Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

..:: Gelde Son Bi Kez Opem Seni ::..

Aşk, sevgi ve duygusal konular hakkındaki paylaşımlarınızı buraya bekliyoruz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
scakir16
Mesajlar: 410
Kayıt: 24 Nis 2008, 21:56
Konum: Bursa
İletişim:

..:: Gelde Son Bi Kez Opem Seni ::..

Mesaj gönderen scakir16 »

Aşk,sevgi,ayrılık,özlem,yağmur,gidişin,mavi ve sen…Suyun toprağa yürüyüşü gibi gelmek istiyorum sana,bana öğrettiğin sevme kavramını avucuma sıkıştırıp boynuna asmak istiyorum gizlice.Nasıl bir gece,nasıl bir gündüz yaşıyorsun bilmiyorum,ama histeriye tutulmuş bir hasta gibi arzuluyorum bilmeyi.Biliyorum,senin durduğun yerde yıldızlar daha parlak,daha ulaşılırdır şimdi.Işte senle,senin durduğun yerden titrek sokak lambalarının olmadığı bir gecede,ay ışığının eşliğinde yıldızları saymak istiyorum.Her biri gözlerin gibi parlak ve umut saçan yıldızlar,çocuk sevecenliğinde her biri…Sonra gözlerini kapatıp,elimi uzatıp birkaç tanesine,alıp saçına takmak istiyorum.Ve kulağına eğilip gözlerine ne çok yakıştığını fısıldamak,sessiz,sıcak bir nefesle dokunmak istiyorum yüreğine…Annemizin,babamızın duyamayacağı bir gürültü ile gözlerinden öpmek istiyorum…

Sende istiyorsun biliyorum.Kimbilir belkide saniyeleri yıldızların sayılarına bölüyor,yalnızlığıma çarpıp,sevgimle topluyor ve beni ne çok özlediğini buluyorsundur her gece.Bakkal hesabı işte benimkisi,dört işleme sığdırmak bütün yaşamı…Ben bütün yaşamı;terk ettiğim geçmişi ve senli olunca arzuladığım geleceğimi bir tek senin yüreğine sığdırabiliyorum mesela,seni işlerken düşlerime gülebiliyor,o çok yabancı tebessümlere boğabiliyorum hayatı…Bir annenin kurban olurum deyişinde dolan gözlerindeki aydınlığı yakalayabiliyorum senli olunca ve bir babanın kırk yılda bir olan şefkatli sevişini.Ben senle tepetaklak bir yaşamı,durgun bir suda engin maviliklere açılan gemiler gibi,sakin ve arami yaşayabiliyorum,en az o okyanusların orta yerinde yakamozlardan sıyrılıp gelen yunuslar kadar özgür ve iyi niyetli.

Bugün düşündüm de her şeyin değeri ikiye ayrılmalıymış.Bir varken,birde yokken.Aşkta böyle değilmidir,bir birlikteyken,birde ayrı iken.Şimdi sana olan sevgimide ikiye ayırıyorum,bir senleyken,birde senden uzak…Seni çok seviyordum gerçektende,ama şimdi “çok” ötesinde dile gelmez bir yerlerdesin işte.Sormada fazla…Şimdi çok sevilmek için ayrımı kalmak gerekiyor diye soruyorsundur uzaklardan…Değildir sevgili,bir kere ayrılık yetermiş,bir kere ayrılığın közünde pişince yürekler bir daha eski hamlığa dönmezmiş…Şimdi en çok kime üzüldüm biliyormusun?Keşke diyorum,keşke ayrıldıktan sonra Mecnun Leyla ile kavuşabilse,Mem ölmeden Zin’i bir kere daha koklayabilseydi…Sonra destanlara,efsanelere bile sığmayacak sevgiler düşseydi tarihin ak sayfalarına…Olmamış işte,ya biz?Korkmamalıyız değimli,biz ayrı bir zamanın ve mekanın insanlarıyız…Korkmuyorum sevgili,inanıyorum sana hiç olmadığı kadar hemde…

Unutmadan diyeyim,dün gece misafirdin düşüme.Beyazlar içindeydin,ne çok yakışmıştı endamına bilsen,ardına takmış hafif bir rüzgar,durmuş öylece ayakta bana gülümsüyordun.Deniz kokuyordun,derin bir iç çekişle seni aldım içime.Elini hafifçe uzatıp bana,davet ediyordun gitmeye.Niye beyazdın,niye ıssız bir yerde,gece yarısı yapayalnızdık,bilemiyorum.En tuhafı hiç korkmadan,ürkmeden peşine takılıyordum.Yürüyorduk uzunca,bir müddet gittik öylece,aniden biri ilişti gözüme,bir çocuk hemen az ötede,gülümsüyordu bize.Oda sen gibi beyazlar içinde,bize doğru koşuyordu hızla.Sordum sana bu kim diye,çocuğumuz dedin sakince sanki normalmişçesine.Işte rüyada bir tek o anı hatırlamıyorum sevgili,o an ne hissettim?Bir anda çocuğun baba sesi ile irkildim ve uyandım...Halen çocuğun suratı gözümün önünde;beyaz tenli,güzel yüzlü,göz rengi belirsiz bize benzeyen bir çocuk…

