Reşat Nuri Güntekin'in eserinden uyarlanan dizide, Ali Rıza Bey'in üç güzel kızı Fikret, Nejla ve Leyla'yı canlandıran başarılı oyuncular, hem canlandırdıkları karakterleri anlattı hem de dizi ve oyunculuk dünyasına dair önemli açıklamalar yaptı.
Ekranların sevilen dizisi "Yaprak Dökümü"nün kederli babası Ali Rıza Bey’in üç güzel kızı; Fikret’i, Necla’yı ve Leyla’yı canlandıran başarılı oyuncular; Bennu Yıldırımlar, Gökçe Bahadır ve Fahriye Evcen ile konuştuk. Hem oynadıkları karakterleri anlattılar hem de dizi ve oyunculuk dünyasına dair önemli açıklamalarda bulundular.
Heyecanlarım hiç dinmedi
Oyunculuğa nasıl başladınız?
- Aslında işe ilk ’Gökçe’nin Sandığı’ adlı radyo programıyla başladım. Akademi Istanbul Radyo Televizyon bölümünü okurken program yapıyordum. Okulu bitirdikten sonra Best TV’de hafta içi her gün canlı yayın yaptım. Sonrasında Sinyal programını sundum. Ardından Nejat Uygur Tiyatrosu’na girdim. O dönemde Tümay Özokur’la tanıştım ve böylece oyunculuğa da adım attım. Mühürlü Güller ve Tatlı Hayat dizilerinde rol aldım ama asıl oyuncu olduğumu Hayat Bilgisi dizisiyle anladım. Üç yıl sonra o da bitti. Bu arada Müjdat Gezen’in okuluna girip tiyatro bölümünü bitirdim. Şimdiyse Yaprak Dökümü’nün yanı sıra Digitürk JoJo TV’de çocuk programı sunuyorum.
Yaprak Dökümü’ndeki rolünüzden bahseder misiniz?
- Ailenin ortanca kızı Leyla’yı canlandırıyorum. Yaşının gerektirdiklerini yaşayan bir kız Leyla. Içinde çok büyük heyecanları olan ama babasına karşı saygısından dolayı bunları dizginlemeye çalışan bir karakter.
Leyla’yla benzer yönleriniz var mı?
- Ben çok inişleri çıkışları olan biriyim. Günüm günüme uymaz. Yaşım Leyla’dan daha büyük. Ama heyecanlarım hiç dinmedi. Yaşını hisseden biri değilim, çocuk ruhluyum. Leyla’yla heyecanlarımız birbirine benziyor. Kontrollü yaşayan biri değilim, akar giderim.
Bu kalabalık dizi sektörünün içinde kaybolmaktan korkmuyor musunuz?
- Ben idealleri olan, azimli biriyim. Bir şeyi gerçekten istiyorsam, her şeyi yaparım. Eğer yeteneğim varsa bunun fark edileceğine inanıyorum.
Oynamayı hayal ettiğiniz bir karakter var mı?
- Aykırı tipleri oynamayı çok istiyorum. Şu ana kadar hep kendime yakın rolleri oynadım. Mesela eroinman bir kızı canlandırmak isterdim.
Geçmişinde de bugününde de varım
Oynadığınız karakterden biraz bahseder misiniz?
- Ailenin en büyük kızı Fikret’i canlandırıyorum. Fikret’in vicdani sorumluluğu fazla olan, etrafındakileri bir arada tutmaya çalışan bir yapısı var.
Üç yıldır Şehir Tiyatrosu’nda da aynı karakteri canlandırıyorsunuz değil mi?
- Evet, üç yıldır Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenmeye devam eden ’Yaprak Dökümü’nde de Fikret’i oynuyorum. Roman günümüze uyarlandığı için dizide sadece dönem farklı. Yani bu romanın geçmişinde de bugününde de varım.
TV’de yer alan oyuncular tiyatroyu ikinci plana atıyorlar. Peki siz?
- Ben 20 yaşından beri tiyatrodayım. 18 yıldır bu sahneden besleniyorum. Bunları da zamanı geldiğinde seçtiğim işlerde kullanıyorum. Sadece evimde ya da çeşitli dizilerde olmak beni oyuncu olarak besleyemez. Tiyatronun kazancı, oyunculuğunuzun devamlı antrenman yapacağı bir merkez olması.
Sizce son dönemde popülarite gerçek oyunculuğun önüne geçiyor mu?
- Dizilerin magazinsel boyutu beni hiç ilgilendirmiyor. Yapımcı ve yönetmenleri de ilgilendirmemesi gerekiyor. 90 tane dizi çekiliyorsa ve bunların standartları soru işaretleriyle doluysa, hem bu işten ekmek yiyenlerin hem de halkın sorunlara yanıt bulması gerekir.
Popüler isimlerin tiyatroda oluşuna ne diyeceksiniz?
- Kimsenin tiyatro yapmasına engel olamazsınız. Eğer tiyatro yapmak istiyorsa yapar. Sonuca zaten gelen seyirci karar verir.
Dizideki gibi bocaladım
Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Ailenin dördüncü çocuğu olan Necla’yı canlandırıyorum. Yaprak dökümü aslında evin çocukları yüzünden yaşanıyor. Necla da davranışları ve yanlış kararlarıyla bu dökümün bir parçası. Ama onlar Trabzon’da büyümüşler ve Istanbul kontrollerini kaybetmelerine neden oluyor.
Almanya’da doğup büyümüş sonra da Türkiye’de yaşamaya başlamış biri olarak siz de bocaladınız mı?
- Evet ben de yaşadım böyle bir bocalamayı. Almanya ve Türkiye çok farklı iki ülke. Sosyal hayat, ekonomik şartlar kısacası her şey çok farklı. Türk insanı çok değişik. Birçok şeyden rahatsız oldum. Aslında birçok durumu da kabullenmedim. Bir ara Almanya’ya dönmeye karar vermiştim ama bu durumu aşmayı başardım.
Yanlış olan neydi?
- Yanlış olan, insanların ister özel ister iş hayatında olsun kendilerinden çok başkalarıyla ilgilenmeleri. Kimse kendiyle ilgilenmiyor, kim ne yapmış herkes onun peşinde.
Aile yapınız dizideki gibi mi?
- Biz de dizideki gibi kalabalık bir aileyiz. Dört kızız, üç ablam var. Annem, babam için de çok kolay olmadı bizi yetiştirmek. Annemle babamın dizideki Ali Rıza ve Hayriye karakterleriyle çok benzer yönleri var. Aile düzenimiz aynı. Dizideki gibi bizim evde de akşam yemeklerinde herkes aynı masada olmak zorunda.
Neslihan KARA / Hürriyet