Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Seçim Sizin Efendiler!...

Size ait , size özel , mektuplar , denemeler , oyunlar , kompozisyonlar, hikayeler , makaleler... Kısacası düz yazılarınızı buradan paylaşıyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
uzman2769
Durgun Üye
Durgun Üye
Mesajlar: 70
Kayıt: 24 Eyl 2006, 12:28

Seçim Sizin Efendiler!...

Mesaj gönderen uzman2769 »

Ağustos 2005 yılında Iran’ın 6. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna, tartışmalı bir oy çokluğuyla oturan Mahmut Ahmedinecad’ın izlediği dış politika ile ne yapmak istediğini doğrusu hala anlayabilmiş değilim!

Seçildiği ilk günden bu yana Iran’ın, uranyum zenginleştirme çalışmalarına aralıksız devam edeceğini dünyaya duyurarak gündeme oturan Ahmedinecad, ABD ve Israil’e karşı sivri çıkışlarını papağan gibi tekrarlayarak, fırsatçı ABD’nin ekmeğine yağ sürüyor adeta… Bu dış siyaset anlayışıyla, düşmanlarına korku salmaya mı çalışıyor?
Komşu lider Saddam gibi ülkesini tehlikeli maceralara sürüklemeyi göze alacak kadar psikolojik sorunları mı var? Yoksa, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığını ortadan kaldıracak kadar güçlü mü? Bunları bilemiyoruz ama bilinen bir şey var ki, bu konuda Iran dünya kamuoyunda gün geçtikçe güven kaybediyor. Siyasi söylemleriyle kendine dost ülkeleri bile kaygı ve endişeye sevk ediyor.

Her devletin gelenekselleşen bir dış siyaseti vardır muhakkak.
Bu çerçevede itilaf ve ihtilaf devletleri vardır her devletin kendine göre. Iran’ın yakın tarihine baktığımızda; 1980 yılında Iran Islam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla, ülkesi ve rejimi üzerinde ardı arkası kesilmeyen çirkin oyunlar tezgahlayan ABD’ye “Büyük Şeytan” yakıştırması yapan Iran’ın dini ve siyasi lideri Ayetullah Humeyni, Şah Rıza Pehlevi ve çevresi tarafından devletin hazinesi boşaltılan, ekonomisi yıkıma terk edilen ve uygulanan ambargoyla donatımı demode olmuş bir orduyla, Irakla 8 yıl savaşma zorunda bırakılmasına rağmen rejimini korumanın yanında ülkesini Ortadoğu ve Fars Körfezi bölgesinde, “ekonomisi en güçlü ülke” konumuna getirerek Iran’ın ebediyete kadar dini ve siyasi lideri ünvanını almış ve ABD’yi ulusal düşman olarak kabul etmişti.

Ilımlı lider olarak tanınan Muhammed Hatemi ‘den sonra Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Ahmedinecad hakkındaki genel yargıya bakıldığında, Islamcı ve popülist görüşleri savunan dini muhafazakar bir yapısı olduğu, ABD’ye karşı demokrasi ruhuna aykırı çıkışlarıyla da geleneksel dış siyasetin ateşli bir savunucusu olan bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor. Yani Humeyni’ye yakın bir dış siyaset izlediği görüntüsü veriyor. Ancak, geçmişteki şartlarla bu günkü şartlar kıyaslandığında, Ahmedinecad’ın içinde bulunduğu zaman ve şartlar göz önüne alındığında, sert mizaç ve tahrikkar üsluplu siyasi bir anlayış; Iran gibi zoru başarmış, Islam ülkeleri arasında örnek teşkil etmiş, ekonomisi ve teknolojik gelişmeleri göz dolduran bir ülkenin liderine hiç mi hiç yakışmıyor bana göre. Doğrularınızı, hasmınıza sözlü yada filli saldırı yaparak kanıtlayamazsınız! Karşınızdaki, kabul etmez yada etmek
istemeseniz de süpergüç bir devlet. Bu devlet bile, askeri gücünü kullanmayı en sona bırakıyor. Bundan önce öyle bir dış politika izliyor ki, kısa sürede askeri gücü kullanma zorunda olduklarına çevrenizdekileri bile inandırıyor.
Kendi yanlışlarına yasal kılıflar ararken, sizi de doğrularınızda yanlış
yapmaya zorluyor. Daha düne kadar, uranyum zenginleştirme konusunda Iran’a destek veren batılı ülkeler bu gün “Iran’ın bu çalışmalardan vazgeçmesi gerekir. Aksi taktirde BM nezdinde askeri bir harekat kaçınılmaz olur” şeklindeki tavırları, her iki ülkenin yürüttüğü dış siyasetin bir semeresi değil mi sizce de?...

