir’in son olarak, Şam’da öldüğünü ve cenazesine kimsenin katılmadığını biliyoruz. Baba Tahir o kadar çok can yakmış, o kadar çok nefret toplamıştır ki, cemaatin topladığı parayla mezar taşına şu mısralar yazılır:
“Ne kendi etti rahat,
Ne âleme verdi huzur,
Yıkıldı gitti cihândan,
Dayansın ehl-i kubûr!”
Resim Resimler Konusmaz Derler YALAN..O Gozler neler Anlatıyor Anlayana..Anlamak isteyene..
Resim


Vazgeçersen Kaybedersin
Cevapla

“Her Şeyin Bir ilki Vardı” sayfasına dön