Bidibidi Yenileniyor !

23 Nisan 2021 tarihinden önce hesabın varsa Şifreni Sıfırlaman gerek: TIKLA ŞİFRE SIFIRLA | Her şeye sana özel olan panelinden ulaşabileceksin. Seni evine bekliyoruz: https://www.bidibidi.com


[YENİLENDİ] Kullanıcı, Kayıt, Üyelik ve Profil Sistemi
[YENİLENDİ] Bidibidi Oyun Bölümü

[BEKLİYOR] Forum, Galeri, Diğer Bölümler


KAYDOL

Örenyerleri

Konyanın gezilecek, görülecek ve görülmesi gereken yerleri..
Cevapla
Kanunsuz iSTANBULLU
Isındım Buraya
Isındım Buraya
Mesajlar: 291
Kayıt: 18 Tem 2006, 02:08
Konum: Neresi Lazım

Örenyerleri

Mesaj gönderen Kanunsuz iSTANBULLU »

Örenyerleri

Sile Aya-Elena Kilisesi

Sille, Konya Ili, Selçuk Ilçesine bagli kent merkezine 7 km. uzaklikta bir yerlesim birimidir.

Isa'nin dogumundan 327 sene sonra Bizans Imparatoru Konstantinus'un annesi Helena, Hac için Kudüs'e giderken Konya'ya ugramis, buradaki ilk Hiristiyanlik çaglarina ait oyma mabedleri görmüs, Hiristiyanlara Sille'de bir mabed yaptirmaya karar vermistir.

Mihail Arkhankolos adina bu kilisenin temel atma töreninde bulunmustur. Kilise asirlar boyu onarimlar görerek günümüze kadar gelmistir

Kilisenin iç yapisinin üstünde Yunan harfleriyle yazilmis Türkçe bir tamir kitabesi kilisenin tarihi hakkinda bilgi vermektedir. Bu kitabe 1833 tarihlidir. Ayni kitabenin üzerinde ise kilisenin Sultan Mecit döneminde dördüncü kez onarim gördügünü belirten üç satirlik bir kitabe daha bulunmaktadir.

Kilise düzgün kesme Sille tasi ile yapilmistir. Avlusunda kayalara oyulmus odalar bulunmaktadir. Kilisenin kuzeye açilan kapisindan dis nartekse girilir. Burada kadinlar mahfeline çikan iki yönlü tas merdivenler yer almaktadir. Kilisenin ana kubbesi dört fil ayagi üzerinde olup, kilise üç sahinlidir. Kilisenin içerisinde ahsaptan üzerleri alçi süslü bir vaaz kürsüsü ile apsidle ana mekâni ayiran ahsap alçili kafes bir sanat saheseridir. Kubbe geçislerinde ve tasiyici ayaklarda Hz. Isa, Hz. Meryem ile havarilere ait resimler bulunmaktadir.







Eflatunpinar

Konya Ili, Beysehir Ilçesi, Eflatunpinar Köyü içinde bulunmaktadir. Aniti 1849 da bilim dünyasina ilk haber veren kisi W.J. Hamilton'dur. Daha sonra F.Sarre ve J.Garstang'da bu anit konusunda kitap yayinlamislardir.

Anit, bir su kaynaginin kenarinda dikdörtgen taslar üzerinde kabartmalardan olusmaktadir. Niteligini kaybetmeyen kabartmalar ön kismindaki 14 adet tas blok üzerine oyulmustur. Anitin ilk plani bilinmemektedir.

Bu anit diger açik hava anitlarindan daha küçüktür. Dogal bir kayaya oyulmamis, figürlü blok taslarin örülmesiyle olusmustur. Su kaynaginin yaninda bulunan bu anitin su toplama havuzunun ilk yapilis tarihi henüz arastirilmamistir.

Fasillar

Fasillar Aniti Konya'nin Beysehir Ilçesine bagli, Fasillar Köyünün güneyine düsen, bir tepecigin bati eteginde yatmaktadir. Ramsay bu aniti Fasillar adiyla yayinlamistir. Tahminen 70 ton agirliginda, bazalttan yapilmistir. Eserin, islenmis oldugu tas ocagina yakin bir yerde bulunmasi, bu eserin baska bir yer için yapildigini, fakat her nedense uygun olmayan bu yerde birakildigi kanisini uyandirmaktadir. Anitin üzerinde bir tanri, iki aslan ve birinci tanridan daha önemsiz olan ikinci bir tanri bulunmaktadir.

Tanri bir ayagini aslan üzerine, diger (sol) ayagini dag tanrisi üzerine basmistir. Dag tanrisinin hemen yaninda diger aslanin benzeri olan, ikinci bir aslan tasvirine de yer verilmistir.

