Okuyacağınız hikayeyi bize sahabilerin içinde en çok sayıda hadis rivayet etmiş olan Ibn-i Abbas anlatmaktadır.
Karanlık bir geceydi; soğuk ve dondurucu bir kış gecesi. Ayaz insanın iliklerine işliyordu. Halife Hz. Ömer'i görüp onunla biraz konuşmak üzere evden çıktım. Her taraf ıssız ve sessiz, bütün şehir uykularının en derin rüyalarında soluyor olmalı. Sokaklarda in cin top oynuyor.
Yolumun ortalarına doğru önümde insan olduğunu tahmin ettiğim bir karaltı belirdi. Biraz daha yaklaşınca gerçekten insan olduğunu gördüm. Karşımdaki de verdiğim selamı almak üzere başını kaldırıp yüzünü bana çevirince hayretten şaşakaldım. Çünkü önümde benim ziyaretine koyulduğum Hz. Ömer'den başkası değildi. Gecenin bu saatinde herkes sıcak yatağında mışıl mışıl uyurken koca bir halifenin yapayalnız sokaklarda dolaşmasını bir sebebe bağlıyamıyordum.
Üstelik bu dondurucu kış gecesinde. Merakımı yenemeyerek, hemen söze başladım; "gecenin bu saatinde yapayalnız niçin dolaşıyorsun?"
Hz. Ömer (r.a) bana sokularak koluma girdi ve işin yoksa beraber yürüyelim diye teklif etti; "hem sana yürüken niçin yalnız başıma gezintiye çıktığımı da anlatırım" diye ilave etti. Ben "zaten sana geliyordum; biraz görüşür, sohbet ederiz diye düşünmüştüm. Madem ki böyle oldu; gezinirken konuşuruz." cevabını verdim.
Ikimiz birlikte yola koyulmuştuk; benim içim içime sığmıyor, neredeyse meraktan çatlıyordum. Bir aralık soru soran gözlerimi Halife'nin yüzüne diktim; haydi söze başla; anlat bakalım niçin ayazlı bir gecenin bu saatinde tek başına sokaklarda dolaştığını" demek istiyorum.
Halife Hz. Ömer'de zaptedilmez merakımı anlamıştı. Ama başka meselelerden konuşuyor, fakat bir türlü gecenin bu saatinde niçin dolaşmakta olduğuna lafı getirmiyordu. Birlikte gezinirken her evin kapısı önünde epeyce bir müddet dikiliyor, kulağını kapıya dayayarak içerisini dinliyordu.
Evlerin kapılarında dikilip içerden bir ses geliyor mu, gelmiyor mu, diye dinleye dinleye sokak sokak Mekke mahallelerini dolaştık. Hiçbir tarafta çıt yoktu, herkes bölünmez uykularının salıncağında soluyordu. Belki de şu koca şehirde gecenin bu saatinde Halife Hz. ömer (r.a) ile benden başka uyanık olan tek kişi yoktu.
Yavaş yavaş Hz. Ömer'in neden gezintiye çıktığını anlar gibi oluyordum. Anlaşılan şehir halkından herhangi birisinin bir derdi, bir sıkıntısı yüzünden uykusuz kalıp kalmadığını yakalamak istiyordu. Bu yüzden sokak köpeklerine kadar şehrin bütün canlıları sıcak yuvalarında uyurken müslümanların reisi sıfatı ile Hz. Ömer (r.a.) onlara bekçilik ediyor; onların rahatı için uykuyu kendine haram ederek sokak sokak bu ayazda dolaşıyordu.
Bütün mahalleleri kapı kapı dolaşınca şehrin dışına çıktık. Sağda solda tek tük çadırlar vardı. Onların da kapıları önünde durup ağlama sızlama var mı diye içeriyi dinledikten sonra yolun en ucundaki bir çadıra sıra geldi.
Diğerlerinde olduğu gibi bu çadırın kapısında da dikilerek içeriyi dinledik; birbirine karışmış durumdan ağlayan çocuk sesleri geliyordu.
Epeyce dinledikten sonra Hz. Ömer (r.a.) kapıyı vurup selamla birlikte içeriye daldı. Evin içi karmakarışıktı. Durmadan ağlayan çocukların gözleri şişmiş; yüzleri akan yaşların çizgileri ile benek benek kararmıştı. Yaşlıca bir kadın ocağın başına oturmuş hem ateşin üzerinde kaynayan tencereyi karıştırıyor hem de halsizlikten dizinin dibine serilen minicik yavruları susturmaya çalışıyordu. Kadın da bitkin ve halsiz görünüyordu. Bu haline rağmen Hz. Ömer'in (r.a.) selamına gülümser olmasına çalıştığı bir çehre ile aldı. Anlaşılan evine gelenin Halife Ömer olduğunu bilmiyordu. Kim bilir Halife'yi tanımıyordu bile. Zate gecenin bu ilerlemiş saatinde şehir dışındaki bir çadırın kapısını Halife'nin çalacağını kim düşünebilirdi.
Hz. Ömer (ra.) kendini tanıtamadan tatlı bir dille kadına sordu "valide bu yavrular niye böyle durmadan ağlıyor?" Kadın içini çekerek kısaca "iki günden beri açtılar da ondan" diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a.), "peki niye önlerine yemek koymuyorsun?" diye soracak oldu hıçkırıklar birden kadının boğazına düğümlendi. Durmadan akmaya başlayan gözyaşları arasında bize içini dökmek üzere söze başladı.
