Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

BANA SEN LAZIMSIN.....

Size ait , size özel , mektuplar , denemeler , oyunlar , kompozisyonlar, hikayeler , makaleler... Kısacası düz yazılarınızı buradan paylaşıyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
betül_42
Ilk Üye
Ilk Üye
Mesajlar: 2908
Kayıt: 03 Haz 2006, 04:01
Konum: Mevlana diyarı konya

BANA SEN LAZIMSIN.....

Mesaj gönderen betül_42 »

BANA SEN LAZIMSIN

Hepimizin arzuları ve beklentileri var... Iyi bir okul bitirmek, iyi bir işe girmek, iyi bir evlilik yapmak, iyi bir muhitte oturmak, iyi ev, iyi araba, iyi makam, iyi çocuk…

Hep iyisi, en iyisi en güzeli, kısaca "en" olanı…
Hakeza normal bir insanın içine ilham edilmiş arzu ve beklentiler bunlar…
Anormal olan bunları hedeflememektir…
Arzu ve beklentilerin olmaması zaten bitmişliğin ifadesidir… Ama hayat insana her zaman istediğini vermiyor ya da bazen veriyor da alınması risk içeren gerçeklerle bezeniyor...
Risk almayı beceremeyen de mevcut durumuna razı olmak zorunda kalıyor…

“Büyüyünce ne olacaksın?”
“Doktor!”
Peki niye ?
Hık mık…
Ya baba öyle istiyor ya anne; yani bir şekilde özendirilmiş baskı ya da ebeveynin bilinçaltı baskısının çocuktan dökülen dili...

Peki her doktor olmak isteyen doktor olsaydı, hemşireliği kim yapacaktı, hasta bakıcılığı?
Herkes avukat olsaydı, mübaşirliği kim yapacaktı, katipliği kim..?
Herkes mühendis olsaydı, kim teknisyen, tekniker, usta olacaktı?
Herkes masa başı görev yapsaydı, çöpleri kim toplayacaktı; otobüsü kim kullanacaktı?..
Herkes yönetici olsaydı odacılığı, kapıcılığı, kim yapacaktı?
Her türkücü Ibrahim Tatlıses olur mu?..

Herkes Istanbul’da, büyük yerlerde sahne alırsa, Şırnak'ta, Çorlu'da, Digor'da, Urla da Çemişgezek’te bulunan düğün salonlarında kim sahne alacak;
oradaki insanımızı kim eğlendirecek?
Herkes ulusal radyo ve TV’lerde program yapacaksa, yerel TV ve radyolarda kim program yapacak?
Ara eleman olma arzusu niye olmaz mesela?..


Hiç, “Ben kalorifer tesisatçısı olmak istiyorum?” diyeni, duymazsınız veya “Ben anahtarcı olmak istiyorum, camcı, fırıncı, elektrikçi, kasap…”
Oysa dünyanın neresine giderse gitsin "sokak ağzı ile yazayım" "aç kalmaz", mutlaka hayatını idame ettirir, hatta emin olun masa başı çalışan çoğundan daha ferah seviyede...

Herkesin en iyiyi yaptığı yerde, şu saydıklarımı hayatınızdan çıkarın bakalım nasıl bir yalnızlığa bürüneceksiniz: Bakkala gittin ekmek yok, eve döndün anahtar içerde kalmış, açtırdın kombi bozulmuş...
Bakın o ara elemanlar nasıl bir anda en önemliniz olacak...


Türkiye de işsizlik mi var lüks işsizlik mi?
Hadi samimi olalım... Biz iş beğenmiyoruz ya da her işi beğenmiyoruz, oysa değil Türkiye’de dünyada kaç kişi ideali olan işi yapıyor ki?..
Baltimore 1817’de yazdığı ‘Duvar Tapınak’ yazısında diyor ki;
“Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen, çünkü hayattaki tek dayanağın odur...”


Bazıları parasına göre iş beğenmezken -ki buna saygı duyarım ama adına göre iş beğenmeyenlere deli olurum...
Kapıcı değil "apartman görevlisi"…
Otel hamalı değil "belboy"…
Yamak değil "badi"…
Tezgahtar değil "satış elemanı"…
Odacı değil "ofis boy"…
Hademe değil "temizlik görevlisi"
Şoför değil, “Ulaştırma elemanı”…
Yani iş aynı ama adı şekilli…
Değişen ne ? Hiç...
Yani "sert olsan ne yazarsın adın mülayim" durumu...


Öğrencilik yıllarında senelerce çaycılık yapmış, altı çocuklu bir ailenin gecekondu mahallesinde büyümüş ve bundan hiç gocunmamış birisi olarak yazıyorum bunları...
Niye "gocunmamış" notunu düşüyorum, çünkü bugün babasının işinden utanan, annesinin Anadolu şivesinden rahatsız olan, sobalı gecekondusunu arkadaşlarından gizleyen sayısız insan olduğunu biliyorum...

Sevgili kardeşlerim...
Helalinden kazandığın, alnın açık başın dik evine döndüğün işin, senin o an için en iyindir, zirvendir ama orda yükselmek ya da yerinde saymak da senin elindedir...
Ayakkabı mı boyuyorsun, en iyisini sen boya…
Ev temizliğine mi gidiyorsun "en iyisini sen temizle"…
En güzel çayı sen demle, en güzel boyacılığı sen yap; arabayı en temiz ve güzel sen kullan sen yıka, tostu en güzel sen yap, çöpü en güzel sen temizle...

Bir gün fark edilirsin ve en iyi olmanın haklı gururunu yaşarsın...
Birilerini eleştirmenin, küçümsemenin veya birilerinin seni eleştirip küçümsemesinin, ne sana ne ona hiç bir faydası olmayacaktır.
Ve şimdi:
Ilk yapman gereken sakın bu yazının altına “Ey Bedirhan Gökçe, söyle yazmışsın ama…" diyerek, bu güne kadar yaşadığın, gördüğün olumsuzlukların notunu düşmeye kalkma...
Yarın bundan sonraki hayatının ilk günü…
Ve unutma her şey senin elinde...


Bedirhan gökçe...
Cevapla

“Mektuplarınız-Denemeleriniz-Makaleleriniz” sayfasına dön