Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

..:: Atatürk'ün Devrimleri ::..

ULU ÖNDER, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E DAIR HER ŞEY...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
scakir16
Mesajlar: 410
Kayıt: 24 Nis 2008, 21:56
Konum: Bursa
İletişim:

..:: Atatürk'ün Devrimleri ::..

Mesaj gönderen scakir16 »

Siyasal Devrimler


SALTANATIN KALDIRILMASI

Saltanatın ilgasına dair olan l Kasım 1922 tarihli kanunun metni şudur:
l - Teşkilâtı Esasiye kanunu ile Türkiye halkı, hukuku hâkimiyet ve hükümranisini, mümessili hakikisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyet maneviyesinde, gayri kabili terk ve tecezzi ve ferağ olmak üzere temsile ve bilfiil istimale ve iradei milliyeye istinat etmeyen hiçbir kuvvet ve heyeti tanımamaya karar verdiği cihetle misak-ı millî hudutlun dahilinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinden başka şekli hükümet tanımaz. Binaenaleyh Türkiye halkı, hükümeti şahsiyeye müstenit olan Istanbul'daki şeklî hükümeti 16 Mart 1920 tarihinden itibaren ve ebediyen tarihe müntakil addetmiştir.
2 - Hilafet, Hanedan-ı Âli Osman'a ait olup, halifeliğe Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu hanedanın ilmen ve ahlaken erşed ve eslah olanı intihap olunur. Türkiye devleti, makamı hilafetin istinatgahıdır."


CUMHURIYETIN ILANI


25 Ekim 1923 günü gelişen bir kabine bunalımı, Büyük Millet Meclisir17;nde çalışma güçlüğünü ortaya çıkardı. 28 Ekim 1923 günü akşamına kadar kabine kurulamaması üzerine, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Çankaya köşkünde yemek sırasında arkadaşlarına; r0;Yarın Cumhuriyet ilan edeceğizr1; diyerek görüşünü açıkladı. 29 Ekim günü Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa Kemal Paşar17;dan düşüncelerini açıklaması istendi. Mustafa Kemal Paşa, bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile açıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu. Grupta cereyan eden uzun müzakereler sonunda, Cumhuriyetin ilanı kabul edildi. Parti Grubur17;ndan sonra, Meclis toplanarak hazırlanan kanun tasarısını aynen kabul etti. r0;Yaşasın Cumhuriyetr1; sesleri arasında gece

saat 20.30r17;da Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanı 1921 tarihli Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesine dair 364 No.r17;lu Kanunun kabulü ile olmuştur. Bu kanunla, Anayasanın 1, 2 , 4, 10, 11 ve 12r17;nci maddeleri önemli ölçüde değiştirilmiştir. Bu önemli değişiklikler, 29 Ekim günü yapılmış ve aynı gün, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılarak, Gazi Mustafa Kemal Paşa oybirliğiyle yeni Türk Devletinin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

HALIFELI?IN KALDIRILMASI


Madde1- Halifenin görevine son verilmiştir.Halifelik Hükümet ve Cumhuriyetin anlam ve kavramı içinde esasen mevcut olduğundan, Hilafet Makamı kaldırılmıştır.

Madde 2- Görevinden alınan Halife ve Osmanlı Saltanatı kökeninden gelen erkek ve kadın tüm kişiler ve damatlar, Türkiye Cumhuriyeti içinde oturmak hakkından sonsuza dek yasaklıdırlar.Bu soya bağlı kadınlardan doğmuş kimseler de Osmanlı soyundan sayılırlar.

Madde 3- Ikinci maddede belirtilen kişiler, bu yasanın yayımı tarihinden başlayarak en geç on gün içinde Türkiye Cumhuriyeti ülkesini terk etmek zorundadırlar.

Madde 4- Ikinci maddede belirtilen kişilerin Türk Vatandaşlık sıfatı ve hukuku kaldırılmıştır.

Madde 5- Bundan böyle, ikinci maddede anılan

kimseler, Türkiye Cumhuriyetir17;nde taşınmaz mal elde edinemezler.