Anitin bazi yerlerinin ayrintili islenmemis olmasi, bazi yerlerinin ise çok kaba islenmis olmasi, uzaktan görülebilecek bir yere dikilmek üzere hazirlandigini göstermektedir.

Hititler anitlari genelde dogal bir kayanin bir yönünü düzelterek ve kabartmalarla süsleyerek olusturmaktadir. Ama Fasillar anitinda tek parça büyük blok üzerine betimleme yapilmistir.

Aninttaki figürlerin, Eflatunpinar'daki figürlere ve Alacahöyük'teki orthostatlara benzemesinden dolayi, bunlarin IV. Tuthalia döneminden kalma oldugu sanilmaktadir.

Karahöyük

Konya'nin arastirilmis ve, halen arastirilan önemli tarihi merkezlerinden biri de Karahöyük'tür. Karahöyük ismini yakinda bulunan Karahöyük Köyünden almistir. Il merkezinin 15 km. kuzeydogusunda, Hatip bucagina giden asfalt yolun kenarinda bulunan bu köy, bugün Konya Belediyesi hudutlari içindedir.

Karahöyük'teki ilmi çalismalar TTK, Ankara Üniversitesi Orta Anadolu Arastirma Istasyonu ve Müzeler Umum Müdürlügünün isbirligi ile Prof. Dr. Sedat ALP baskanliginda 17.9.1953 tarihinde baslanmistir. Kazilara 1959 ve 1967-1970 yillarinda ara verilmis, sonra kazilara yeniden baslanmistir.

Karahöyük bugün oldugu gibi eski çaglarda da Kuzey-Güney ve Dogu-Bati yollarinin birlestigi önemli bir kavsaktir. Hitit Imparatorluk Çaginda Konya bölgesi, Hupisna'nin (Eregli "Kybistra") kadin tanrisi Huuassana'nin kültürüne bagli ve Luvi dil çevresine dahildir.

Bugüne kadar Karahöyük'te ele geçen buluntular çaginin kültürel ve ticari iliskileri konusunda bilgi vermektedir. Hitit Imparatorluk Çagi öncesi mühür sanatinin, Orta Anadolu'nun güney bölgesindeki en önemli merkezdir. Grafito'lar, kap markalari ve bazi mühürler Anadolu'da yazinin erken safhalarinin arastirilmasina yardimci olmaktadir. Diger buluntular arasinda gaga agizli testiler, fincanlar, yonca agizli testiler, rhytonlar, üzüm salkimi biçimli kaplar da yer almaktadir. At nali biçimli, damgali altarlar, ocaklar ve yarim ay biçimli atkilar devirlerinin karakteristik eserleridir.

Arastirmalar sonucunda Karahöyük'te 27 yapi kati tespit edilmis, C çukuru adi verilen kisimda 29.10 m. derinlikte anatoprak bulunmustur. Bu anatoprak üzerinde 1.5 m. kalinliginda bir mil tabakasi mevcut olup kültür katlari bu mil tabakasinda yer almaktadir.

Tabaklanma

1-111 tabakalari: I.Ö.2. binin ilk çeyregine ait malzemeler vermistir. 1. katta bulunan damga mühürler, Asur Ticaret Kolonileri devrinin son safhasina aittir.
IV-XI tabakalari: Intermediate adi verilen seramikler ele geçmistir. Bu seramikler V ve VI. tabakalarda yogun bir sekilde bulunmustur.
XII-XXII tabakalari: Blegen tarafindan "Erken Ege Seramigi" diye adlandirilan, Troia 1'in orta ve son safhalarinda görülen türden seramik vermektedir.
XXII-XXVII tabakalari: Troia 1 medeniyetinden daha eskiye giden buluntular vermesine ragmen, Kalkolitik çagin karakteristik eserlerine rastlanmamistir.

Bu verilere göre Karahöyük, Erken ve Orta Bronz çaglarina ait birbirini araliksiz takip eden kültür katlarina sahiptir. Elde edilen malzemeler, Kizilirmak Bölgesi bilhassa Kültepe Kappadokya Bölgesi, Alisar, Bogazköy, Acemköy, Gordion, Troia, Karatas Semâhöyük, Tarsus, Tell-Açana, Kibris, Suriye, Mezopotamya ve Miken yerlesim merkezleri ile Karahöyük'ün kültürel ve ticari iliski içinde oldugunu göstermektedir. I.Ö. II. bin baslarinda Karahöyük'te Hititlerin etkisi altinda Luvi'lere karismis bir Hitit etnik grubunun var olabilecegi ileri sürülmüstür.