Oysa, bu konuda dünya kamuoyunu arkasına alacak o kadar çok haklı sebepleri var ki Iran’ın ama bunları göz ardı ederek, itici bir dış siyasetle meydan okuyarak bu gücü karşısına almaya çalıştığını üzülerek seyrediyoruz. Bu da, Irak’ta ki başarısızlığına sebep gördüğü Iran’ı vurmak için bahane arayan ABD’nin işini sanılandan kolaylaştıracağa benziyor. Umarım, hamasi duygularla yapılan siyasetin günümüzde, haklı iken haksız duruma düşürebildiğini Ahmedinecad’da zaman varken
fark eder ve tarihinde kan ve gözyaşı dinmeyen kardeş Iran halkını olası bir işgalci ABD saldırısından dünya kamuoyunun desteğini alarak korur. Aksi halde, önümüzdeki aylarda Iran’a askeri bir harekat yapmanın hazırlığı içinde olan ABD’nin bölgede hain emeline hizmet etmiş olunur ki, sonunun nereye varacağı, neler getirip neleri götüreceği tahmin etmek oldukça güçtür.

Iran’la ABD arasında olası bir savaştan bize ne! Diye düşünmek en basit anlamda saflıktır. 1991 de yaşanan Körfez Savaşı için çıkar hesapları yapanlar, savaşa girmeden, savaş sonrasında ülkenin yüz milyarlarca dolar ekonomik kaybın yanında, mülteci adı altında içimize sızan bölücü terörün verdiği manevi kayıp, bir savaştan çok daha ağır bir fatura çıkartmıştı ülkemize! Bu gün bile ekonomimizin IMF’ye siyasetimizin ABD’ye endekslenmesinin yegane müsebbiplerinden bir tanesi de o
günlerde hesapsızca alınan siyasi kararlar değil mi? Burada oyunun bir parçası da ülkemiz olduğu gerçeğini göz ardı etmemek lazım! Dün Irak, bugün Iran, yarın Suriye derken öbür gün sıranın bize geleceği bir planları duruyor masada! Bunu başarıp başaramayacakları elbette tartışma konusu ama böyle bir gerçek var ve bu gerçeği göz ardı ederek “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” mantığıyla hareket etme lüksümüz yok!...

Iran’la muhtemel bir savaşta Irak’tan çok farklı bir direniş söz konusu olacak ABD için. Böyle bir durumda, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini savaşın içerisine sürüklemek için Iran adına ABD’nin
nükleer başlıklı bombaları komşu ülkelere atmayacağının garantisini kim
verebilir? Allah korusun böyle bir manzarayla karşılaşma durumunda
Ortadoğu’daki dengeler kimin lehine gelişecek? zaman daralıyor ve zaman daraldıkça tehlike büyüyor! Ortadoğu ülkeleri ne işgalci güç ABD’yi ne sivri siyasi söylemlerle komşu dost ülkeleri dahi endişelendiren Ahmedinecad gibi bir lideri nede oy endişesiyle gerçeklere duyarsız kalan siyasetçileri istemiyor. Bu seslerin yükselmesi lazım. Bölgede bulunan her ülkenin kendine göre ulusal sorun olarak görmesi ve çözüm noktasında birlikte hareket etmeleri lazım!

Biliyorum henüz seçim startı verildi. Hepinizi koltuk sevdası sarmış. Seçim çalışmalarının verdiği heyecan ve stresten etrafınızda olup bitenlere ayıracak zaman bulamıyorsunuz. Yani en zayıf anınızdasınız! Unutmayın ki düşman saldırıya geçmek için hep böyle zayıf anları bekler! Geçmişe baktığımızda bölgede yaşanan bütün olumsuzlukların bu tür zayıf anlarımıza denk getirildiği gerçeğini görürüz. Bu tehlikeleri bertaraf etmek için kafanızı kaldırmanız halinde, çok zayıf bir ihtimalle koltuğunuzu kaybedersiniz. Ama koltuk peşinde koşup gaflete düşmeniz halinde ise Allah korusun başınızı sokacak bir yeriniz dahi kalmayabilir! Seçim sizin efendiler…
Kullanıcı avatarı
BIDIBIDI
Web Master
Web Master
Mesajlar: 8611
Kayıt: 01 Haz 2006, 03:01
İletişim:

Mesaj gönderen BIDIBIDI »

uzman2769 yazdı: fırsatçı ABD’nin ekmeğine yağ sürüyor adeta…
bu muhakkak..
uzman2769 yazdı:Biliyorum henüz seçim startı verildi. Hepinizi koltuk sevdası sarmış. Seçim çalışmalarının verdiği heyecan ve stresten etrafınızda olup bitenlere ayıracak zaman bulamıyorsunuz. Yani en zayıf anınızdasınız! Unutmayın ki düşman saldırıya geçmek için hep böyle zayıf anları bekler! Geçmişe baktığımızda bölgede yaşanan bütün olumsuzlukların bu tür zayıf anlarımıza denk getirildiği gerçeğini görürüz. Bu tehlikeleri bertaraf etmek için kafanızı kaldırmanız halinde, çok zayıf bir ihtimalle koltuğunuzu kaybedersiniz. Ama koltuk peşinde koşup gaflete düşmeniz halinde ise Allah korusun başınızı sokacak bir yeriniz dahi kalmayabilir! Seçim sizin efendiler…
e bu da doğru..

tek söz sanırım eliniize yüreğinize sağlık demek.
Cevapla

“Mektuplarınız-Denemeleriniz-Makaleleriniz” sayfasına dön