"Oğlum" dedi Halife Ömer'e "sen şu ateşte kaynayanı yemek mi pişiyor sandın; ne gezer!.. Yavruları avutabilmek için çakıl koydum tencereye; durmadan kaynatıyorum. Pişirecek hiçbir şey yok. Bu gördüğün yavrular benim, anasız babasız yetim torunlarımdır. Oğlum, kocam ve kardeşlerimin her biri bir muharebede şehit düştüler. Evin geçimini temin edecek bir erkeğim yok. Ben de hem yaşlı ve hem de kadın halimle halim kalmadı. Işte böyle aç ve perişan kaldık.
Soylu bir aileden varlık için büyümüş ve yokluk nedir hiç bilmemiş bir kızı olduğum için kimseye gidip halimi anlatmaya, el açıp bir şeyler dilenmeye de yüzüm tutmuyor. Her şeyi bilen yüce Allah (c.c.) bir sebebini yaratıp rızkımızı gönderinceye kadar böyle ağlayıp beklemekten başka çaremiz yok."
Hz. Ömer (r.a.) kadın dinlerken yanmakta olan bir mumu gibi eriyor, yüzü renkten renge giriyordu. Kadının sözünü bölerek üzgün bir sesle "valide, şehirde oturan müslümanların emirine, Halife Ömer'e neden başvurup durumunu anlatmıyorsun?" diyebildi. O ana kadar kesintisiz olarak gözyaşı döken kadının derin üzüntüsü yerini anlatılmaz bir kin ve kızgınlığa bıraktı. Hiddetten kararan bakışlarını Halifeye dikerek şu sözleri söyledi.
"Dilerim ki o Halife Ömer daha dünyada iken bulsun Ahirette de elim yakasından kopmasın." Hz. Ömer (r.a.) kekeleye kekeleye "Niçin Ömer'e böyle beddua ediyorsun valide! Onun bu işte günahı nedir?" dedi. Kadın aynı kızgınlıkla bu sözlerin cevabını yetiştirdi: "evladım!.. Ben şu ihtiyar halimle iki günden beri gece gündüz demeyip yetim avuturken o nasıl rahat yatağında uyuyabilir? O, müslümanların reisi, baş bekçisi değil mi? Bizler evvela Allah'a sonra do onun eline emanetiz. Gelip de benim halimi nasıl sormaz. Müslümanların reisi olmayı böyle kolay mı sanıyor!.."
Hz. Ömer (r.a.) yavaş yavaş dolmaya başlayan göz pınarlarını kadından saklayarak "valide haklısın, doğru söylüyorsun; ama zavallı Halife'nin işi bir iki değil ki. Kimbilir başını kaşıyacak kadar bile boş zamanı yoktur. Hem sen gidip derdini anlatmadıktan sonra o senin halini bilmez ki, diye kadının öfkesini dindirmeye çalıştı. Fakat kadın aynı kızgınlıkla sözlerine devam etti.
"Madem ki dertlilerin derdini zamanında haber alıp çaresine koşmayacaktı, zamanında niye Halife olmayı, müslümanların başına geçmeyi kabul etti? Böyle çürük bir mazereti hiç dinler miyim ben? Zavallının işi çokmuş!.. Nedir işi yine savaş mı? Yanında inleyenlerin sesine kulak vermez. Şehrinde açlıkla pençeleşen yavrular yaşıyor.
Halife bunlara göz yumarak uzak diyarlardaki şehirlere gaza, gaza diyerek asker yürütmekle; gencecik delikanlılarımızın kanını yabancı topraklara akıtarak kadınları bırakmayı marifet mi sanıyor? Benim babam, amcam, dayım ve gencecik oğlum hep onun ordularında şehit düşmedi mi? Şimdi kim bilir yine nice kadın ve çocukları kocasız ve babasız bırakıp, aç ve çıplak bir sefaletin kucağına atacak. Böyle dertlerimize yeni dertler eklesin diye mi biz onu başımıza geçirdik?"
Tam bu sırada çocuklar sözleşmişler gibi hep bir ağızdan yanık sesleri ile ağlaşmaya başladılar. Çocukların bastıran çığlıkları kadının öfkesini bir kat daha arttırdı. Ellerini havaya kaldırarak ve sesinin çıktığı kadar bağırarak sözlerine şöyle devam etti:
"Bu evdeki canlıların göğüslerinden boşalarak yükselen inilti ve çığlıkları şimşek ve yıldırım eyleyerek Ömer kulunun başına yağdırmasını dilerim. O varsın dul bir kadınla yetim yavruların beddualarını yağmur sansın. Tez elden ona gönlümün dilediği bir bela ver de kıvranırken bizim neler çektiğimizi anlasın. Sen işini bilirsin, yüce Yaradanımız."
Hz. Ömer (ra.) artık dayanamadı. Dolu dolu olan pınarlarından yaşlar damlamaya başladı. Herkesin durmadan gözyaşı döktüğü bu kederli evde, gözyaşlarını görmelerini istemediği için yüzünü herkesten saklamaya çalışıyordu. Artık orada oturamazdı. Hemencecik yerinden doğruldu. Bitkin bir sesle "valide haklısın sen yine avut çocuklarını ben hemen dönerim" diyerek kapıya doğruldu. Arkasından ben de yürüdüm. Dışarıya çıkınca derin bir soluk çekti ciğerlerine. Kelimenin en geniş manası ile üzgün ve bitkin idi. Yol boyunca ağzından tek kelime çıkmadı. Var gücünü kullanarak hızla yol almaya çalışıyordu. Ona yetişmekte güçlük çekiyordum. Doğruca devlet hazinesine vardık. Halife, bir un çuvalı seçerek bir yana koydu. Benim elime de bir yağ kabı tutuşturdu.
