Hrant'ın Ölümüyle Filizlenen "Kardeşlik Duygusu"
Gönderilme zamanı: 27 Oca 2007, 18:05
Duygusallık kavramı her insanda aranan, insanlığa mahsus hoş bir duygudur. Türk Milleti olarak, yaşadığımız coğrafyanın tarihte yaşattığı trajik olaylara karşı acımasız duyguların aksine, ecdadımızın yüreğinde taşıdığı Iman’ın, karakterine nakşettiği duygusal kişilik irsi olarak günümüze kadar özelliğini ve güzelliğini sürdürmekte.
Duygusal olmak,duygu yüklü olmak insanı yücelten bir karakter türüdür. Tabi ki, buduyguların MASUM olması ve aklın önüne geçmemesi önemli tercihsebebidir!...
Küreselleşmenin hızla yayıldığı, yaşam hilelerinin hüküm sürdüğü günümüzde, aklın kontrolünde hareket eden duyguların dışındaki duygusallık, geçmişte olduğu gibi günümüzde de hiçbir şey kazandırmayacağı gibi çok şey kaybettireceğini bilmekte fayda var!..
Bizler, askerimize haince kurşun sıkan teröristleri yakaladığımızda bile merhamet gösterecek kadar maneviyatı güçlü bir milletiz!.. öyle ki, Onları eli kanlı terörist olarak değil, kandırılmış, yeniden topluma kazandırılması gereken zavallılar olarak görür, bunun için özel yasalar çıkaracak kadar duyarlı ve hoşgörülü bir milletiz!...
Malumunuz, geçen hafta Ermeni kökenli vatandaşımız Hrant Dink’e yapılan menfur saldırı sonucu hayatını kaybetmesi, tetikçinin ailesi dahil bütün Türkiye’de nefretle karşılanmış ve toprağa verilmek üzere Salı günü düzenlenen törene, kimi Dink Ailesinin ve
Ermeni cemaatinin acısını paylaşmak için katılan iyi niyetli
vatandaşlarımız, kimi de toplumun duygusal zafiyetinden yararlanıp,
çıkarabileceği bir kıvılcımı alev topuna dönüştürebilir miyim
mantığıyla aralarına sızmış terörist guruplardı bunlar!.. törene
katılan on binlerce insanın hassaslaşan duyguları üzerinden nemalanmak, teröristler için bulunmaz bir fırsattı!... ancak, merhum Dink’in “Slogan atılmaması” vasiyeti, planlarını kısmen engellese de alternatif bulmada gecikmediler!...
törene katılan on binlerce insanın eline tutuşturulan ve üzerinde “Hepimiz Ermeni’yiz” yazılı etiketler, acılı Ermeni vatandaşlarımızın fikri değil, terörist grupların kalabalığın içine kasıtlı serptikleri nifak tohumuydu!...
Bunu yapmakla aslında şunu bekledi terörist gruplar: “duygusallığı tasdikli Türkler, bu manzaraya tahammül göstermez, törene katılanların ellerindeki etikette yazılı olan sessiz slogana sesli tepki gösterirler. Bu durumda kavgayı başlatan taraf Ermeniler adına biz olur, çıkan yangında kenara çekilip ateşte yananları seyrederiz.” Şeklindeydi… ama olmadı!... sesli, sessiz bütün tahrik hünerlerini ortaya koymalarına rağmen Ermeni Cemaatinin de sağduyulu davranışlarıyla başaramadılar!...
Oysa, bu hain planın emeline ulaşması için birden fazla alternatifleri vardı bu grubun!... ve hepsinden de sağduyusunu kaybetmeden geçmişti Türk halkı!... hem öyle bir sağduyu ve samimiyetle geçirdi ki, bizleri soykırım yapmakla suçlayan ve düşmanlık duygularını bütün dünyaya kabul ettirmeye çalışan Ermeni Diasporası ve
devletini Türk Milletine hayranlığını alenen itiraf ettirecek kadar
büyük bir kazanım elde ettiler!... yıllardır diplomatik girişimlerle elde edemediğimiz kazanım, birkaç bin duyarlı ve samimi vatandaşlarımızın insani davranışı ile geldi…
Şüphesiz bu davranışı takkiye olarak yapmadı vatandaşlarımız. Yüzlerinde bir yakınını kaybetmenin hüznü, dillerinde menfur saldırıyı kınayan sloganı ve ırkçılık meşalesi olarak ellerine tutuşturulan “Hepimiz Ermeni’yiz” yazılı etiketleri saf ve samimi duygularla taşımalarıyla meydana gelen ateşin, birilerinin planladıklarının tam tersine, asırlardır iki millet arasındaki buzların erimesine ve yerini filizlenen kardeşlik duygusuna bıraktığını görüyoruz!...
Işte bu noktada kendimize ve ülkemize yararlı bir şey yapmaksa niyetimiz ki aksini düşünenlerin vatandaşlığından hatta insanlığından şüphe edilmesi gerekir; bu filizlerin gelişip yetişmesi için güneş ve su olmaya çalışmalıyız!...