Madde 6- Ikinci maddede anılan kimselere, yol giderlerine karşılık bir kerelik ve kazanımlarının değeri ile orantılı olmak üzere hükümetçe uygun bir miktar (para) ödenecektir.

Madde 7- Ikinci maddede anılan kişiler, Türkiye Cumhuriyeti içindeki tüm taşınmaz mallarını bir yıl içinde Hükümetin bilgisi ve onayı ile, elden çıkarmaya mecburdurlar. Bu taşınmaz malları elden çıkarmadıklarında bunlar, Hükümet tarafından satılarak bedelleri kendilerine verilecektir.

Madde 8- Osmanlı Impatorluğur17;nda Padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti içindeki tapulu taşınmaz malları ulusa geçmiştir.(millileştirilmiştir)

Madde 9- Kaldırılan padişahlık sarayları ve kasırları ile bunların bağlantıları içinde bulunan eşyalar,takımlar,tablolar,sanatsal yapıtlar ve diğer taşınır mallar ulusa geçmiştir.

Madde 10- Padişah malları adı altında olup evvelce ulusa devredilen mallar ile birlikte, kaldırılan padişahlığa ait tüm taşınmaz mallar ve eski hazine mevcutları ile birlikte saray ve kasırlar ve bağlantıları ve arazileri ulusa geçmiştir.

Madde 11- Ulusa geçen taşınır ve taşınmaz malların saptanması ve korunması için bir yönetmelik yapılacaktır.

Madde 12- Bu yasa yayımı tarihinden geçerlidir.

Madde 13- Bu yasa bakanlar kurulu tarafından yürütülür.

TOPLUMSAL DEVRIMLER

Kadın-Erkek Eşitliği-----

ŞAPKA ve KIYAFET DEVRIMI
Atatürk, 23 Ağustos 1925r17;te Kastamonu ve Inebolur17;ya yaptığı seyahatlerde şapkayı halka göstererek giysi devriminin ilk işaretini verdi. r0;Biz her nokta-i nazardan medeni insan olmalıyız. Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır. Medeni ve beynelmilel kıyafet milletimiz için layık bir kıyafettir onu giyeceğiz.r1; diyen Atatürk, 27 Ağustos 1925r17;te de Inebolur17;da r0;Turan kıyafetini araştırıp ihya eylemeye mahal yoktur. Medeni ve beynelmilel kıyafet bizim için, çok cevherli milletimiz için layık bir kıyafettir.r1; diyerek, medeni yaşayışa uyan kıyafetin kabulü gerekliliğini belirtmiştir.
Atatürkr17;ün uyarması üzerine daha 25 Kasım 1925 tarih ve 671 Sayılı Şapka Kanunu çıkmadan önce vatandaşlar şapkayı giymiş ve bu yenilik, medeni kıyafet değişimi olarak halk arasında iyi karşılanmıştı. Bundan sonra, cüppe ve sarık giymek yasaklanmış, bu kıyafetleri giyme hakkı yalnız din adamlarına tanınmıştı.

TEKKE VE ZAVIYELERIN KAPATILMASI
Osmanlı toplum ve eğitim hayatında önemli bir yere sahip olan tekke ve zaviyeler zamanla yozlaşmış ve toplumsal alanda bölünme ve gruplaşmalara sebep olmuştu. Uygar ve ileri bir millet olma amacını güden toplumumuz için tekke, zaviye, türbe ve tarikat gibi engeller kaldırılması zorunlu kurumlardı. Atatürk, Kastamonur17;da 30 Ağustos 1925r17;te söylediği bir nutukta türbelerin, tekkelerin ve zaviyelerin kapatılmasının ve tarikatların kaldırılmasının işaretini vermiştir; r0;Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.r1;
30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve birtakım unvanların kullanılması yasaklanmıştır. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik,seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.