Kubad-Abad Sarayı

Ünlü Selçuklu tarihçisi Ibn Bibi'nin Selçuknamesinde sözünü ettigi, I. Alaaddin Keykubad'in (1220-1236) emriyle yapilmis Kubad-Abad Saray Külliyesi, günümüze ulasabilmis tek Selçuklu Saray yapisidir. Anadolu Selçuklu devrinde, çevresinde ayni isimle anilan bir sehir tesekkül eden Kubad-Abad, sonralari terkedilmis ve tarihin karanliklarina gömülmüstür.

Ibrahim Hakki Konyali ve Prof. Dr. Osman Turan'in, sarayin Beysehir civarinda olmasi gerektigine isaret etmelerinden sonra 1949 yilinda Konya Müze Müdürü Zeki Oral Kubad-Abad'in yerini bulmustur. 1952'de Zeki ORAL'in, 1965-1966'da Prof. Dr. Katharina Ottodorn'un ve 1967'de Mehmet Önder'in sondaj ve kazi çalismalarinin ardindan uzun süre kendi kaderine terk edilen Kubad-Abad 1980 yilindan itibaren Prof. Dr. Rüçhan Arik tarafindan yeniden ele alinarak sistemli kazilara baslanmistir.

Prof. Dr. Rüçhan Arik, Kubad-Abad Saray Külliyesi içinde küçük sarayin çevresini kazdiktan baska, saray külliyesi ile baglantisi bulunan Kiz Kalesinde ve Kubad-Abad hinterlandida dahil, Malanda'daki Selçuklu köskünde arastirma ve kazilar gerçeklestirmistir.

Bu kazi çalismalarinda, Kiz Kalesindeki ana yapi ile insitu çiniler hamam kismi ve kiyidaki saray külliyesinin önemli birimlerinden küçük sarayin çevresindeki mimari kalintilar açiga çikarilmis; ayrica, Malanda köskündeki sondaj ile yapinin mevcut kisminin plani ortaya konmustur. Kazilarda Selçuklu çagina ait çok sayida çini, seramik, alçi, cam ve sikke bulunmustur. Küçük Sarayin çevresindeki Selçuklu tabakasinin altinda ise, Eski Çaga ait kalinti ve küçük buluntular tespit edilmistir.

Konya, Hadim Bolat Beldesi Astra Antik Kenti

Astra Antik Kenti, Konya Ili, Hadim Ilçesi, Bolat Beldesi Temasalik Tepesi mevkiinde yer alir. Hadim'in kus uçumu 7 km. kuzeybatisinda, Bolat Beldesinin 5 km. güneybatisindadir.

Büyük çapta kaçak kazilara maruz kalmasi üzerine 1966'da bir bekçi ile koruma altina alinmis, Konya Müzesi Müdürlügüne bagli bir örenyeri haline getirilmistir. Ancak 1955'de bekçisi emekli olmustur.

Ulaşım
Konya-Hadim karayolu üzerinde Hadim'e 17 km. mesafedeki kavsaktan batiya dönen asfalt yolla Bolat Beldesine, oradan 6 km.lik stabilize yolla At mevkiine ulasilir. Sonra, dik ve engebeli bir keçi yolunda yaklasik 4 km. yürüyerek Astra'nin yer aldigi Temasalik Tepesine ulasilir.

Bilimsel Çalışmalar
Astra Antik Kenti ilk defa 1885'te Sterret tarafindan kesfedilmistir. Sterret sadece yazitlar üzerinde çalismis, 7 yazit bulmustur. Bu yazitlardan kentin adinin ASTRA oldugunu tespit etmistir. Daha sonra bayan Hereward 2 yazit, 1966'da ise Mitford 16 yeni yazit bulmustur. 1992 yilinda, birkaç yazitin okunmasindan baska hiçbir bir bilimsel çalisma yapilmayan Astra kentinde Arkeolog Osman Ermisler baskanliginda bir heyet tarafindan temizlik ve sondaj çalismalarina baslanmistir. Çalismalar 1993 ve 1994 yilinda da devam etmistir. Kentin plani çikartilmis, talan edilmis görünümü kismen de olsa ortadan kaldirilmis, yapilari tanimlanmistir; Kilise ve Auditorium da yapilan kazilar sonucu açiga çikarilmis; bunlarin plan ve rölöveleri hazirlanmistir. Nekropolde iki tipik Isaura karakterli mezar açilmistir. Kentin kendine özgü bir yönetimi oldugu, Isaura'ya bagli bir kasaba oldugu yazitlarin okunmasi sonucu kanitlanmistir. Açilan seramik firinindan Astra da Roma Devrinde seramik üretildigi saptanmistir.

