SINIFTA KALMIŞ...
Gönderilme zamanı: 20 Haz 2006, 12:05
İstanbul 'da üniversitede okuyan genç kız Ankara'daki babasına telefon etmiş:
"Baba, meraba.. Ben Nurten...."
"Ooooo. Güzel kızım benim. N'abersin bakalım?..."
"Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla..."
"Hayırdır? Bi sorun mu var?...
Kız ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve meraktan
Kafayı yemektedir:
"N'ooldu kızım? Anlatsana..."
"Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş..."
"Ne evi lan? Ne boşanması?
Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?..."
"Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya.
Ben onunla evlendim."
"İyi halt ettin, zilli. Neyse, artik yapacak bi şey yok.
Ver mahkemeye, hemen boşanın..."
"Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor.
Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği
Çıplak fotoğraflarımı Internetten herkese yollayacakmış...."
"Püüh. Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?"
"Ama babacığım. O benim kocamdı.
Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını."
"Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı...
Öğleden sonra bankaya gidip çekersin;
Sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları..."
"Sağ ol baba. Eeee.. Şey....
Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var..."
Adam artik iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
"Kürtaj mı? Bi de hamile mi kaldın o çocuktan sen?..."
"Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı..
Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya...."
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer,
Artık inleyerek konuşmaktadır:
" Biz seni oraya okumaya yollamıştık.
Sen ne haltlar çevirmişsin...
"Allahım. Nedir bu başımıza gelenler...Okulu bitirir bitirmez
Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını..."
"İstersen hemen dönebilirim babacığım.
Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü..."
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından
aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürebilir:
"Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli?...
Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim.
Evden dışarıya adım attırmaycam sana.
İlk isteyenle de evlendiricem...."
"O iş zor be baba.. Biliyorsun, moda oldu, artik
evlenmeden önce esler birbirlerinden saglik raporu istiyorlar...
Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben..."
"Allahım, çıldıracaaağııım... Bir de cinsel hastalıklar haaa.....
Kesin o zencidendir..."
"Çok pis arkadaşları vardı Babacığım.
Bilmem artık hangisinden kapmışımdır..."
Güüüümmmm diye bir ses duyulur.
Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir;
ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
"Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek.
Çabuk adresini ver bakiyim..."
" Mahmutpaşa Karakolu'ndayım...
Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında..."
"Neee…Karakol mu?...Bi de karakola mı düştün layyynnn?
Ne yaptın sen?...."
"Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim.
Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım.
O kafayla Arnavutköy'deki kokoreççi dükkânına girdim.
Ama neyse ki kimse ölmedi.
Dükkân sahibiyle kiralık araba firmasına biraz
para vermek gerekir sanırım..."
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime;
adeta kahrolmuştur.
Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya baslar:
"Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı.
Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım..."
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır:
"Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş?
Hiç mühim değil,tatlı canın sağolsun senin... " demiş ve...
kalp krizi geçirerek olduğu yere yığılıp kalmış.
"Baba, meraba.. Ben Nurten...."
"Ooooo. Güzel kızım benim. N'abersin bakalım?..."
"Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla..."
"Hayırdır? Bi sorun mu var?...
Kız ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve meraktan
Kafayı yemektedir:
"N'ooldu kızım? Anlatsana..."
"Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş..."
"Ne evi lan? Ne boşanması?
Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?..."
"Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya.
Ben onunla evlendim."
"İyi halt ettin, zilli. Neyse, artik yapacak bi şey yok.
Ver mahkemeye, hemen boşanın..."
"Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor.
Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği
Çıplak fotoğraflarımı Internetten herkese yollayacakmış...."
"Püüh. Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?"
"Ama babacığım. O benim kocamdı.
Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını."
"Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı...
Öğleden sonra bankaya gidip çekersin;
Sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları..."
"Sağ ol baba. Eeee.. Şey....
Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var..."
Adam artik iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
"Kürtaj mı? Bi de hamile mi kaldın o çocuktan sen?..."
"Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı..
Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya...."
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer,
Artık inleyerek konuşmaktadır:
" Biz seni oraya okumaya yollamıştık.
Sen ne haltlar çevirmişsin...
"Allahım. Nedir bu başımıza gelenler...Okulu bitirir bitirmez
Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını..."
"İstersen hemen dönebilirim babacığım.
Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü..."
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından
aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürebilir:
"Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli?...
Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim.
Evden dışarıya adım attırmaycam sana.
İlk isteyenle de evlendiricem...."
"O iş zor be baba.. Biliyorsun, moda oldu, artik
evlenmeden önce esler birbirlerinden saglik raporu istiyorlar...
Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben..."
"Allahım, çıldıracaaağııım... Bir de cinsel hastalıklar haaa.....
Kesin o zencidendir..."
"Çok pis arkadaşları vardı Babacığım.
Bilmem artık hangisinden kapmışımdır..."
Güüüümmmm diye bir ses duyulur.
Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir;
ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
"Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek.
Çabuk adresini ver bakiyim..."
" Mahmutpaşa Karakolu'ndayım...
Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında..."
"Neee…Karakol mu?...Bi de karakola mı düştün layyynnn?
Ne yaptın sen?...."
"Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim.
Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım.
O kafayla Arnavutköy'deki kokoreççi dükkânına girdim.
Ama neyse ki kimse ölmedi.
Dükkân sahibiyle kiralık araba firmasına biraz
para vermek gerekir sanırım..."
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime;
adeta kahrolmuştur.
Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya baslar:
"Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı.
Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım..."
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır:
"Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş?
Hiç mühim değil,tatlı canın sağolsun senin... " demiş ve...
kalp krizi geçirerek olduğu yere yığılıp kalmış.