SOYADI KANUNU
21 Haziran 1934r17;te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de, soyadı taşıması zorunlu kılındı. Soyadları Türkçe olacaktı. Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adları ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı. Soyadı kanununun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 yılında 2258 Sayılı Kanunla, TBMM Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak, Gazi Mustafa Kemal Paşaya Atatürk soyadını verdi. 1934 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da; r0;Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Paşar1; gibi, eski toplum zümrelerini belirten unvanlar kaldırıldı. Aynı kanunla yurt savunmasında, Milli Mücadelede gösterilen başarılar karşılığı verilen madalyalar dışında, eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeleri taşımak da yasaklandı.


LAKAP ve UNVANLARIN KALDIRILMASI
Kanun No : 2590

Madde 1- Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi, ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarıyla anılırlar.

Madde 2- Sivil rütbe ve nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harp madalyaları bundan müstesnadır. Türkler, yabancı devlet nişanları da taşıyamazlar.

Madde 3- Askeri rütbelerden adın başına gelmek üzere, kara ve havacılarda müşirlere mareşal, birinci ferik, ferik ve livalara general, denizcilerde, birinci ferik, ferik ve livalara amiral denir. General ve amirallerin derecelerini gösteren unvanlarla, deniz müşirleri unvanlarının ve diğer askeri rütbelerin karşılıkları Yüksek Askeri Şura kararı ve Icra

Vekilleri Heyetinin tasdiki ile konulur.

Madde 4- Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 5- Bu kanunun icrasına Icra Vekilleri Heyeti memurdur.


ULUSLARARASI ÖLÇÜLERIN KABULÜ
Osmanlı Devleti'nde kullanılan saat, takvim ve ölçüler, Avrupa devletlerinde kullanılanlardan farklıydı. Bu durum, sosyal, ticarî ve resmî ilişkileri zorlaştırıyor, bazı karışıklıklara sebep oluyordu. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde bu farklılığı gidermek için bazı çalışmalar yapıldı. Fakat yeterli değildi. Cumhuriyetin ilânından sonra bu zorluklan ortadan kaldırmak için çalışmalara başlandı. Önce 26 Aralık 1925'te çıkarılan bir kanunla, o zamana kadar kullanılmakta olan, Hicrî ve Rumî takvimlerin yerine Milâdî takvim kabul edildi, 1 Ocak 1926'dan itibaren de kullanılmaya başlandı. Böylece devlet işlerinde karışıklık önlendi. Takvimdeki bu değişikliğin yanında, alaturka denilen, güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edildi. Batıdan alınan zaman ölçüsü ile bir gün 24 saate bölünüp, günlük hayat düzene sokuldu. 1928 yılında yapılan bir değişiklikle milletlerarası rakamlar kabul edildi. 1931'de kabul edilen bir kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirildi. Eskiden kullanılan arşın, endaze, okka gibi ölçü birimleri kaldırıldı. Bunların yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi. Uzunluk ve ağırlık ölçülerinde yapılan bu değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı. Bu yeniliklerin yanında millî bayramlar ve tatil günleri de yeniden düzenlendi. 1935'te çıkarılan bir kanunla, cuma günü olan hafta tatili değiştirilip, cumartesi öğleden sonra ve pazar günü hafta tatili olarak kabul edildi.

Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler

Ö?RETIMIN BIRLEŞTIRILMESI
Kanun No : 430

Madde 1- Türkiyer17;deki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığır17;na bağlıdır.

Madde 2- Şerr17;iye ve Evkaf Vekaleti veya özel vakıflar tarafından yönetilen bütün medrese ve okullar Milli Eğitim Bakanlığır17;na bağlanmıştır.

Madde 3- Şerr17;iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde, okullara ve medreselere ait olan birikimler, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine devredilecektir.

Madde 4- Milli Eğitim Bakanlığır17;nca, yüksek din uzmanları yetiştirmek için, Üniversitede bir ilahiyat fakültesi açılacak ve imamet ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülebilmesi için de ayrı okullar açılacaktır.

Madde 5- Bu yasanın yayımı tarihinden başlayarak genel eğitim ve öğretimle görevli olup, şimdiye keder Milli Savunmaya bağlı olan askeri ortaokul ve liseler ile, sağlık bakanlığına bağlı olan yetim yurtları bütçeleri ve eğitim kadroları ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığır17;na bağlanmıştır. Bu ortaokul ve liselerde bulunan eğitim gruplarının bağlantıları, bundan sonra ait oldukları bakanlıklar arasında değişiklik suretiyle düzenlenecek ve o zamana kadar orduya bağlı olan öğretmenler orduya bağlılıklarını sürdüreceklerdir.