Konumu
Astra antik kenti, Toroslarin kuzey kesminde, Isaura bölgesinde yer almaktadir. Isaura eyaletinin diger önemli kentleri Isaura ve Astanada ile bir üçgen olusturmakta bu kentler Astra'dan çiplak gözle görülebilmektedir. Bir Isaurali zenginin tapinaga yaptigi bagisla ilgili bir yazit Isaura ile iliskisini kanitlamistir. Burasinin Pisidiae Antiocheia ile ticari iliskileri oldugu Roma Dönemi'nden kalma iki Antiocheia sikkesinden anlasilmistir.

Kent, denizden yüksekligi 1760 m. olan Temasalik Tepesi'nin dogu bati yönünde uzanan düz zirvesinde yer alir. Zirvenin ortasinda dogu bati yönünde genis bir alan seklinde uzanan agoranin iki kenarinda önemli yapilar siralanmistir. Etrafi harçsiz moloz taslarla örülü, surla çevrili tepenin dogu, güney ve kuzey eteklerinde çok sayida Roma Devri sivil yapilar ve evler kümelenmistir. Biri doguda, digeri batida olmak üzere iki nekropolü vardir. Nekropollerde çok sayida kül kutusu stel ve mezar aslani görülür. Bati nekropolünün batisinda ve güneybatidaki Kuralan Tepesinin dogu yamaçlarinda Bolat Köyü'nün yayla evleri vardir. Harçsiz, sivasiz, basit yigma moloz tastan yapilmis toprak örtülü, tek odali bu yayla evleri 80-100 yil önce yapilmaya baslanmis, evler yikilmaya yüz tutmustur.

Kentin Yapıları
Bati nekrolünün yer aldigi Devler Gedigi düzlügünden baslayan yol Temasalik Tepesinin güney yamacindan surun orta kesimine ulasilir. Meyilli ve dar bir yoldur. Kentin giris kapisinin papuçlari yerinde kalmis üst kemeri ve diger parçalari yerdedir. Kapidan agoraya girilir. Agoranin güney kenarinda çarsi yapisi uzanir, daha sonra doguya dogru Zeus Astragos tapinaginin kalintilari görülür. Agoranin bati kisminda kapi karsisinda iki Heroon kalintisi vardir. Agoranin bati bitisinde yüksekçe ve etrafi duvarla çevrili kale yer alir. Kaleye dogudan kemerli bir kapi ile geçilir. Kalenin kuzey kesminde ikinci bir tapinak kalintisi görülür. Bunun bir tapinak oldugu, içinde ele geçen yazittan anlasilmistir.

Agoranin kuzey kenarinda, batida Roma Devrinden kalma bir Auditorium yer alir. Dokuz basamakli sekiz metre çapinda, 2/3 daire planli Auditorium'un dogusuna M.S. 5-6. yy.'da bir kilise yapilmistir. Kilise üç nefli bazilika planlidir. Temizlik sonucu ortaya çikartilmistir. Auditorium bu dönemde de kilisenin toplanti yeri olarak kullanilmis olmalidir. Kentin dogu kapisindan dogu nekropolüne geçilir. Dogu nekropolünün dogu kenarinda girisi batidan etrafi avlu duvari ile çevrili anitsal bir mezar vardir. Içinde iki lahit teknesi görülmektedir. Anitsal mezarin kuzeybati yaninda bir heroon görülür. Anitsal mezarin kuzeybatisinda açilan seramik firini, M.S. 2.-3. yy.da Roma devrinde, burada seramik üretildigini kanitlamistir. Sadece izgara ve yanma odasi ele geçmistir. Firinda bulunan kap baskilari ve baskili kap parçalari ilginçtir.

Astra antik kentinde yapilacak çalismalar arkeoloji ilmine daha bir çok veri saglayabilir.

Çatalhöyük

Çatalhöyük, Konya'nin Çumra Ilçesi sinirlarinda olup, ilçenin 10 km. dogusunda yer almaktadir. Höyük, farkli yükseklikte iki tepe düzü olan bir tepe seklindedir. Bu iki yükseltisi nedeniyle çatal sifatini almistir. Çatalhöyük 1958 yilinda J. Mellaart tarafindan kesfedilmis, 1961-1963 ve 1965 yillarinda kazisi yapilmistir. Yüksek tepenin bati yamacinda yapilan arastirmalar neticesinde, 13 yapi kati açiga çikarilmistir. En erken yerlesim kati (1) ise M.Ö. 5500 yillarina tarihlenmektedir. Stil kritik yolu ile yapilan bu tarihleme, C 14 metodu ile de dogrulanmis bulunmaktadir. Ilk yerlesme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapilara ait özgün buluntulari ile insanlik tarihine isik tutan bir merkezdir.

