fener alevi çabuk söndü
Gönderilme zamanı: 22 Şub 2009, 07:46
Sarı-lacivertli ekip, Gençlerbirliği karşısında geçtiğimiz haftayı mumla arattı. Ne pres yaptı, ne pozisyon yakaladı, ne de sahada mücadele vardı. Rakip kaleye sadece iki isabetli şut attığı karşılaşmada Jedinak’ın golüne engel olamadı, zirve yarışında yerinde saydı
Fenerbahçe ile bu sezon şampiyonluk arasında bir kırık aşk öyküsü yaşanıyor aslında. Sanki umutsuz, kimi zaman terse dönebilen, bir dargın bir barışık; karmaşık ve bu sezon epey acı öyküsü olan bir aşk yürüyüşü bu.
Sevdana inanmazsan kaybedersin, kavuşmak için yürekten çabalamak lazım.
Gidip gelmelerle yaşanan insanın içini buran bir durum yani. Geçen haftaya bak, bir de buna.
Sonu asla belli değil; kavuşma umudunun, aniden ayrılığa dönüşebildiği ve sanki karşılıklı gibi, ama kara sevda misali bir öykü bu. Insanı asla mantıklı düşündüremeyen en uç duygu kanaması hali.
Bu şampiyonluğa mecbur, bu aşka bağımlı olmasına karşın Fenerbahçe aslında ne istediğini bilmiyor gibi. Ya da, bu kavuşmaya inanmadığı için; kimbilir Denizli’de o sezon kucağından kaçan sevgilinin, o dramatik ayrılığın verdiği bastırılmışlıkla, kendi kara sevdası çevresinde debelenip duruyor, kimi ağlıyor, kimi yeniden umutlanıyor.
Suni çim öyküsü
Gençlerbirliği ligin dibinde ve fazlası ile muhtaç. Onunki bir aşka dönüşecebilecek çaba olamaz, o yaşamda kalmayı amaçlıyor. Belki de bu nedenle daha fazla koşuyor. Fenerbahçe sanki koşarsa yüreği kanayacak ve sevgiliyi ürkütecek; öyle davranıyor.
Bir suni çim öyküsü de tali yanı bu işin. Maça bir hafta olmasına karşın, bu tarz bir sahanın hiç duygusunu ölçmemiş olmak; o saha ile flört etmemek gibi. Sevgiliye duyarsız davranmak ve maç günü ondan yararlanmaya kalkışmak, onu ürkütmek gibi bir şey bu.
Paslar yerini bulmuyor, orta alanda toplar kayboluyor, ataklar karşı atağa dönüşüyor. Pozisyon üretmek, aşk şiiri yazmak kadar zorlaşıyor.
Sonuçta Fenerbahçe yeniliyor; evet çok seviyor olmasına karşın aşkına şimdilik yeniliyor, ama sevgiliye kavuşmanın yolu sadece kuru kuru sevmekten geçmiyor, onu da bilmiyor.
9. dakikada Carlos yetişip ortasını yaptı, kale önünde Alex dokundu, son anda kaleci Bojan, topu çeldi ve golü önledi.
15. dakikada Jedinak kaleyi karşıdan gören yerden serbest atış kullandı. Bu oyuncunun şutu savunmaya çarpıp yön değiştirdi, Volkan’ın son andaki hamlesine rağmen filelere gitti: 1-0
Volkan sahnede
56. dakikada Mustafa Pektemek, ceza sahası içinde savunmayı aldatıp sağına çıkardı, bu topu önüne alan Burhan şutunu attı, ancak Volkan uçup tehlikeyi, topu kornere atmak marifeti ile önledi.
62. dakikada Burhan paslaştığı Mustafa Pektemek’i gol pozisyona soktu. Mustafa, Lugano’yu geçip şutunu çıkardı, ama topu yandan dışarı attı.
63. dakikada Fenerbahçe sağdan, Gökhan ile kaleye yanaşabildi, Gökhan şutu denedi ve kaleci Bojan’ın üzerine abandı.
69. dakikada Lugano’nun kafa ile attığı gol, ofsayt bayrağına takıldı.
72. dakikada Djite, topu kaleye gönderdi, ama araya ayağını sokan Vederson mutlak golü, kornere çevirdi.