Vakit geçirmeden koca un çuvalını sırtlanmaya koyuldu. Gözlerime inanamıyordum. Evet bu Islam Devletinin koca reisi un çuvalını sırtına almak üzere idi. Hemen yanına sokuldum; "aman ey mü'minlerin emiri!.. Ne yapıyorsun? Bari müsaade ver de çuvalı ben sırtıma alayım." Hz Ömer (r.a.) hemen sözümü keserek belki bir saatten beri ilk defa ağzını açıp şu sözleri söyledi. "hayır, ey Ibn-i Abbas, sevgili dostum!... Değil yorgunluktan yere yığılsam, ölsem bile bırak; yükünü de kendi sırtında götürsün. Bu dünyada yüküne yardım etmek isteyecek öz dostlar bulabilir, fakat her koyunun kendi bacağından asılacağı Ahiret gününde kimse O'nun cezasını paylaşmayacaktır.
Kadın doğru söylemişti. Ya vakti ile Hilafeti yüklenmemeliydim. Yüklendiğime göre idarem altındaki tek tek her ferdin huzur ve emniyetini düşünmek zorundayım."
Sevgili dostum, Dicle kenarında otlayan bir koyunu kurt kapsa ilahi adalet onu Ömer'den sorar. Şu yaşlı kadın kimsesiz ve avuttuğu yavrular kimsesiz kalır; sorumlusu Ömer'dir. Bakımsızlık ve sefaletten bir ev çökse vebali Ömer'in omuzlarındadır. Talihsizlik neticesinde yere bir tek damla kan aksa o kan damlası çoşkun bir derya olup dalgaları ile Ömer'i yutar. Kırgın gönüllerin öfke şimşekleri Ömer'in başına boşalır. Bütün matemlerin gözü göze göstermez dumanlarında boğulacak olan da Ömer'den başkası değildir.
Ömer her derdin devası, her dileğin büyük kapısı ve her lanetin ana ana hedefidir. Yüce Allah'ım aciz bir kul bu kadar ağır ve çeşitli mesuliyet yükünün altından nasıl kalkabilir? Ey Ömer, bu kadar yükün altına girmeyi nasıl kabul edebildin vakti ile...
Sözünü bölüp bir parça kederini dindirmek istedim ve dedim ki; "o kadar da üzme kendini, ey mü'minlerin emiri... Halifelik yükünü sen üzerine almasan kim bu vazifeyi senin kadar titizlikle yüklenebilirdi. Sen de bütün üstün meziyet ve kabiliyetlerine rağmen nihayet bir insansın. Her yerde vakit geçirmeden kendini gösteren ve yanılmaksızın kılı kırk yaran ilahi adalete ulaşamazsın. Kullara verilen bütün merhametler bir araya getirilerek temiz gönlüne dolsa bile bütün varlıkları kanatları altına alan yaygın ilahi esirgeyicilikle yarışamazsın.
Ey iyi yürekli Halife!... Sen şüphesiz ki bir melek değilsin, ama adelet ve merhamet kervanının ön safındaki elinde bayrak tutanlardansın. Senin bu erişilmez adaletine kıyamet günü, hem yer, hem gök hemde şu sırtındaki un çuvalı aynı zamanda da ben şahitlik edeceğiz. Şüphesiz ki en büyük şahidin de karanlık gecede kara taş üzerindeki siyah karıncaya kadar her şeyi bilen yüce Allah'ın bizzat kendisidir ne mutlu sana ki fani hayatını böylesine ölmez değerlerin sahibi olmak uğruna harcıyorsun. Ne mutlu biz müslümanlara ki dünyanın başka milletlerini, padişah diye kan içen canavarlar idare ederken, senin gibi ipek yürekli ve geniş görüşlü bir reisin şanlı adalet bayrağı altında gölgelenmenin tükenmez zevkini tadıyor ve bütün dünyaya karşı seninle haklı bir iftihar duyuyoruz."
Bu sözlerim galiba Halife'nin üzgün gönlüne biraz neş'e vermişti. Ağır çuval yükü altında iki büklüm olmuş bedenine rağmen son gücünü kullanarak yokuşu soluk soluğa çıkıyordu. Damarlarındaki kanı bile donduracak kadar keskin ayaza rağmen alnından ve yüzünden akıp heybetli göğsüne süzülen terlere aldırmıyordu bile.
Nihayet koca karının çadırına vardı ki nefes nefese içeri girip çuvalı yere bıraktı ve aynı zamanda kendisi de yere serildi; iyice bitmiş, takatinin son damlalarını kullanarak çadıra girebilmişti. Kısa bir dinlenmeden sonra askınlar gibi silkilenerek yerinden doğruldu; tencerede kaynamakta olan çakılları boşalttı. Yerine benim taşıdığım kaptan yağ koydu. Sonra eriyen yağa sırtında getirdiği çuvaldan kendi eli ile un koyarak pişirmeye koyuldu.
Sönen ateşi kadından çalı çırpı isteyerek kendisi tutuşturdu. Böylece pişirdiği yemeği ayazda çabucak soğutarak yine kendi eli ile kurduğu sofraya koydu.
Daha sonra anne ve baba şefkatini bile gölgede bırakacak gülümseyen bir yüz ve bal gibi bir sesle iki günden beri boğazlarından aşağıya tek lokma geçirmemiş olan öksüz yavruları yemeğe oturttu; eli tutmayanlara kendi eli ile yemek verdi.
Günlerden beri kara yaslara gömülmüş olan çadırı bir anda sıcak bir sevincin ışıkları aydınlatmıştı. Ağlamalar susmuş, yaşlar kurumuş; öfke dinmişti. Öksüz yavruların gözleri sevinçten ışıl ışıl parlıyordu. Yaşlı kadıncağız Hz. Ömer (r.a.) sırtında un çuvalı ile içeriye girdiği andan beri şaşkınlıktan sanki dilini yutmuştu, ağzından tek bir kelime bile çıkmadı.
