
GELECE?I BELIRLEYECEK TEKNOLOJI' TÜRKIYE'DE..
Türkiye'yi ileri teknoloji üreten bir ülke haline getirecek Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi'nin temelleri atıldı. Merkez, uygulama alanları kanser tedavisinden akıllı tekstil ürünlerine kadar uzanan bu teknolojinin dünyaya yayılmış Türk uzmanlarını geri getiriyor.
Son beş yıldır birçok ülkenin kalkınma planlarında, araştırma geliştirme faaliyetlerinin öncelikli konuları arasında nanoteknoloji var. Bilim adamlarına göre nanoteknoloji, dünya tarihinin belirleyici teknoloji devrimlerinden birine kapı aralamak üzere. Bu alan nano-transistörlerden uzun ömürlü pillere, adrese teslim ilaçlardan, bakterilere duyarlı ve kurşun geçirmez akıllı elbiselere, kendini temizleyen boyalardan hidrojen enerjisi ile çalışan otomobillere uzanan geniş bir yelpazeyi içine alıyor.
Peki dünya ülkeleri nanoteknoloji araştırmalarına üniversite ve sanayi sektöründe büyük yatırımlar yaparken Türkiye ne yapıyor? Bu alanda şansımız ne? Bu alanda en kritik karar geçtiğimiz yıl alındı. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından Bilkent Üniversitesi bünyesinde Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) Projesi hayata geçirildi. DPT, projeye 11 milyon YTL destek sağladı. Başlangıç için 30 milyon YTL'lik projeye Bilkent Üniversitesi de 4 milyon YTL kaynak tahsis etti.
TURGUT ÖZAL'IN VERDI?I PARA
Üniversitesinin bilimsel altyapısının oluşmasında önemli paya sahip Profesör Salim Çıracı başkanlığındaki kadrolar son altı ayda şekillendi. UNAM projesi kapsamında bir kısmı yurtdışından gelen 25 bilim adamı, 40 asistan öğrenci onlarca değişik araştırmaya imza atmaya başladı. Ekip, kamuoyunun dikkatini bilim çalışmalarına çekmek için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yeryüzünün en küçük 'nano Türk bayrağı'nı hediye etti. Üniversite bünyesinde inşa edilen 6 katlı 7 bin 200 metrekarelik merkezin temeli ise geçen ay atıldı, merkez inşaatının ocakta bitirilmesi planlanıyor. Yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirmek üzere açılan Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Yüksek Lisans ve Doktora Programları YÖK tarafından geçen temmuzda kabul edildi. Başvurular gecikmeden başlatıldı ve büyük ilgi gördü. ABD'deki iyi üniversitelerden kabul almış yeni mezun öğrencilerin bir kısmı bu sayede ülkemizde kaldı. UNAM; tekstil, elektrik, elektronik mühendisleri ve tıpçıların da aralarında yer aldığı 20 kişilik öğrenci ve asistan grubu, ekibe dâhil olacak 150 uzmanla birlikte tam bir bilim adamı fabrikasına dönecek. Öğrenciler ABD'deki üniversite modellerinde olduğu gibi hem bilimsel araştırma yapacak, hem de buluşlarını endüstriyel hale getirmek için UNAM civarında şirketler kurabilecek.
UNAM Proje Yöneticisi Prof. Dr. Çıracı, proje yatırım bütçesini beş yılda 100 milyon doların üstüne çıkarmak istediklerini dile getiriyor: 'Dünya ileri teknoloji üreten bu tip merkezlerle yeni bir devrime hazırlanıyor. Türkiye bu yarışta geri kalmamalı. Bunun için her üniversitede her şehirde bir merkez kurup dağınık çalışmak yerine ulusal projelerin tek merkezden yönetildiği UNAM'la işe başlanmasını önerdik. Proje kabul gördü. Yeni teknoloji ve uzmanlar yetişince Türkiye'nin dört bir yanında nanoteknoloji ve nanobilim laboratuarları açılacak. Yatır kazan projeleriyle UNAM, dünyadaki diğer merkezlerle yarışabilir konuma gelecek.'
