Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

her şey sende gizli

Tüm forum üyelerinin katılımıyla , hikaye yazıyoruz. <br>Buyrun hikayemizin kahramanları da siz olun.
Kullanıcı avatarı
dr.k_unal
Gelişen Üye
Gelişen Üye
Mesajlar: 101
Kayıt: 23 Ağu 2008, 01:10

Mesaj gönderen dr.k_unal »

devam edebilirsin sn oyun delisi düşündüğümden çok farklı gelişti ama güzel olacak inşallah


kahvaltısını bitirdikten sonra dalları yere kadar uzanan yaz kış yapraklarını dökmeyen kocaman ihtişamlı çınar ağacının altındaki banka oturdu. herkesten uzak bir köşeydi burası. kimse sanki burda bir bank olduğunu bilmiyordu. ağacın yaprakları kendisini gizliyordu. yine düşünüyordu. ne kadar zordu yanlızlık. ne kadar dayanılmaz dertleri vardı. neden ben diye düşündü. bu yük bana çok ağır. ölsem daha iyi.
intiharı geçirdi içinden. tam bu sırada yerdeki karıncaya gözü takıldı.
küçücük karınca taşıyamayacağı büyüklükte bir cam parçasını sürüklemeye çalışıyor... düşüyor kalkıyor ama ne vazgeçiyor ne de belki bir arpa boyu ilerletebiliyordu. tüm düşünceleri bir kenara bırakıp karıncayı izlemeye başladı.

- elbet bir sebebi vardır. bu ses kemal beyindi.
- kemal bey yine beni buldunuz ama nasıl anladınız karınca hakkında düşündüklerimi.
-anlamadım duydum. her zamanki gibi yine sesli düşünüyordunuz selman bey. sizi bahçede göremeyince buraya gelmiş olabileceğinizi düşündüm. yaklaştığımda sesini işittim biraz bekledim rahatsız etmemek beni farkedemeyecek kadar dertlenmişsin. bişey anlatmak istiyorum izin verirsen.
- yine ne anlatacağanı tahmin edebiliyorum ama merak ettim bu sefer nasıl ikna edeceksiniz beni.
-bir grup arkadaş dağcılıkla uğraşıyorlar. yine bir gün tırmanmaya giderler. bi sorun olur bir çivi yerinden çıkar ip birden kurtulur ve bir hanımın gözüne çarpar. gözündeki lensi düşürür. bu hanım kız artık göremiyordur. bu halde tırmanışa devam etmelri imkansızlaşır. bir düzlük bulup mola verirler. çare düşünmeye başlarlar. aradan bir gün geçer başka bir dağcı grup onların bulunduğu düzlüğe gelirler müsaade isterler orda konaklayabilmek için. neden burda beklediklerini sorarlar. olanlar anlatılınca ikinci dağcı grup tebessüm eder. 'lensiniz bu muydu' der bitanesi. elini uzatmış. bizim hanım kız gider bakar 'evet bu ama nasıl yani nasıl oldu?' lens elinde olan kişi konuşmaya başlar. ' dün ikindi vakti tırmanırken parlayan bişey gördük merak ettik bakalım dedik. bi anlam veremedik önce yaklaştık ki gördüğümüz şeye inanamazsınız. bir karınca evet bir karınca o küçük şeyi sırtlanmış. bir o tarafa bir bu tarafa götürüyor. o hareket ettikçe ışığın yansımasıyla parlıyormuş. içimden onu almak geldi. cüzdanıma koydum. bu günde sizinle karşılaştık işte ' artık yola devam edebileceklerdi. o hanım kızın aklında bundan sonra tek soru vardı 'karınca neden işine yaramayacak bu şeyi taşıdı.?'
Kullanıcı avatarı
dr.k_unal
Gelişen Üye
Gelişen Üye
Mesajlar: 101
Kayıt: 23 Ağu 2008, 01:10

Mesaj gönderen dr.k_unal »

karıncaya bunu taşıtan neydi.

peki selman bey sizce karınca neden taşıyordu o kendne ağır gelen yükü hiç bir işine yaramayacağını bile bile.
elbet bir taşıtan vardı değil mi?
^muhakkak her şeyin bir sebebi sebeplerin de bir yaratanı vardır.^
kimseye taşıdığı ağır gelmemeli taşıdığında bilindik veya bilinmedik bir hayır vardır. o karınca ne taşıdığı şeyin farkında ne de neden taşıdığının ama Rabbi öyle istedi. o yükü ona yükledi.
karınca şöyle dese bunun karşılığında, neden taşıyorum ki ben bu yükü, bırakayım gitsin hiç bi işime yaramayacak. işte bu ne kadar zalimce geliyorsa şu an bize bizim de sözlerimizi tartıp söylememmiz gerekir.

-evet, dedi selman bey. burdan bakınca her şey daha iyi görünüyor. içinde olup o ağır yükü nedensiz taşıyan değilde dışardan tüm perdeler kalkmışken bakınca her şey ne kadar da mantıklı ne kadar da düzenli görünüyor. her şey olması gerektiği gibi olması gerektiği yerde.
-işte dedi kemal bey, her şey sende gizli. bir bakışın bile ne kadar farklı çeşitleri var istediğin yerden bakmak sana kaldı.
^güzel gören güzel düşünür. güzel düşünen de hayatından lezzet alır selmancığım.^

bu sırada genç bir bey selman atabey diye seslenerek bahçede selman beyi arıyordu. selman bey sesin geldiği yöne doğru baktı önce sonra ayağa kalktı kendini gösterebilmek ve gelenin kim olduğunu anlayabilmek için. kemal bey de ayağa kalkmıştı. selman bey heyecanla bağırdı.
-oğlum ismet burdayım yavrum. genç beyin kucağında küçük bir kız çocuğu vardı. hemen babasının kucağından indi. dede, diye bağırarak koşmaya başladı.
selman bey; dur düşersin kızım nurdanım demeye kalmadı kız yere kapaklandı.
selman beyin aklına braz önce ordaki cam taşıyan karınca geldi. telaşlandı. yavrum dedi nurdan aytağa kalktı. hiç bir şey olmamıştı. sonra kemal beyle yere baktılar ne karınca ne de cam kırığı orada değildi. banka oturdular. selman beyin oğlu ismette geldi. kemal bey mütebessim olanları anlattı ismet beye. kemal bey onları yalnız bırakmak için izin istedi. selman bey son bir ricada bulundu. sondu çünkü artık ismet bey onu tamamen götürmek için gelmişti.
-lütfen o şiirin tamamını okur musun?
-memnuniyetle dedi kemal bey
^herşey sende gizli
yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatlarının çırpındığı kadar hafif
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin
yaşadıklarını kar sayma
yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarsan yaşa
sevdiğin kadardır ömrün
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi
sevdiğn kadar sevileceksin
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
işte budur hayat
işte budur yaşamak
bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakni unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadr bebektir
ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
bunu da öğren, SEVDI?IN KADAR SEVILIRSIN





--SON--
Cevapla

“Hikayemi Tamamla” sayfasına dön