Fakat karnı doyan öksüz torunlarının neşesi odayı sarınca ağır bir uykudan uyanır gibi silkindi; toplandı ve sevinç gözyaşları içinde kim olduğunu hala bilmediği Halifeye şu sözleri söyledi. "Dilerim ki yüce Allah (c.c.) tez elden seni Hz. Ömer'in Halifelik makamına oturtsun. Oraya Ömer'den çok sen yakışırsın."
Yaşlı kadının o karşısındakini tanımadığı için söylediği bu sözlere içinden güldüm; yan gözle Ulu Halife'yi aradım; bu akşam belki ilk defa bu sözler üzerine O da aydınlık bir çehre ile gülüyordu.
Bana yaklaşıp gidelim artık diye işaret ettikten sonra kadına döndü; "Valideciğim... Sen yarın erkenden Halifelik makamına gel; beni orada bul da sana emekli ve yetim maaşı bağlatayım. Şimdilik hoşçakal" dedikten sonra birlikte dışarı çıktı gün ağarmıştı. Müezzinin bütün mü'minleri sabah namazına çağıracak olan gür sesi nerdeyse ortalığı çınlatacaktı. Ulu halife uykusuz kalarak ve terler dökerek vazifesini yapmış insanların gönül huzuru içinde rahattı.
Bana gelince uykusuz gecemden fazlası ile memnundum. Çok şeyler görmüş, çok şeyler işitmiştim ve çok şeyleri öğrenmiştim. Gördüklerim, işittiklerim ve öğrendiklerim bende ömür boyunca tazelik ve canlılığını yitirmeyecek izler bırakmıştı. Ümit dolu sevinçler içinde Allah Resulü'nün şu sözlerini hatırladım. "Sahabilerimin her biri tek tek gökteki yıldızlar gibidir. Hangisinin peşinden giderseniz hidayetin yolunu bulursunuz." "Ey yüce Allah Resulü!.. dedim içimden" "senin Halifen Ömer'i gördünde mi söyledin bu altın sözleri!...
O gün kadın, öğleye doğru Halifelik makamına geldi. Ulu Halife zaten daha önce işini maaşa bağlanması için gereken kimselere derhal emir vermişti. Kadın Hz. Ömer'i tanımıştı ama şaşkınlıktan dona kaldığı için dilini döndürüp hiçbir şey söylemiyordu. Ulu Halife onu saygı ile karşılayıp bir yere oturttuktan sonra şöyle dedi:
"Valideceğim!.. Işin oldu bundan sonra hem kendi adına ve hem de şehit yavrusu öksüz torunlarının her ay emekli maaşını alacaksın. Al bakalım şu ilk maaşın" diyerek bir gümüş kesesini kadına uzattı ve "Artık Ömer'i affediyor O'na ettiğin bedduaları geri alıp hakkını bağışlıyorsun değil mi" diye sözlerini bağladı.
Akşamdan beri olup bitenleri tümünü iyice anlıyan kadın gayet ciddi bir ifade ile Halife'ye şu son cevabı verdi; "işte böyle göster adaletini eline bakan bütün müslümanlara karşı."
Bidibidi Yenileniyor !
23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com
[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü
[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler
KAYDOL
23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com
[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü
[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler
KAYDOL
Koca Karı ile Hz. Ömer
IÇERIDE KISSADAN HISSELERI DE BULABILECE?INIZ, BILGI HAZINENIZ.
“Dinimiz Emirleri - Adapları - Örf ve Adetleri” sayfasına dön
Geçiş yap
- Hoş Geldiniz
- ↳ Lütfen Okuyun
- ↳ Güncel Duyurular
- ↳ Üye Defteri
- ↳ Forum - Site Kullanımı ve Özellikleri
- ↳ Forum Kullanımı
- ↳ Forum Eklentileri
- ↳ Site Kullanımı
- ↳ Flash Oyun Bölümü
- ↳ Deneme Alanı
- ↳ BiDiBiDi Siteler Birliği
- ↳ BidiBidi Resim Galerisi
- ↳ BidiBidi Tarihte Bugün
- ↳ BidiBidi IL IL Türkiye Tanıtımları
- Bidibidi Sohbet Muhabbet Haber
- ↳ Güncel Haberler
- ↳ Manşet Haber
- ↳ Son Dakika Haberleri
- ↳ Bıdıbıdı Hatırlatıyor
- ↳ Ekonomi ve Borsa
- ↳ Teknoloji ve Bilim Haberleri
- ↳ Magazin Dünyası
- ↳ Spor Güncel
- ↳ Gazete Manşetleri
- ↳ Haber Arşiv
- ↳ Bidibidi Muhabbet
- ↳ Bizim Zamanımızda
- ↳ Canımı Sıktılar
- ↳ Eleştiriyoruz
- ↳ Itiraf Ediyorum
- ↳ Yalandan Kim Ölmüş
- ↳ Anketler - Yarışmalar
- ↳ Genel Anketler
- ↳ Üye Anketleri
- ↳ Yarışmalar
- ↳ Şiir Yarışması
- ↳ Fıkra Yarışması
- ↳ Blog Yarışması
- ↳ Tebrikler ve Kutlamalar
- ↳ Dini Günler
- ↳ Doğum Günü Tebrikleri
- ↳ Milli Bayram - Yeni Yıl Tebrikleri
- ↳ Özel Gün Tebrikleri
- ↳ Bidibidi Site Kutlamaları
- ↳ BidiBidi 1. Yıl Kutlamaları
- ↳ BidiBidi 2. Yıl Kutlamaları
- ↳ Flash Oyun Galerisi Tebrikleri
- ↳ Cevap Arıyorum
- ↳ Oyun Oynayalım Mı?