Merak etmeyin!. Ne “Hepimiz Ermeni’yiz” yazılı etiketi taşıyan Türk vatandaşlarımız, ne de Ermeniler bizim o etiketleri taşımakla Ermeni olduğumuzu düşünüyor!... onların acılarına ortak olduklarını ifade etmenin dışında amacı olmayan insani bir davranıştan başka bir şey değildi!... bu konuda onları bırakın eleştirmeyi, yürekten kutlamak lazım!...
Sonuç itibariyle sağlığında Türklüğe hakaretten yargılanıp ceza alan Hrant Dink, ölümüyle Türkiye- Ermenistan ilişkilerinde beyaz bir sayfanın açılmasına vesile oldu! Sağlığında da hep bunun için çabaladığını ve bunun için maksadı aşan bazı ifadeleri onu karanlık güçlerin hedef tahtasına oturtma fırsatı verdiğine şahit olduk!.. hani “Ameller niyetlere göredir” derler ya! Sağlığında fark edemediğimiz ülkeye yararı ölümüyle gün yüzüne çıktı Hrant Dink’in!... Keşke aramızdayken bu duyguları birlikte yaşamayı başarabilseydik! Ama olmadı ve artık aramızda öyle biri yok! Hiç olmazsa ölümüyle bize bıraktığı mirasa sahip çıkalım!... Gerek Avrupa’da yaşayan Ermeni Diasporasının,Türkiye’yi ve Türk insanını umduğundan çok daha farklı bulduğunu ifade eden olumlu görüşleri, gerekse de Ermenistan Dışişleri Bakanı’nın ülkemizle ön koşulsuz diplomatik işbirliğine hazır olduklarını belirten ifadeleriyle açılan bu beyaz sayfayı lüzumsuz ve gereksiz tartışmalarla kirletmek isteyenlere fırsat vermeyelim!.. yakalanan bu tarihi fırsat değerlendirilmediği taktirde, bu sadece Ermenileri, işlerine geldiği gibi ülkemize karşı kullananların ve kullanmak isteyenlerin işine geleceği unutulmamalıdır! inanıyorum ki, Türkiye'yi ziyaretlerinde onlarda bu oyunların çok daha iyi farkına vardıkları için Ermenistan Devleti bize zeytin dalı uzatmıştır. uzanan bu dostluk elini, bize yakışan boşta bırakmak değil, aynı duygularla sıkmaktır!...
Kara bulutların ülkemizin başından eksik olmadığı şu günlerde, bir arada yaşama, birbirimizi anlama, paylaşma ve kardeşlik duygusuyla kucaklaşmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var!...
Ne dersiniz, Her iki millet içinde en hayırlısı bu değil mi?...
Duygusal olmak,duygu yüklü olmak insanı yücelten bir karakter türüdür. Tabi ki, buduyguların MASUM olması ve aklın önüne geçmemesi önemli tercihsebebidir!...
Küreselleşmenin hızla yayıldığı, yaşam hilelerinin hüküm sürdüğü günümüzde, aklın kontrolünde hareket eden duyguların dışındaki duygusallık, geçmişte olduğu gibi günümüzde de hiçbir şey kazandırmayacağı gibi çok şey kaybettireceğini bilmekte fayda var!..
Bizler, askerimize haince kurşun sıkan teröristleri yakaladığımızda bile merhamet gösterecek kadar maneviyatı güçlü bir milletiz!.. öyle ki, Onları eli kanlı terörist olarak değil, kandırılmış, yeniden topluma kazandırılması gereken zavallılar olarak görür, bunun için özel yasalar çıkaracak kadar duyarlı ve hoşgörülü bir milletiz!...
Malumunuz, geçen hafta Ermeni kökenli vatandaşımız Hrant Dink’e yapılan menfur saldırı sonucu hayatını kaybetmesi, tetikçinin ailesi dahil bütün Türkiye’de nefretle karşılanmış ve toprağa verilmek üzere Salı günü düzenlenen törene, kimi Dink Ailesinin ve
Ermeni cemaatinin acısını paylaşmak için katılan iyi niyetli
vatandaşlarımız, kimi de toplumun duygusal zafiyetinden yararlanıp,
çıkarabileceği bir kıvılcımı alev topuna dönüştürebilir miyim
mantığıyla aralarına sızmış terörist guruplardı bunlar!.. törene
katılan on binlerce insanın hassaslaşan duyguları üzerinden nemalanmak, teröristler için bulunmaz bir fırsattı!... ancak, merhum Dink’in “Slogan atılmaması” vasiyeti, planlarını kısmen engellese de alternatif bulmada gecikmediler!...
törene katılan on binlerce insanın eline tutuşturulan ve üzerinde “Hepimiz Ermeni’yiz” yazılı etiketler, acılı Ermeni vatandaşlarımızın fikri değil, terörist grupların kalabalığın içine kasıtlı serptikleri nifak tohumuydu!...