Türkiye'nin ileri teknoloji macerası aslında Turgut Özal'lı yıllara dayanıyor. Prof. Dr. Çıracı, 1986'da bir NATO konferansı dönüşünde dünyanın ileri teknolojiye yönelişini bir brifingde merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a anlatır. 3,5 milyon doları devlet, 1,5 milyon doları üniversite yönetimince karşılanan fonlarla bilim üretmek amacıyla Bilkent Üniversitesi bünyesinde Millî Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi Müsteşarlığı desteğiyle Ileri Araştırmalar Laboratuarı (IAL) kurulur. Bu laboratuar şimdi uçaklara takılan hassas füze detektörlerinden atomik kuvvet mikroskoplarına, nanoteknoloji deneylerinden enerji projelerine kadar birçok bilimsel ve 'millî' çalışmaya ev sahipliği yapıyor. Laboratuar, uluslararası camiada kendinden söz ettiren bilim adamlarını yetiştirdi.
ABD'DEN GELEN NANO BEYINLER
Türkiye'nin dünya genelinde nanoteknolojide ileri ülkeler arasına girmesi gerektiğini vurgulayan Salim Çıracı, 'Bunun için bilim adamı altyapımız var. Siyasî irade de desteğini ortaya koydu. Özel sektörün Ar-Ge yatırımları, üniversitelerin sinerjisi birleşince yol açılacak.' diyor. Ona göre nanobilim, teknolojiyi gelişmiş ülkelerin tekelinden alıp, bilim üreten ülkelerin tekeline veren yeni ve ileri bir sanayi devrimi. Çıracı; sanayi ve ticaret odalarını sivil toplum kuruluşlarını ve bilim üreten herkesi projeye sahip çıkmaya çağırıyor. UNAM, DPT ile 9, Sağlık Bakanlığı ile 8, MSB-ARGE ile 6 proje, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tekstil Işverenleri Derneği ile birer projenin çalışmalarına şimdiden başladı. Geçen hafta DPT'ye projelerini sunan merkez yakın zamanda bilim ve sanayi sektörünün önünü açacak çalışmalarıyla adını duyuracak.
UNAM mevcut kadrosundaki 25 bilim adamına ilave olarak, yurtdışında bu alanda (özellikle ABD) çalışan beşi üst düzey 25'ten fazla bilim adamıyla da yakın temas içinde. Sürtünmesiz yüzeyler konusunda çığır açan Türk bilim adamı Prof. Dr. Ali Erdemir (Argonne Ulusal Laboratuarı), Princeton Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ilhan Aksay (nano malzemeler), Dr. Refik Kortan (organik güneş pilleri), Dr. Taner Yıldırım (hidrojen depolama) daha şimdiden araştırma grupları içinde çalışmaya başladı.
Dışardan destek olanların yanında Türkiye'ye dönerek nanoteknoloji ateşini büyütmeye çalışan bir grup genç bilim adamı da var. Erman Bengü, Emrah Özensoy, Ihsan Gürsel, F. Ömer Ilday, Aykutlu Dânâ, Tuğrul Senger ve Mehmet Bayındır eğitimlerini Türkiye'de alıp, yaptıkları başarılı çalışmalarla ABD'nin bilim adamları listesinde sıralamaya giren, ancak şimdi ülkelerine dönmeye karar veren isimler. Kendi tabirleriyle onlarınki 'tersine beyin göçü'.
ABD'deki Massachusetts Institute of Technology (MIT) laboratuarlarını ve bilimsel imkânlarını terk edip UNAM'a katılan isimlerden biri de Yardımcı Doçent Mehmet Bayındır. Isıyı ve ışığı hisseden kumaşlarla ilgili yaptığı başarılı çalışmalar sonucu Amerikan Ordusu'nun gelecek 20 yılda giysi, kamuflaj ve donanımlarında devrime sebep olacak gelişmelere imza atan bir isim aynı zamanda. ABD Askerî Nanoteknoloji Enstitüsü'nün belki de geleceğini ve milyar dolarlık pazarını altüst edecek buluş ve patentlerin bir kısmının daha şimdiden sahibi. Türkiye'ye döndükten sonra araştırmaya ayrılan kaynakların fazlalığı karşısında çok şaşırdığını anlatan Bayındır, kurulacak yeni araştırma merkezleriyle yurtdışındaki genç bilim adamlarının geri döneceklerini düşünüyor.