- ↳ Flash Oyun Galerisi
- Bidibidi Flash Oyun Galerisi
- ↳ Oyunculara Tebrikler
- ↳ Hata Bildirimi - Ihbar - Şikayet
- ↳ Flash Oyun Sitesi Sorular Sorunlar
- Bidibidi Forum Genel
- ↳ Atatürk ve Türkiye
- ↳ Mustafa Kemal ATATÜRK Fotoğrafları
- ↳ Anıtkabir Fotoğrafları
- ↳ Türkü Hikayeleri
- ↳ Aşka Dair...
- ↳ Seni Seviyorum
- ↳ Nefret Ediyorum
- ↳ Resimli Aşk Şiirleri
- ↳ Okunası Hikayeler
- ↳ Şifalı Bitkiler
- ↳ Resimlerle Dünya
- ↳ Resimli Aşk Şiirleri
- ↳ Bitkiler
- ↳ Dini Resimler
- ↳ Duygusal Resimler
- ↳ Düşündüren Kareler
- ↳ E Kartlarımız
- ↳ Hayvan Resimleri
- ↳ Komik Resimler
- ↳ Manzara Resimleri
- ↳ Diğer Resimler
- Sizden Gelenler - Sizin Sesiniz - Sizin Yeriniz
- ↳ Sizden Gelenler Genel
- ↳ Mektuplarınız-Denemeleriniz-Makaleleriniz
- ↳ Hikayemi Tamamla
- ↳ Şiirleriniz
- Bidi Bidi Bilgi Bankası
- ↳ Okuyalım Öğrenelim Genel
- ↳ Eğitim - Öğretim Hakkında Bilgiler
- ↳ Üniversiteler
- ↳ Hukuk Alanına ilişkin Bilgiler
- ↳ Meslek Kariyer ve Iş Hayatı
- ↳ Meslekler Rehberi
- ↳ Kişisel Gelişim - Psikoloji - Beceri Bilgi Bankası
- ↳ Her Şeyin Bir ilki Vardı
- ↳ Belirli Günler ve Haftalar
- ↳ Kim Kimdir
- ↳ Para Para Para
- ↳ Bidibidi Kütüphanesi
- iL iL - Bölge Bölge TÜRKiYE
- ↳ Akdeniz Bölgesi
- ↳ Adana
- ↳ Antalya
- ↳ Burdur
- ↳ Hatay
- ↳ Isparta
- ↳ İçel
- ↳ Kahramanmaraş
- ↳ Osmaniye
- ↳ Doğu Anadolu Bölgesi
- ↳ Malatya
- ↳ TARiHi
- ↳ EĞiTiMi
- ↳ KÜLTÜR
- ↳ iLÇELERiMiZ
- ↳ YEMEKLERi
- ↳ ÇORBALAR
- ↳ ETLi YEMEKLER
- ↳ Pilavlar - Köfteler
- ↳ HAMUR iŞLERi TATLILAR
- ↳ GÖRÜLESi YERLER
- ↳ TÜRKÜLERi
- ↳ DiĞER LiNKLER
- ↳ MALATYA VALiLiĞi
- ↳ MALATYA BELEDIYESI
- ↳ MALATYA EMNiYET MÜDÜRLÜĞÜ
- ↳ MALATYA MEB
- ↳ MALATYA KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMA DERNEĞi
- ↳ iNÖNÜ ÜNiVERSiTESi
- ↳ MALATYASPOR
- ↳ Ağrı
- ↳ Ardahan
- ↳ Bingöl
- ↳ Bitlis
- ↳ Elazığ
- ↳ Erzincan
- ↳ Erzurum
- ↳ Hakkari
- ↳ Iğdır
- ↳ Kars
- ↳ Muş
- ↳ Tunceli
- ↳ Van
- ↳ Ege Bölgesi
- ↳ Afyon
- ↳ Aydın
- ↳ Denizli
- ↳ İzmir
- ↳ Kütahya
- ↳ Manisa
- ↳ Muğla
- ↳ Uşak
- ↳ Güneydoğu Anadolu Bölgesi
- ↳ Adıyaman
- ↳ Batman
- ↳ Diyarbakır
- ↳ Gaziantep
- ↳ Kilis
- ↳ Mardin
- ↳ Siirt
- ↳ Şanlıurfa
- ↳ Şırnak
- ↳ İç Anadolu Bölgesi
- ↳ Aksaray
- ↳ Ankara
- ↳ Çankırı
- ↳ Eskişehir
- ↳ Karaman
- ↳ Kayseri
- ↳ Kırıkkale
- ↳ Kırşehir
- ↳ Konya
- ↳ KONYA TARiHi
- ↳ KONYA EĞiTiMi-KÜLTÜRÜ
- ↳ KONYA YEMEKLERi
- ↳ KONYA GÖRÜLESi YERLER
- ↳ TÜRKÜLERi
- ↳ Nevşehir
- ↳ Niğde
- ↳ Sivas
- ↳ Yozgat
- ↳ Karadeniz Bölgesi
- ↳ Artvin
- ↳ Amasya
- ↳ Bartın
- ↳ Bayburt
- ↳ Bolu
- ↳ Çorum
- ↳ Düzce
- ↳ Giresun
- ↳ GiRESUN TARiHi
- ↳ GiRESUN EĞiTiMi-KÜLTÜRÜ
- ↳ GiRESUN YEMEKLERi
- ↳ GiRESUN GÖRÜLESI YERLER
- ↳ GiRESUN TÜRKÜLERi ve KEMENÇE
- ↳ Gümüşhane
- ↳ Karabük
- ↳ Kastamonu
- ↳ Ordu
- ↳ Rize
- ↳ Samsun
- ↳ Sinop
- ↳ Tokat
- ↳ Trabzon
- ↳ Zonguldak
- ↳ Marmara Bölgesi
- ↳ Balıkesir
- ↳ Bilecik
- ↳ Bursa
- ↳ Çanakkale
- ↳ Edirne
- ↳ İstanbul
- ↳ Kırklareli
- ↳ Kocaeli
- ↳ Sakarya
- ↳ Tekirdağ
- ↳ Yalova
- Bidibidi Mizah - Eğlence - Gülmece
- ↳ Genel Mizah ve Eğlence
- ↳ Diyaloglar - Tartışmalar
- ↳ Ayy İnanmıyorum Yaa !