Bunu yapmakla aslında şunu bekledi terörist gruplar: “duygusallığı tasdikli Türkler, bu manzaraya tahammül göstermez, törene katılanların ellerindeki etikette yazılı olan sessiz slogana sesli tepki gösterirler. Bu durumda kavgayı başlatan taraf Ermeniler adına biz olur, çıkan yangında kenara çekilip ateşte yananları seyrederiz.” Şeklindeydi… ama olmadı!... sesli, sessiz bütün tahrik hünerlerini ortaya koymalarına rağmen Ermeni Cemaatinin de sağduyulu davranışlarıyla başaramadılar!...
Oysa, bu hain planın emeline ulaşması için birden fazla alternatifleri vardı bu grubun!... ve hepsinden de sağduyusunu kaybetmeden geçmişti Türk halkı!... hem öyle bir sağduyu ve samimiyetle geçirdi ki, bizleri soykırım yapmakla suçlayan ve düşmanlık duygularını bütün dünyaya kabul ettirmeye çalışan Ermeni Diasporası ve
devletini Türk Milletine hayranlığını alenen itiraf ettirecek kadar
büyük bir kazanım elde ettiler!... yıllardır diplomatik girişimlerle elde edemediğimiz kazanım, birkaç bin duyarlı ve samimi vatandaşlarımızın insani davranışı ile geldi…
Şüphesiz bu davranışı takkiye olarak yapmadı vatandaşlarımız. Yüzlerinde bir yakınını kaybetmenin hüznü, dillerinde menfur saldırıyı kınayan sloganı ve ırkçılık meşalesi olarak ellerine tutuşturulan “Hepimiz Ermeni’yiz” yazılı etiketleri saf ve samimi duygularla taşımalarıyla meydana gelen ateşin, birilerinin planladıklarının tam tersine, asırlardır iki millet arasındaki buzların erimesine ve yerini filizlenen kardeşlik duygusuna bıraktığını görüyoruz!...
Işte bu noktada kendimize ve ülkemize yararlı bir şey yapmaksa niyetimiz ki aksini düşünenlerin vatandaşlığından hatta insanlığından şüphe edilmesi gerekir; bu filizlerin gelişip yetişmesi için güneş ve su olmaya çalışmalıyız!...
Merak etmeyin!. Ne “Hepimiz Ermeni’yiz” yazılı etiketi taşıyan Türk vatandaşlarımız, ne de Ermeniler bizim o etiketleri taşımakla Ermeni olduğumuzu düşünüyor!... onların acılarına ortak olduklarını ifade etmenin dışında amacı olmayan insani bir davranıştan başka bir şey değildi!... bu konuda onları bırakın eleştirmeyi, yürekten kutlamak lazım!...
Sonuç itibariyle sağlığında Türklüğe hakaretten yargılanıp ceza alan Hrant Dink, ölümüyle Türkiye- Ermenistan ilişkilerinde beyaz bir sayfanın açılmasına vesile oldu! Sağlığında da hep bunun için çabaladığını ve bunun için maksadı aşan bazı ifadeleri onu karanlık güçlerin hedef tahtasına oturtma fırsatı verdiğine şahit olduk!.. hani “Ameller niyetlere göredir” derler ya! Sağlığında fark edemediğimiz ülkeye yararı ölümüyle gün yüzüne çıktı Hrant Dink’in!... Keşke aramızdayken bu duyguları birlikte yaşamayı başarabilseydik! Ama olmadı ve artık aramızda öyle biri yok! Hiç olmazsa ölümüyle bize bıraktığı mirasa sahip çıkalım!... Gerek Avrupa’da yaşayan Ermeni Diasporasının,Türkiye’yi ve Türk insanını umduğundan çok daha farklı bulduğunu ifade eden olumlu görüşleri, gerekse de Ermenistan Dışişleri Bakanı’nın ülkemizle ön koşulsuz diplomatik işbirliğine hazır olduklarını belirten ifadeleriyle açılan bu beyaz sayfayı lüzumsuz ve gereksiz tartışmalarla kirletmek isteyenlere fırsat vermeyelim!.. yakalanan bu tarihi fırsat değerlendirilmediği taktirde, bu sadece Ermenileri, işlerine geldiği gibi ülkemize karşı kullananların ve kullanmak isteyenlerin işine geleceği unutulmamalıdır! inanıyorum ki, Türkiye'yi ziyaretlerinde onlarda bu oyunların çok daha iyi farkına vardıkları için Ermenistan Devleti bize zeytin dalı uzatmıştır. uzanan bu dostluk elini, bize yakışan boşta bırakmak değil, aynı duygularla sıkmaktır!...
Kara bulutların ülkemizin başından eksik olmadığı şu günlerde, bir arada yaşama, birbirimizi anlama, paylaşma ve kardeşlik duygusuyla kucaklaşmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var!...
Ne dersiniz, Her iki millet içinde en hayırlısı bu değil mi?...