79’da Soner atak başlattı sağındaki Koray’a aktardı, o ortaladı ama Djite Volkan ile karşı karşıya kalmasına rağmen atamadı.
Fenerbahçe ile bu sezon şampiyonluk arasında bir kırık aşk öyküsü yaşanıyor aslında. Sanki umutsuz, kimi zaman terse dönebilen, bir dargın bir barışık; karmaşık ve bu sezon epey acı öyküsü olan bir aşk yürüyüşü bu.
Sevdana inanmazsan kaybedersin, kavuşmak için yürekten çabalamak lazım.
Gidip gelmelerle yaşanan insanın içini buran bir durum yani. Geçen haftaya bak, bir de buna.
Sonu asla belli değil; kavuşma umudunun, aniden ayrılığa dönüşebildiği ve sanki karşılıklı gibi, ama kara sevda misali bir öykü bu. Insanı asla mantıklı düşündüremeyen en uç duygu kanaması hali.
Bu şampiyonluğa mecbur, bu aşka bağımlı olmasına karşın Fenerbahçe aslında ne istediğini bilmiyor gibi. Ya da, bu kavuşmaya inanmadığı için; kimbilir Denizli’de o sezon kucağından kaçan sevgilinin, o dramatik ayrılığın verdiği bastırılmışlıkla, kendi kara sevdası çevresinde debelenip duruyor, kimi ağlıyor, kimi yeniden umutlanıyor.
Suni çim öyküsü
Gençlerbirliği ligin dibinde ve fazlası ile muhtaç. Onunki bir aşka dönüşecebilecek çaba olamaz, o yaşamda kalmayı amaçlıyor. Belki de bu nedenle daha fazla koşuyor. Fenerbahçe sanki koşarsa yüreği kanayacak ve sevgiliyi ürkütecek; öyle davranıyor.
Bir suni çim öyküsü de tali yanı bu işin. Maça bir hafta olmasına karşın, bu tarz bir sahanın hiç duygusunu ölçmemiş olmak; o saha ile flört etmemek gibi. Sevgiliye duyarsız davranmak ve maç günü ondan yararlanmaya kalkışmak, onu ürkütmek gibi bir şey bu.
Paslar yerini bulmuyor, orta alanda toplar kayboluyor, ataklar karşı atağa dönüşüyor. Pozisyon üretmek, aşk şiiri yazmak kadar zorlaşıyor.
Sonuçta Fenerbahçe yeniliyor; evet çok seviyor olmasına karşın aşkına şimdilik yeniliyor, ama sevgiliye kavuşmanın yolu sadece kuru kuru sevmekten geçmiyor, onu da bilmiyor.
9. dakikada Carlos yetişip ortasını yaptı, kale önünde Alex dokundu, son anda kaleci Bojan, topu çeldi ve golü önledi.
15. dakikada Jedinak kaleyi karşıdan gören yerden serbest atış kullandı. Bu oyuncunun şutu savunmaya çarpıp yön değiştirdi, Volkan’ın son andaki hamlesine rağmen filelere gitti: 1-0
Volkan sahnede
56. dakikada Mustafa Pektemek, ceza sahası içinde savunmayı aldatıp sağına çıkardı, bu topu önüne alan Burhan şutunu attı, ancak Volkan uçup tehlikeyi, topu kornere atmak marifeti ile önledi.
62. dakikada Burhan paslaştığı Mustafa Pektemek’i gol pozisyona soktu. Mustafa, Lugano’yu geçip şutunu çıkardı, ama topu yandan dışarı attı.
63. dakikada Fenerbahçe sağdan, Gökhan ile kaleye yanaşabildi, Gökhan şutu denedi ve kaleci Bojan’ın üzerine abandı.
69. dakikada Lugano’nun kafa ile attığı gol, ofsayt bayrağına takıldı.
72. dakikada Djite, topu kaleye gönderdi, ama araya ayağını sokan Vederson mutlak golü, kornere çevirdi.
79’da Soner atak başlattı sağındaki Koray’a aktardı, o ortaladı ama Djite Volkan ile karşı karşıya kalmasına rağmen atamadı.