Düşündüm de,ayrı iken insanların çektiği acılar insani acılar değil aslında.Ben adını tanrısal acı koydum.Istemek,istemenin ateşinde iken istediklerini yapamamak ve yapmamanın çaresizliğinde umut etmek.Bunun adına da tanrısal acıların süreci diyorum sevgili.Şimdi hiç inanmadığım dağların delinmesi,çöllerin aşılması,Mecnunun,Ferhat’ın hikayesi öyle çok gerçek,öyle çok yakın geliyor ki bana,utanıyorum onları anlamadan geçirdiğim yıllara,utanıyorum sana yazdığım şiirlerde onları anmadığıma.Arabeski bir düşkünlüğe düşmeden anlatabilmek ayrılığı,inan bana en az yüreğim gibi yanan bir kalem gerekir,hiç konuşmadan beni anlayabilen bir sevgili gibi…

Korkuyorum şimdi,aşırılaşacak sevgileri yüze,göze bulaştıracak olmaktan ürküyorum sevgili.Yaşamı anladıktan sonra kontrol edebilirken,aksine anlamışken,hissetmişken hükmedememek yüreğine,sevgine…işte en çok bu korkutuyor insanı.Sonra sımsıkı sarılsa bile sevgiliye,gene mutlu olamayacağını bilmesi insanın.Aşk ne fena şeydir sevgili,sevmek kavramının çıldırasıya kendini paraladığı,sürekli intihar halli yüreklerde dolaştığı bir korsan yürüyüştür bence.Bu sırada yapılanları tanrının bile günah saymadığı insan üstü bir an…Öyle ya,Mecnun ölüme koşarken çöllerde,Zin atarken bedenini yükseklerden,kimse onların cennetinden şüphe etmişmidir sence?Etmez,çünkü aşk günahların en yoğunlaştığı,doruklaştığı,haramlaştığı anda tanrısal sevaba dönüşümün adıdır…O an tanrı bile karışmaz meselemize,bilir tanımaz kimse onu…

Artık geceleri,senin dinlediğin şarkılara sığınıyorum,onlarla avuturken yüreğimi,sana yazdığım şiirler geliyor aklıma,ezberlemediğime üzülüyorum sonra.Sonra ayrıştırıyorum hepsinin tek tek diğerlerinden,içimden sessizce okuyorum seni hissederken yazdıklarımı,belki sen dinlersin,duyarsın diye,belki sanarım yanımdasın yine…Uzak kavramını sorguluyorum şimdilerde.Uzak kavramının tükettiğine,yitirdiğine inanlara kızıyorum en çok,en az kendim kadar biliyorum ki uzaklar hiç olmadığı kadar yakın olma isteğini düşürüyor yüreklere…Hemde hiç olmadığı kadar acı ve ızdıraplı..

Hani diyor ya şair ”Bir seni bildim Anerka birde yirmi dört saatin gece olduğunu…” Bende bir seni bildim sevgili,birde sensiz geçen her gecenin gündüz kadar alçak ve hain olduğunu.Sensizken benle hiç bir şeyini paylaşmayacak kadar bencilleştiğini ve senleyken ne çok beni kıskandığını…Senli iken güzelleşen her şeyin yokluğunda toz u dumana karıştığını,hücrelerimin kendini yenilemekten vazgeçtiğini…velhasıl güzel insan bir seni bildim birde sensiz geçecek bir yaşama tenezzül etmeyecek kadar onurlu olduğumu…

Bir lokma ekmek gibi,karın tokluğuna bir sevgim var.Onu da senle paylaşıyorum,en sevdaya,sevgiye aç halimle.Yüreğim bir derviş gibi ismin elinde asa,dolaşıyor bütün yürekleri.Tek çaresi seni anlatmak,seni duyurabilmek,davet edebilmek insanlığı,senin gerçek saflığına,paklığına ve dokunulmamış tazelikte yüreğine…Senin duygulardaki kadim bilgeliğine sığınabilmek sevgili…

Dudağımda bir kararsızlık,sana dönecek bütün kelimeler yalnızlığında birikmiş,soğuk şimdi.Şimdi şiirlerinde can çekişen felsefik deyişlerin yalvarışlı bakışları üzerimde.Acınası bir halde şairler sakal bırakmış uzunca.Ozanlar türkülerin nakaratlarını tekrar etmekten aciz.Kaç kalemdir ucu kırılıyor sana yazdıklarımın,eğer yazamazsam sana bir mektup kızma bana,bil seni ne çok özlediğimi,bil ne çok söylenmemiş sevgi sözcüklerini biriktirdiğimi ve bil sensiz geçen geceleri yaşamadı saydığımı…Sana ne ilk sözlerimdir bunlar,nede son.Ama beni anlamaya davettir diğerleri gibi,bilgece söylenmiş sözcüklerin acizliğinde yüreğine bir sığınma…Aynı şairin dediği gibi; “Bilirsin;Aşk bir sığınma talebidir” …Ve şimdi bende sana sesleniyorum güzel insan;al beni,o yıldızlara ne çok yakışan parlak,umut ve sevda dolu gözlerine al beni…Al ki öpeyim seni,al ki uzanıp gözlerinden,Annen ve baban uyanmamışken henüz,gürültüler kopararak öpeyim…Öpeyim yüreğinden güzel insan…
Cevapla

“Aşka Dair...” sayfasına dön