1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Ayrılık Acısı

Gönderilme zamanı: 05 Tem 2010, 13:16
gönderen bu da geçer ya hu


Insanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır”, der Dostoyevski…

Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer.

Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları ayrılık sergiler.

Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir.

“Ölene kadar” diye söz verilmiştir, ama “ölüm yolunda” başka tercihler belirmiştir.

Kararsız prensesin vicdanı azap çekerken 7 cücelerin somurtkanı “aklını başına al” diye fısıldar kulağına; haytası ise “kalbinin sesini dinle” diye cekiştirir eteğinden.

Hep hayran bakan gözlere, hatalar takılmaya başlar.

“Ama”yla biter alelade iltifat cümleleri: “Sen iyi bir insansın, ama arkadaşlarin kötü”, “Seni seviyorum, ama bu ilişkide mutlu değilim”, “Ben başka türlü bir beraberlik düşlemiştim” vs..vs..

Sonra gelsin uykusuz geceler… bir türlü karar verememeler… Ruhen gidip gelmeler… “Hele biraz daha zaman geçsin” diye nikah ertelemeler…

Birlikteymiş gibi yaparken, sevecek başka yüzler, yüzecek başka denizler kollamalar..


“Aslında bütün bunlar bizim iyiliğimiz için”e kendini kandırmalar.

Sonrası hep aynı:

Bekleyenin “Hani sonbaharda buluşacaktık. Hazan geldi geçti, sen gelmez oldun” sızlanmaları…

Bekleyenin “Geliyorum az kaldı” oyalamaları…

Bittiğini bile bile işi uzatmalar; söyleyemedikçe hepten batağa saplanmalar… Terke makul bir gerekçe ararken hepten çarşafa dolanmalar… Veda konuşmasında süslü iltifat cümlelerinin arasına, o cümleleri

hiçleştiren mayınlar serpiştirmeler…

Üzgün görünmeler… bağış dilenmeler… “…ama kaçınılmazdı” demeler…

“Sözünden caydın” yakınmalarını “Sen de eski sen değilsin. Degişmişsin” diye göğüslemeler…

…asıl kendinin değiştiğini bilmezden gelmeler…

Ve son sahne:

Terk edenin o mahçup “Gönlüm başkasında” itirafına karşılık terk edilenin kırık çalımı:

“uğurlar olsun! Ben yoluma devam ediyorum”.

Ihanetler hep böyledir: Ilki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha az acı verir.

Ondan sonra dur durak yoktur: Güvenilmez aşık, sevdikçe kıran, gezdikçe ardında bir kırık kalpler mezarlığı bırakan bir dervişe döner.

Artık acılara hapsolmuştur: Buluşmak istedikçe ayrılacak, birleşmeye çalıştıkça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin “ah”ı tutup terk edildiğinde mukadder yalnızlığına kapanacaktır

Gönderilme zamanı: 06 Tem 2010, 00:43
gönderen büyüdüm uslandım
bu da geçer ya hu yazdı:sonunda terk ettiklerinin “ah”ı tutup terk edildiğinde mukadder yalnızlığına kapanacaktır

doğru mudur sence..... :?:

Gönderilme zamanı: 06 Tem 2010, 01:56
gönderen betül_42
çoğu doğru,sanki ayrılmak için yer arar insan ama ayrılma anına gelince zor kopar,bir zamanlar seviyorum dediği canım dediği insandan ayrılmak zor gelir..

Gönderilme zamanı: 06 Tem 2010, 11:37
gönderen bu da geçer ya hu
büyüdüm uslandım yazdı:
bu da geçer ya hu yazdı:sonunda terk ettiklerinin “ah”ı tutup terk edildiğinde mukadder yalnızlığına kapanacaktır

doğru mudur sence..... :?:
Kimce :mrgreen:

Gönderilme zamanı: 06 Tem 2010, 11:44
gönderen bu da geçer ya hu
betül_42 yazdı:çoğu doğru,sanki ayrılmak için yer arar insan ama ayrılma anına gelince zor kopar,bir zamanlar seviyorum dediği canım dediği insandan ayrılmak zor gelir.
Bence yukardaki yazı noktasından virgle kadar dogru...

Betüle katılıyorum bazen insan ayrılmak için bahaneler arar ama ayrılma anına gelince yada ayrılınca; acısı o kadar agır olruki..Bunu hiç bir cümle ifade edemez....