- ↳ Fıkralar
- ↳ Fıkra Izle-Dinle
- ↳ Temel-Laz Fıkraları
- ↳ Asker - Polis Fıkraları
- ↳ Nasreddin Hoca Fıkraları
- ↳ Deli - Doktor Fıkraları
- ↳ Öğrenci - Okul Fıkraları
- ↳ Yöresel Fıkralar
- ↳ Diğer Fıkralar
- Ağzınızın Tadı - Damak Zevkiniz
- ↳ Yiyecekler - Içecekler Genel
- ↳ Yemek Tarifleri
- ↳ Balık Yemekleri
- ↳ Çorbalar
- ↳ Et Yemekleri
- ↳ Hamur Işleri
- ↳ Kebaplar
- ↳ Köfteler
- ↳ Makarnalar
- ↳ Mezeler - Soslar
- ↳ Pilavlar
- ↳ Salatalar
- ↳ Sebze Yemekleri
- ↳ Tatlılar
- ↳ Tavuk Yemekleri
- ↳ Yumurta Yemekleri
- ↳ Zeytinyağlılar
- ↳ Diyet Listeniz
- Astroloji - Fal Dünyası - Rüya Alemi
- ↳ Rüya Tabirleri
- ↳ Astroloji ve Burçlar Genel
- ↳ Koç Burcu
- ↳ Boğa Burcu
- ↳ ikizler Burcu
- ↳ Yengeç Burcu
- ↳ Aslan Burcu
- ↳ Başak Burcu
- ↳ Terazi Burcu
- ↳ Akrep Burcu
- ↳ Yay Burcu
- ↳ Oğlak Burcu
- ↳ Kova Burcu
- ↳ Balık Burcu
- ↳ Yıllık ve Aylık Burç Yorumları
- Bakım Güzellik ve Moda
- ↳ Moda Moda Moda
- ↳ Cilt Bakımı
- ↳ El ve Ayak Bakımı
- ↳ Saç Bakımı
- ↳ Vücut Bakımı
- İnsan - Sağlık - Yaşam
- ↳ Sağlıklı Yaşam
- ↳ Çocuk sağlığı ve hastalıkları
- ↳ Hastalıklar ve Tedavi Yöntemleri
- ↳ İlk Yardım ve Acil
- ↳ Tıp Sözlüğü
- ↳ Yağlarla Gelen Sağlık
- Felsefe Yapıyoruz
- ↳ Felsefe Genel Forumu
- ↳ Felsefe Akımları
- ↳ Filozoflar Tarihi - Ünlü Filozoflar
- ↳ Ünlü Filozoflardan
- ↳ Felsefe Sözlüğü
- Din ve İslam
- ↳ 11 Ayın Sultanı Ramazan
- ↳ RAMAZAN SOHBETLERi
- ↳ Oruç
- ↳ GÜNÜN MÖNÜSÜ
- ↳ BIDIBIDI Mönü
- ↳ Sizden Gelenler
- ↳ Ramazan Imsakiyeleri
- ↳ 2015 Ramazan Imsakiyesi
- ↳ 2014 Ramazan Imsakiyesi
- ↳ 2013 Ramazan Imsakiyesi
- ↳ 2011 Ramazan Imsakiyesi
- ↳ Ramazan 2010 BidiBidi Imsakiyesi
- ↳ Ramazan 2009 BidiBidi Imsakiyesi
- ↳ Ramazan 2008 BidiBidi Imsakiyesi
- ↳ Temel Din Bilgileri
- ↳ Esmaül-Hüsna
- ↳ Ayetler - Sureler
- ↳ Dualar
- ↳ Hadisler
- ↳ Hz. MUHAMMED (S.A.V.)
