Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

KADIN OLMAK!...

Size ait , size özel , mektuplar , denemeler , oyunlar , kompozisyonlar, hikayeler , makaleler... Kısacası düz yazılarınızı buradan paylaşıyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
uzman2769
Durgun Üye
Durgun Üye
Mesajlar: 70
Kayıt: 24 Eyl 2006, 12:28

KADIN OLMAK!...

Mesaj gönderen uzman2769 »

Kimi ana,kimi çocuk, kimi kardeş, kimi eş, kimi hala, kimi teyze… bunların ortak adı kadın… yani kadınlarımız… kadın olmak nasıl bir duygu bilemiyorum ama Kutsal varlık oldukları konusunda hiç şüphem yok. Bu kutsallığı, doğurganlığın yanında şefkat ve merhametinin de önemli bir payı var kuşkusuz.
Kadın - erkek her ikisinin de tek başına yarım olduğu, birbirleriyle bir bütünü teşkil ettiği, kimsenin kimseye üstünlüğünün söz konusu olmadığı, doğurganlık açısından kadının, fiziki güç bakımdan da erkeğin üstün olduğu gerçeğini 1450 küsur yıl önce Yüce Allah(cc), Rehberimiz Kur'an ve Önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v) vasıtasıyla bildirmesine rağmen, hala kadın haklarının ne olup ne olmadığı konusunda dünya halkları polemik içindeyse ki öyledir. Bu durumun sorumlusu sadece ve sadece sapkın görüş ve fikirlerdir diye düşünüyorum. Kadınlar, biyolojik yapısı gereği zarif ve narin yaratılışın verdiği zayıflık, insanlık tarihinden bu yana istismarcı erkeklerin şiddet ve zulmüne maruz bırakılmış günümüzde de çeşitli şekilde bırakılmaya devam ediliyor maalesef.
Her ne kadar 8 Mart 1857 tarihinde Amerika'nın New York kendinde fabrikada çalışan kadınların daha iyi şartlarda çalışmak istemesiyle başlattıkları grevde, olayların büyümemesi için fabrika kapılarının kapatılması ile aniden çıkan bir yangında dışarı çıkamayan çok sayıda kadının hayatını kaybetmesi olayının yıl dönümü olarak 8 Mart Dünya Kadınlar günü olarak kabul edilip kutlanıyorsa da, bu olay kadınların karşılaştığı ilk şiddet olmadığını tarih bize açık açık bildiriyor.
Cahiliye devrinde öz anne ve babaları tarafından diri diri toprağa gömülmeyi yaşadı bu kutsal varlıklar. Analar ağlayarak kız çocuklarını ölüme hazırlıyordu. Süsleyerek hadi dayıya gidiyorsun diyorlardı. Diri diri toprağa gömülmenin adıydı Dayı'ya gitmek! Efendimiz Hz. Muhammed'in yeryüzünü şereflendirmesiyle başlayan Asr-ı saadet devri bu korkunç cehalete son vermiş ve kadınlar, sapkınların iddia ettiği gibi şeytan değil kutsal varlık oldukları ispatlanmıştı.
Ama Kur'an ahlakı ve Efendimizin hadislerinden nasibini alamayanlar bu gün olmuş hala kadınları toplumda koyacak yerleri aramaya devam ediyorlar. Bu yaklaşım iyi niyet olarak kabul edilse de geçen bu süreç içerisinde kutsal varlık olan kadınlar istismarcılar tarafından adeta bir meta haline getirildi. Yani ticari mal olarak görüldü…
Toplumu doğuran ve yetiştiren kadınlar ne üzücüdür ki doğurup yetiştirdikleri istismarcı erkeklerin onlara hazırladıkları acı ve acıklı sonlardan kendilerini soyutlamış değiller. 17 aylık bebeğe tecavüzün yapıldığı bir dünyada 7 den 70'e demenin de bir anlamı kalmamış. Her yaşta kadınların hemen her yerde ve hemen her gün farklı trajedilerle gündeme geldikleri haberlerini izliyor, duyuyor, okuyor ve yaşıyoruz. Toplum mühendisliğine soyunanların bu konudaki çabalarına baktığımızda ise kadınlarımızı biraz daha bataklığa, istismara sürüklemeye yönelik icraatlar içerisinde olduklarını üzülerek seyrediyoruz. Zira, Onlara göre kadının özgürlüğü fiziki özgürlükten ibarettir. Çağdaş ve modernlik, bilimsellik ve düşünsellikte değil, kadının teninde aranmaktadır. “Kadın, ne kadar açılıp saçılırsa o kadar itibar görür” yalanları sürekli gençlerin beynine pompalanmaya çalışılır. Gençlerin özendirildiği medyatik hayatların itibar değil istismar olduğunu, gençliğini ve güzelliğini yitirdiğinde kullanılmış bir mendilin çöpe atıldığı gibi yalnızlığı ve çaresizliğiyle baş başa bırakıldıklarında gerçeği anlıyorlar ama onlardan yararlandıkları zamanlarda ekrana ve manşetlere taşıyarak tanıdıkları imkanları, bu gerçeği haykırmak ve gençliği uyarmak için tanımadıkları için bu gerçekten bihaberdir gençlik. Ekonomi şartlarının ağırlığı altında omuzları çöken, evine ekmek götürebilme uğraşından kendileri olduğu gibi çocuklarını da eğitimden mahrum bırakan toplumun önemli bir bölümü maalesef çocuklarını televizyon ve sokak kültürünün insafına terk etmek zorunda kalıyor.
