FLAŞ
Gönderilme zamanı: 10 Eyl 2007, 22:06
FLAŞ
Gökgürültüsünden korkup yamacıma sokulan sevgilime
Sarıl bana,sarıl öp,öp,öp,öp beni,dedim
Baksana Allah yıldırımlarıyla resmimizi çekiyor!
Sabah kalkıp kapıları açıyorum
Bütün herkes geliyor
Serçeler kumrular Isa çiçekleri
Bulutları çağırıyorum geliyorlar
Gökyüzü çokfenamavi
Yürüyemiyorum ayaklarım yok
Sanki bir ruhum
Sanki bir bademağ`cıyım
Benim çağlalarımı yiyin
Bir kadeh rakıyla Şerefinize
Bağçe bir tangodur Eski Datça Köyünde
Çiçeklerin suyla güneşle sarmaştığı
Ayak sesleri içinde yeşilin Eğilip eğilip bükülüp
Derken goncalarıyla yeniden dipdiri
Ezgiyi ezdirmeden bitirir
Yatsıya doğru ayışığında
Bir havayı tekrar ediyor rüzgar
Tekrar
Tekrar Kayaların üzerinden sekiyor
Taşlarla Bektaşilere nefesler okutarak Sırtların sırtlarını sıvazlayarak
Esen yel esen yel
Birer yaylı tambur sanki bademler
Baharın doğurgan tohumlarını toprağa herkederek
Papatyalarla oynaş
Güneşle cümbüş
Kavaklara aynalı çarşılar yapındırarak
Selvilerin balıkaşıran faslı
Kuru dalları budayıp
Içinden çürümüş dutları devirdikten sonra
Beni kendi nefsimle bırakarak
Yapa
Yapa Hiçbir iz bırakmadan
Ölü yapraklardan gayrı
Yine bir yaprak alacasında sabahın
Aynı şarkıyı tekrar edecek rüzgar
Delikanlı poyraz
Benim dünya-ahiret
Benim cennet-cehennem
Benim gerilla gardaşım
Gecenin gözlerini gördüm
Ela değildi
Öyle için için yağıyor ki yağmur
Içim içimi yiyor
Bir açıp bir kapanan bu havada
Yapraklarda bir ölesiye hüzün
Badem gözlü bu peninsulada
Asit yağmuruyla Yerkesik santralından
Başlayan bir bademcik Kanseri
Kör edip önce sonra öldürüp
Ademleri bademcik edecek sanki
Gökgürültüsünden korkup yamacıma sokulan sevgilime
Sarıl bana,sarıl öp,öp,öp,öp beni,dedim
Baksana Allah yıldırımlarıyla resmimizi çekiyor!
Sabah kalkıp kapıları açıyorum
Bütün herkes geliyor
Serçeler kumrular Isa çiçekleri
Bulutları çağırıyorum geliyorlar
Gökyüzü çokfenamavi
Yürüyemiyorum ayaklarım yok
Sanki bir ruhum
Sanki bir bademağ`cıyım
Benim çağlalarımı yiyin
Bir kadeh rakıyla Şerefinize
Bağçe bir tangodur Eski Datça Köyünde
Çiçeklerin suyla güneşle sarmaştığı
Ayak sesleri içinde yeşilin Eğilip eğilip bükülüp
Derken goncalarıyla yeniden dipdiri
Ezgiyi ezdirmeden bitirir
Yatsıya doğru ayışığında
Bir havayı tekrar ediyor rüzgar
Tekrar
Tekrar Kayaların üzerinden sekiyor
Taşlarla Bektaşilere nefesler okutarak Sırtların sırtlarını sıvazlayarak
Esen yel esen yel
Birer yaylı tambur sanki bademler
Baharın doğurgan tohumlarını toprağa herkederek
Papatyalarla oynaş
Güneşle cümbüş
Kavaklara aynalı çarşılar yapındırarak
Selvilerin balıkaşıran faslı
Kuru dalları budayıp
Içinden çürümüş dutları devirdikten sonra
Beni kendi nefsimle bırakarak
Yapa
Yapa Hiçbir iz bırakmadan
Ölü yapraklardan gayrı
Yine bir yaprak alacasında sabahın
Aynı şarkıyı tekrar edecek rüzgar
Delikanlı poyraz
Benim dünya-ahiret
Benim cennet-cehennem
Benim gerilla gardaşım
Gecenin gözlerini gördüm
Ela değildi
Öyle için için yağıyor ki yağmur
Içim içimi yiyor
Bir açıp bir kapanan bu havada
Yapraklarda bir ölesiye hüzün
Badem gözlü bu peninsulada
Asit yağmuruyla Yerkesik santralından
Başlayan bir bademcik Kanseri
Kör edip önce sonra öldürüp
Ademleri bademcik edecek sanki