Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Ülkesinden kopuklar

Size ait , size özel , mektuplar , denemeler , oyunlar , kompozisyonlar, hikayeler , makaleler... Kısacası düz yazılarınızı buradan paylaşıyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
betül_42
Ilk Üye
Ilk Üye
Mesajlar: 2908
Kayıt: 03 Haz 2006, 04:01
Konum: Mevlana diyarı konya

Ülkesinden kopuklar

Mesaj gönderen betül_42 »

Bedirhan Gökçe
10 Eylül 2007, Pazartesi 18:10:18


ÜLKESINDEN KOPUKLAR
Bir ülkenin halkının % 75 i muhafazakar
Aynı ülkenin medyasının % 75 i muhafazakar olmazsa !!!

Garip bir ülkede yaşıyoruz, ne kadar benziyorsak birbirimize bir o kadar da yabancıyız işte…
Aynı sözü iki farklı siyasi partinin lideri söylese, kişiye göre yorumlama hali kene gibi yapışmış üstümüze.

"O zaten öyle diye başlıyor" sözlerimiz ve ön kabullerimizin yüksek olmasından dolayı anlamakta güçlük çekmiyor, anlamıyor, anlayamıyoruz birbirimizi. Bu sebeple kıra döke; yaka çıka, ite kaka anlatıyoruz anlatmak istediklerimizi.

Bu yüzden de ne anlayabiliyoruz karşımızdakini ne de anlatabiliyoruz anlatmak istediklerimizi…

Işte burada devreye girip tavanla, taban arasında iletişimi sağlaması gereken medya kopuk takılıyor, ‘ciks’ düşüyor, anlaşılamıyor ve toplumun kırılma noktası da işte tam burada başlıyor…

Biri alabildiğine ‘hadımım’ diye bağırıyor, öbürü ısrarla bu ‘çocuk senin’ diyor…

22 Temmuz seçimleri halkı ile aslında ne kadar kopuk yaşadığının en net fotoğrafıdır, şapkasını önüne çıkarıp biz nerde hata yapıyoruz diye sorması gerekenlere…

Tarhan Erdem, seçim anketlerini kamuoyuna sunduğunda yükselen gazeteci çığlıklarından, hele bir kadın gazetecinin kaleminden 'oha' sözünü çekinmeden tüm kabalığı ile düşünce köşesine, nasıl seslendirirseniz seslendirin hiç yakışık almamıştı kaleminin sahibine.

Bir diğer yılların kalemi ise şöyle demişti AK Parti’nin seçimdeki oylarına hayretle, Anadolu’da bir laf derler, ya sayı saymasını bilmiyor ya da hiç dayak yememiş" diye.

Örnekleri o kadar çok ki, yazsam sayfa kirliliğinden başka bir şey olmayacak…

Seçim sonuçları açıklandığı andan itibaren Tarhan Erdem’in anketinde yakaladığı yakın gerçeği gördükten sonra, en azından bir özür bekledim köşelerinden anket sahibine…

Sonuç pişkinlik ve hiç o sözü kullanmamış tavrı…

Büyük gazetelerin büyük laflı büyük adamları…

Sen eğer Türkiye’yi kendi çevrenden ibaret sayarsan, Türkiye’nin Etiler ve Çankaya’ dan ötesine yabancıysan, kahve denildiğinde onu, Istanbul Bebek’teki kahve zannedersen; hanımının kuaför arkadaşlarının ve çocuğunun step arkadaşlarının söylediklerini ülke gerçeği kabul edersen, ne öngörün olur, ne de öngörüye saygın…

Amerikan alt kültürünü modernlik çağdaşlık uygarlık olarak dayatanlar, üst perdeden seslenenler, yazdıkları suratlarına bir tomar olarak fırlatılmış ama tınmamışlardır…

Acıdır ki güçlü kalemlerimizin çoğu halkından ve ülkesinden kopuktur…

Demokrasi, özgürlük, eşitlik çığlığı atanlar ancak kendi görüşlerine uygun olursa oluyor; ama diğerinin hakkının gaspına ağzı laf yaptığı için öyle usta manevralarla dönüyor ki, yağız hırsız, düzde sözde hep kazanıyor…

Ama bu kazanımın kısa vadede prim yaptığını "dün dündür bu gün bugündür" pişkinliği ile babasına rahmet okutuyor…

Ideolojiler idrake giydirilmiş deli gömlekleri(mi)dir?

Kişiye göre demokrasi, kişiye göre özgürlük, kişiye göre hukuk, ancak kültürel anlamda gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde görülür. Bunun en net örneği "sen benim kim olduğumu biliyor musun ?" sözüdür. Halk arasında bilinen en somut hukuk özgürlüğünün işaretidir…

Muhteşem kalem Bekir Coşkun -ki muhteşem sözünde hiç bir ima yoktur fikri ne olursa olsun kaleminin gücü tartışılmaz güzeldir- seçim öncesi her yazısında AK Parti’ye yüklenmiş, hatta giderek kişisel meselesi haline getirmiştir.

Gazeteci muhaliftir. Muhalif olmak zorundadır, ama inandırıcılığını kaybettiği andan itibaren artık itici gelmeye başlayacaktır…

Kendisi de o hale gelmiş ve siyasilere giydirmekle kalmamış AK Parti’ye oy veren insanları "göbeğini kaşıyan adam" şeklinde aşağılamaya başlamıştır. Bir ülkenin oy vereninden iki kişiden biri AK Partiye vermiş ise bu Hürriyet gazetesini satın alan insana da aynı tavrı koymak anlamına gelir…

Muhteşem kalemler asla hırs yapmamalı, en azından çirkinleşmemek adına. Hürriyetin bağlı bulunduğu Kanal D Ana Haber’de yapılan ankette % 70'in üzerine çıkıyor "benim cumhurbaşkanım olmayacak" dediği Abdullah Gül’e verilen ‘evet’ oyları.

Ama buna rağmen ‘çek git’ denilir mi…Denilmez, cumhurbaşkanı da dahil diyemez değil mi…Evet….
Peki, Süleyman Demirel, cumhurun başında iken, baş örtüsü veya türban adına ne derseniz o sebeple okuyamayan kızlara "gitsin Suudi Arabistan da okusun" diyebilir mi?..

Şimdi, Bekir Coşkun adına kalemine sarılanlar, isterdim ki o gün de o çocuklar için kalemlerine sarılsalardı…

Işte kişiye göre demokrasi, kişiye göre özgürlük, kişiye göre hukuk böyle bir şey…

Yani; zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir.

Şimdi dön başlığı oku…

Bağırdığın zaman daha fazla dinlenmiyorsun…

Su misali…

Meraklısına: Ailemde baş örtüsü mağduru hiç kimse yoktur, oy kullanmamışımdır, askerliğim de bedellidir.
Resim ResimResim
Cevapla

“Mektuplarınız-Denemeleriniz-Makaleleriniz” sayfasına dön