Aşk, ihanet, ihtiras, cinsellik ve maddeperest programlarla gençliği esaret altında tutan Televizyonlar, hırsızlık, kapkaç ve madde bağımlılığı gibi tehlikeleri bünyesinde barındıran sokak kültüründen kurtuluşa kalıcı çözümler getirilmedikçe, kadın haklarından söz etmek hayal ötesi bir şeydir bana göre. Polisiye tedbirlerin elbette önemi büyüktür toplum huzuru için, ancak sadece polisiye tedbirlerle insanların insani yönünü geliştirmeyi beklememek gerekir. Izlediği bir filmden etkilenip gece kız kardeşine tecavüz eden çocuğa veya ekranlardan inmeyen renkli hayatlara özenip evden kaçan kız çocuğuna polisin yada caydırıcı cezaların ne yapmasını bekleyebiliriz ki?... daha ucuz ve kolay olan önleme yolunu bırakıp, başa geldiğinde kaldıramayacağımız bedelleri ödemeyle karşı karşıya gelmekten daha ne zaman kurtulacağız!...
Demek ki insan hayatının huzuru ve toplumun refahı için sadece polisiye tedbir almak yetmiyor. Siyasi iktidarların ekonomi koşulları iyileştirmeye yönelik sosyal projeleri hayata geçirmenin yanında, herkesin her şeyden önce çocuğuna maneviyatı aşılaması gerektiğine inanıyorum. O maneviyat ki insanı insan yapan, insanca yaşamasını sağlayan, her canlıya en az kendisi kadar hayat hakkı tanıyan, yaratılış gayesinin sadece yiyip içme ve şehevi arzularını yerine getirme olmadığı bilincinde olan değerlerle doludur…
Sanırım bu yönde toplumumuzda önemli bir gelişme söz konusu. Bunu, son zamanlarda yayın politikalarında önemli değişikliğe giden televizyonlardan da anlamak mümkün. Cinsellik, hayali kahramanlık ve yarışma adı altında ahlaksızlığı çağrıştıran programların yerini toplumun gerçeğiyle birebir örtüşen eğitici ve uyarıcı yönleri ön planda tutulan programlar toplumun ilgi odağı haline gelmiş durumda…
Maddi olanaksızlık ve eğitimsizlikten kaynaklanan toplumsal sorunlarımızın en önemlilerinden biri olarak kabul gördüğüm kadınlarımızın hem dinimizde hem de anayasamızda mevcut olan haklarından mahrum bırakılması, bunun yanında istismara sebebiyet veren nedenlerin ortadan kaldırılmaması karşısında her insan gibi bir kadından doğan, biyolojik bir yapının dışında kendini bir kadından farklı görmeyen bir erkek olarak, kadın istismarcılarını lanetliyor, bu istismarcılara fırsat tanıyanlardan insanlık adına utanıyor ve toplumu, kadınlar adına yaşanabilir bir ortamdan uzaklaştırmaya çalışıp kadın haklarını senede bir günle sınırlı tutmaya çalışanlardan nefret ediyorum…
Dünya kadınlar gününün olması, kadın sorunlarının çözülmesi anlamında değildir. Işte her yıl olduğu gibi bu yılda, bu günde en güzel sözcükler bir araya getirilerek kadınlar günü mesajları yayınlandı dikkat ettiyseniz. Ama aynı günde anaların yüreğine ateş düşüren,eşleri dul, çocukları yetim bırakan saldırıların emrini veren de oldu bu kişilerin içinden. Kadınların onlardan süslü sözcükler değil yaşanabilir bir dünya istediklerini anlamayacak kadar kör cahilde değil bunlar.
Senede bir gün de olsa kadınların şahsında insanlığa saygısı, sevgisi olmayan insanlığın yüz karalarının yaşadığı ve önemli mevkilerde olduğu bir dünyada hangi değerlerden söz edilebilinir ki? Dünyanın değişik yerlerinden katliam gibi saldırıların görüntülerini dehşet içerisinde seyretti kadınlar…
Sadece kadın değil “insan hakları yok bu dünyada” demek sanırım abartılı olmaz…
Her şeye rağmen, kadınlar gününün önemine inanan tüm kadınlarımızın gününü kutluyor, tüm halkların kardeşlik duygusu içerisinde oldukları nice 8 Mart'lara diyorum…
Kullanıcı avatarı
BIDIBIDI
Web Master
Web Master
Mesajlar: 8611
Kayıt: 01 Haz 2006, 03:01
İletişim:

Mesaj gönderen BIDIBIDI »

Her şey anlatılmış, yine söz kalmamış..

çok derin , doğru mesajlar veren ve bu yazıyı herkesin sonuna kadar okumasını tavsiye ederim.

uzman2769 yazdı:Kimi ana,kimi çocuk, kimi kardeş, kimi eş, kimi hala, kimi teyze



ellerinize , yüreğinize sağlık.
Cevapla

“Mektuplarınız-Denemeleriniz-Makaleleriniz” sayfasına dön