- ↳ Peygamberler
- ↳ Sahabeler
- ↳ Dini Günler
- ↳ Dinimiz Emirleri - Adapları - Örf ve Adetleri
- Edebiyat Dünyası
- ↳ Şairler ve Şiirleri
- ↳ Abdurrahim KARAKOÇ
- ↳ Abdülhak Hamit TARHAN
- ↳ Adnan YÜCEL
- ↳ Afşar Timuçin
- ↳ Ahmed ARiF
- ↳ Ahmet ERHAN
- ↳ Ahmet Hamdi TANPINAR
- ↳ Ahmet HAŞIM
- ↳ Ahmet Kutsi TECER
- ↳ Ahmet Muhip DIRANAS
- ↳ Ahmet Selçuk Ilkan
- ↳ Ahmet TELLi
- ↳ Ali Tekintüre
- ↳ Ataol Behramoğlu
- ↳ Attilla iLHAN
- ↳ Arif Nihat Asya
- ↳ Asaf Halet Çelebi
- ↳ Aşık Veysel ŞATIROĞLU
- ↳ Aydın HATiPOĞLU
- ↳ Ayten Mutlu
- ↳ Aziz NESiN
- ↳ Bedirhan GÖKÇE
- ↳ Behçet Necatigil
- ↳ Bülent TEKIN
- ↳ Cahit Sıtkı Tarancı
- ↳ Can YÜCEL
- ↳ Cemal SAFi
- ↳ Cemal SüREYYA
- ↳ Ceyhun Atuf Kansu
- ↳ Ceyhun YILMAZ
- ↳ Dadaloğlu
- ↳ Edip Cansever
- ↳ Eray CANBERK
- ↳ Faruk Nafiz Çamlıbel
- ↳ Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
- ↳ Fethi GiRAY
- ↳ Hasan Hüseyin Korkmazgil
- ↳ Hulki AKTUNÇ
- ↳ Kaan INCE
- ↳ Kerem ALIŞIK
- ↳ Levent ÖZGEÇ
- ↳ Mehmet Akif ERSOY
- ↳ Mehmet Bozkurt Esenyel
- ↳ Mehmet NACAR
- ↳ Melih Cevdet Anday
- ↳ Metin Altıok
- ↳ Murathan MUNGAN
- ↳ Nazım Hikmet RAN
- ↳ Necip Fazıl KISAKÜREK
- ↳ Nihat BEHRAM
- ↳ Nilgün MARMARA
- ↳ Nurullah Genç
- ↳ Oktay Rıfat Horozcu
- ↳ Orhan Seyfi ORHON
- ↳ Orhan Veli KANIK
- ↳ Özdemir ASAF
- ↳ Rıfat Araz
- ↳ Rıfat ILGAZ
- ↳ Sabahattin Kudret Aksal
- ↳ Sabri ALTINEL
- ↳ Salah BIRSEL
- ↳ Sennur SEZER
- ↳ Sezai KARAKOÇ
- ↳ Tahsin SARAÇ
- ↳ Tayfun TALiPOĞLU
- ↳ Türkan iLDENiZ
- ↳ Uğur Arslan
- ↳ Ümit Yaşar Oğuzcan
- ↳ Vedat TÜRKALi
- ↳ Yahya Kemal BEYATLI
- ↳ Yavuz Bülent BAKiLER
- ↳ Yılmaz ERDOĞAN
- ↳ Yılmaz GÜNEY
- ↳ Yılmaz Odabaşı
- ↳ Yunus Emre
- ↳ Yusuf HAYALOĞLU
- ↳ Ziya Osman Saba
- ↳ Zübeyir KINDIRA
- ↳ Haftanın Şiiri
- ↳ Yazarlar ve Yazıları
- TARiHTEN SAYFALAR
- ↳ OSMANLI TARiHi
- ↳ Kuruluş Dönemi
- ↳ Fetret Devri
- ↳ Yükselme Dönemi
- ↳ Duraklama Devri
- ↳ Gerileme devri ve yıkılışı
- ↳ PADiŞAHLAR
- ↳ Osman Gazi
- ↳ Orhan Gazi
- ↳ I. Murad
- ↳ I. Bayezid Dönemi
- ↳ Çelebi Mehmed
- ↳ II. Murad
- ↳ Fatih Sultan Mehmed
- ↳ II. Bayezid Dönemi
- ↳ Yavuz Sultan Selim
- ↳ Kanuni Sultan Süleyman
- ↳ II. Selim
- ↳ III. Murad
- ↳ III. Mehmed
- ↳ I. Ahmed
- ↳ I. Mustafa
- ↳ II. Osman
- ↳ IV. Murad
- ↳ I. Ibrahim
- ↳ IV. Mehmed
- ↳ II. Süleyman
- ↳ II. Ahmed
- ↳ II. Mustafa
- ↳ III. Ahmed
- ↳ I. Mahmud
- ↳ III. Osman
- ↳ III. Mustafa
- ↳ I. Abdülhamid
- ↳ III. Selim
- ↳ IV. Mustafa
- ↳ II. Mahmud
- ↳ Sultan Abdülmecid
- ↳ Sultan Abdülaziz
- ↳ V. Murad
- ↳ II. Abdülhamid
- ↳ Mehmed Reşad
- ↳ Mehmed Vahdeddin
- ↳ TARiHTE BUGÜN
- ↳ Tarihte Ocak Ayı
- ↳ Tarihte Şubat Ayı
- ↳ Tarihte Mart Ayı
- ↳ Tarihte Nisan Ayı
- ↳ Tarihte Mayıs Ayı
- ↳ Tarihte Haziran Ayı
- ↳ Tarihte Temmuz Ayı
- ↳ Tarihte Ağustos Ayı
- ↳ Tarihte Eylül Ayı
- ↳ Tarihte Ekim Ayı
- ↳ Tarihte Kasım Ayı
- ↳ Tarihte Aralık Ayı
- ↳ Son Eklenen Olaylar
- ↳ Tarihte Istediğin Sene
- ↳ Tarihte Bu Sene 2016
- ↳ DiĞER
- Spor Dünyası
- ↳ Spor Dünyası Genel
- ↳ FUTBOL
- ↳ Beşiktaş
- ↳ Fenerbahçe
- ↳ Galatasaray
- ↳ Diğer
- Korku ve Dehşet Bölümü
- ↳ Korku Bölümü Genel
- ↳ Korkunç Hikayeler Rivayetler
- ↳ Korkunç Resim Video Multimedya
- Multimedya