Madde 6- Bu yasa yayımı tarihinden geçerlidir.

Madde 7- Bu yasanın yürütülmesinden hükümet sorumludur.


HARF DEVRIMI
Kasım 1928r17;de Latin esasından alınan harfler, (Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer vererek) r0;Türk harflerir1; adıyla 1353 Sayılı Kanunla kabul edilmiştir. Yazı dilinde kullanılan Arap harflerinin yerine Türk harflerinin alınmasını ifade eden Harf Devrimi yapılmıştır.Aslında Atatürk, 9 Ağustos 1928 gecesi Istanbulr17;da Sarayburnu Parkır17;nda düzenlenmiş bir şenlik sırasında, Harf Devrimini halka şöyle duyurmuştur; r0;Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz.(...) Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet aleminin yanında olduğunu gösterecektir.r1;


Türk Dil ve Tarih Kurumlarının Kurulması---------

Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi---------

GÜZEL SANATLARDA YENILIKLER
Sanat, kültürü meydana getiren unsurlardan biridir. Atatürk, Türk sanatının araştırılmasını, Türk toplumuna ve dünyaya tanıtılmasını istiyordu. Bunun için imkânlar sağladı, yol gösterdi, teşvik etti. Sanatı ve sanatçıyı övücü sözler söyledi. Bu sözlerinden bazıları şunlardır: "Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız." "Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir." Güzel sanatlar, bir milletin duygu, düşünce, görgü ve zevkinin bir yansımasıdır. Bu nedenle güzel sanatlar, bir milletin tanınmasında önemli rol oynar. Sanat, milletleri birbirine yaklaştıran önemli bir kültürel etkinliktir. Bir milletin güzel sanatlarda ileri gitmesi, o milletin diğer milletler tarafından kolayca tanınmasını sağlar. Bir milletin kültür seviyesi, meydana getirdiği sanat eserleri ile ölçülür. Güzel sanatlara önem veren milletlerin dünya görüşleri de değişir. Güzel sanatlar alanında eserler veren milletler, diğer milletler karşısında saygınlık kazanırlar. Bu nedenle sanat alanındaki başarılar, millî kültürün yükselmesinde önemli rol oynar. Sanatkârlarına önem veren toplumlar her zaman gelişmişler ve yükselmişlerdir. Sanat ve sanatçıya çok önem veren Atatürk, "Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim." diyerek toplumların sanata ve sanatkârlara önem vermeleri gerektiğini vurgulamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren güzel sanatların bütün dallarında gelişmeye önem verildi. Istanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi ile Devlet Resim ve Heykel Müzesi açıldı. Avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi için öğrenci gönderildi. 1936'da Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu. Tiyatro için yurt dışından uzmanlar getirildi. Böylece çağdaş Türk sanatının oluşması sağlandı.

Ekonomik Devrimler


--Aşarın Kaldırılması
--Çiftçinin Özendirilmesi
--Örnek Çiftliklerin Kurulması
--Sanayi Teşvik Kanunu
--I. ve II. Kalkınma Planları



Hukuk Devrimi

--Mecellenin Kaldırılması

MEDENI KANUN
4 Ekim 1926 tarihinde Türkiye de Medeni kanun yürürlüğe girdi. Medeni Kanun ile ilgili haber ertesi günkü Milliyet gazetesinde şöyle duyuruldu: (Türkiye dün medeni ve içtimai inkılabını fiilen yaptı ve medeni kanunun tatbikatına başlandı.) Bundan sonra, ne bir saniyelik sinirin verdiği cinnet nöbetiyle ( benden boşsun) demekle karı boşanabilecek, ne de aile işlerimiz sarığın tasallutu altında kalabilecektir. Şimdi her Türk kayıtsız şartsız kendi medeni hakkına sahiptir.
Cevapla

“Atatürk ve Türkiye” sayfasına dön