- ↳ Videolar - Flashlar - Sunular
- ↳ Belgesel Videoları
- ↳ Komik Videolar - Komik Flaslar
- ↳ Sesli - Videolu Fıkralar
- ↳ Spor Videoları - Spor Flashları
- ↳ Halk Dansları Videoları
- ↳ Ilginç - inanılmaz Videolar
- ↳ Sinema - Tiyatro - Dizi Videoları
- ↳ Genel Videolar - Sunular - Flashlar
- ↳ Duygusal - Romantik ve Şiir Flashları
- ↳ Diziler - Filmler
- ↳ Avlu
- ↳ Yaprak Dökümü
- ↳ Ufak Tefek Cinayetler
- ↳ Mucize Doktor
- Müzik Müzik Müzik DÜNYASI
- ↳ Müzik Dünyası Genel
- ↳ Albümler ve Şarkılar
- ↳ Müzik Klipleri
- ↳ Yepyeni Klipler
- ↳ Unutulmayan Sanatçılar
- ↳ Bayan Sanatçılardan Klipler
- ↳ Ajda Pekkan Klipleri
- ↳ Bendeniz Klipleri
- ↳ Candan Erçetin Klipleri
- ↳ Gülşen Klipleri
- ↳ Izel Klipleri
- ↳ Nilüfer Klipleri
- ↳ Özlem Tekin Klipleri
- ↳ Petek Dinçöz Klipleri
- ↳ Sertap Erener Klipleri
- ↳ Sezen Aksu Klipleri
- ↳ Sibel Can Klipleri
- ↳ Şükriye Tutkun
- ↳ Yıldız Tilbe Klipleri
- ↳ Erkek Sanatçılardan Klipler
- ↳ Çelik Klipleri
- ↳ Doğuş Klipleri
- ↳ Kıraç Klipleri
- ↳ Mustafa Sandal Klipleri
- ↳ Rafet El Roman Klipleri
- ↳ Tarkan Klipleri
- ↳ Teoman Klipleri
- ↳ Yalın Klipleri
- ↳ Müzik Gruplarından Klipler
- ↳ Athena Klipleri
- ↳ MFÖ Klipleri
- ↳ Kargo Klipleri
- ↳ Mor ve Ötesi Klipleri
- ↳ Yabancı Klipler
- ↳ Şarkı Sözleri
- ↳ Abidin
- ↳ Barış Manço
- ↳ Bendeniz
- ↳ Candan Erçetin
- ↳ Ceza
- ↳ Demet Akalın
- ↳ Doğuş
- ↳ Düş Sokağı Sakinleri
- ↳ Ebru Gündeş
- ↳ Emre Aydın
- ↳ Ferhat Göçer
- ↳ Feridun Düzağaç
- ↳ Gökhan Özen
- ↳ Gökhan Türkmen
- ↳ Göksel
- ↳ Gülşen
- ↳ Hakan Altun
- ↳ Hakan Demirci
- ↳ Hande Yener
- ↳ Hatice
- ↳ Hepsi
- ↳ Ibrahim Tatlıses
- ↳ Ilhan Şeşen
- ↳ Ismail Yk
- ↳ Kıraç
- ↳ Manga
- ↳ Murat Boz
- ↳ Mustafa Ceceli
- ↳ Nazan ÖNCEL
- ↳ Nilüfer
- ↳ Orhan Ölmez
- ↳ Onur AKIN
- ↳ Özcan Deniz
- ↳ Özgüç Güler
- ↳ Rafet El Roman
- ↳ Serdar Ortaç
- ↳ Sertab Erener
- ↳ Sezen Aksu
- ↳ Sıla
- ↳ Soner Sarıkabadayı
- ↳ Tan Taşçı
- ↳ Toygar Işıklı
- ↳ Tripkolic
- ↳ Uğur
- ↳ Vega
- ↳ Yalın
- ↳ Yusuf Güney
- ↳ Zafer Peker
- ↳ Zeki Müren
- ↳ Yıldız TiLBE
- Bilgisayar - İnternet ve WEB
- ↳ WEB MASTER ÖZEL
- ↳ Sitenize Tarihte Bugün
- ↳ Sitenize Tarihte O YIL
- ↳ Sitenize Il Il Türkiye
- ↳ Sitenize Flash Şiirler
- ↳ Ücretsiz Hizmetlerimizi Kullanma Koşulları
- ↳ Link Kaldırma & Ücretli Hizmet & Bloke Kaldırma
- Bidibidi Destek
- ↳ İstekleriniz - Bekledikleriniz - Sorularınız - Sorunlarınız
- ↳ Arşiv
- ↳ Geçmiş Etkinlikler
- ↳ Haber Arşivleri
- ↳ 2006 Yılı Haber Arşivi
- ↳ 2007 Yılı Haber Arşivi
- ↳ 2008 Yılı Haber Arşivi
- ↳ 2009 Yılı Haber Arşivi
- ↳ Duyuru Arşivi
- ↳ TarihYazar & BidiBidi Blogları Destek Forumları
- ↳ Blog Sistemi Genel Konuları
- ↳ TarihYazar Blog Tanıtımları
- ↳ Blog Eklentileri & Temalar
- ↳ Blogunuz Için Html Kodlar
- ↳ Müzik Video Radyo Multimedya
- ↳ Öneri Istek ve Tavsiyeleriniz
- ↳ Diğer Soru ve Sorunlarınız
- ↳ Bidibidi.TV.TR Video Sitesi Destek Forumu
- ↳ Ne Çağrıştırıyor ?
- ↳ BidiBidi Yemek Tarifleri Sitesi
- ↳ BidiBidi Web Tasarım Hizmetleri
- ↳ BidiBidi WebMaster Özel
- ↳ Bidibidi Video Paylaşım
- ↳ MSN, ICQ, YAHOO MESSENGER
- ↳ Msn Hata Kodları ve Çözümleri
- ↳ Nick Yapıcı
- ↳ Uygun Forum Yok
- ↳ Çöp Kutusu