Çatalhöyük'teki yerlesimin, yani sehirciligin en iyi bilinen dönemi 7. ve 11. katlardadir. Dörtgen duvarli evlerin duvarlari birbirine bitisiktir. Ortak duvar yoktur, her evin kendi müstakil duvari vardir. Evler ayri ayri planlanmis ve ihtiyaç duyulunca yanina baska bir ev yapilmistir. Evlerin bitisik duvarlari nedeniyle sehirde sokaklar mevcut degildir. Ulasim düz damlar üzerinden olmaktadir. Sehri sinirlayan ve koruyan sur duvarlari niteliginde herhangi bir buluntuya rastlanmamistir. Bina yapiminda kullanilan malzeme kerpiç agaç ve kamistir. Evlerin temel derinlikleri azdir. Duvarlar arasinda agaç dikmeler vardir. Bu dikmeler üzerine gelen kirisler düz tavani tasimaktadir. Tavan üst örtüsü kamis üzerine sikistirilmis kil topraktir. Evler tek katli olup, eve giris damda açilan bir delikten merdivenle olmaktadir. Her ev bir oda ve bir depodan olusur. Odalarin içinde dörtgen ocaklar, duvarlarin ön kisimlarinda taban dösemesinden yüksekligi 10-30 cm. arasinda degisen sekiler ve duvar içinde dörtgen nisler bulunmaktadir. Duvarlar sivalidir, siva üzeri beyaza boyandiktan sonra sari, kirmizi ve siyah tonlarda resimler yapilmistir. Kutsal odalar diger odalara nazaran daha büyüktür. Bu evlerin içindeki duvar resimleri yaninda ise orijinal boga basi, koç basi ve geyik baslarinin sikistirilmis kil ile konserve edilmis trofeleri duvarlara aplike edilmistir. Bunlarin yaninda rölyef halinde insan figürleri ile hayvan figürleri de görünmektedir. Çatalhöyük'te duvar resimleri en erken 10. en geç 11. tabakada bulunmustur. En güzel ve gelismisleri ise 7. ve 5. tabakalara aittir. Bu resimler paleolitik insanin magara duvarlarina yaptigi resimlerin bir gelenek olarak devamidir. Inanç olarak avin bereketi için yapilan resimlerdir. Geç döneme dogru duvar resimlerinde ev sahnelerinin azaldigi ve kus motifleri ile geometrik desenlerin ortaya çiktigi görülür.

Duvarlara resmedilmis olan akbabalar tarafindan parçalanan bassiz insan figürlerinin ölü gömme adetleri ile ilgili oldugu sanilmaktadir. Akbabalar tarafindan et kismi yenerek temizlenen kemikler toparlanarak hasirlardan yapilmis bir örtüye sarilir ve ev içindeki sekillerin altina gömülürdü. Sekiller altinda yapilan arastirmalarda çok sayida iskelet ortaya çikarilmistir. Ölü hediyesi olarak kemikten yapilmis aletler, renkli taslar, kesici aletlerden tastan baltalar, deniz kabugundan yapilmis boncuklar konmustur. Çatalhöyük kazisinda ele geçen heykelcikler bize ana tanriça kültürünün (tapinma) baslangici ve zamanin inançlari hakkinda özgün bilgiler vermektedir. Pismis toprak ve tastan yapilmis bu heykelcikler 5 ila 15 cm. arasinda degisen büyüklüktedirler. Sisman iri gögüslü, büyük kalçali ve zaman zaman dogum yapar vaziyette tasvir edilmislerdir. Bu özellikleri bolluk ve bereketi temsil etmeleri nedeniyledir. Çatalhöyük'te ele geçen alet ve malzemelerin hemen hepsi tas, pismis toprak, baltalari, sig tabaklar, yüksek kabartma bereket tanriçasi motifleri ile süs esyasi olarak kullanilan bilezik ve kolyelerdir. Pismis topraktan iri taneli hamura sahip, çarksiz siyah ve kiremit renkli kaplar ve çanaklar bulunmustur. Ayrica ana tanriça ve mukaddes hayvan figürü de pismis topraktan yapilmistir. Kemikten yapilmis kesici ve delici aletler ile obsidyenden yapilmis mizrak ve ok uçlari Çatalhöyük'te kullanilan en önemli malzemelerdir.

Çatalhöyük'te 1996 yilina kadar kazilar yapilmamis; bu yildan itibaren Ingiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafindan Ian Hodder baskanliginda kazilara devam edilmistir. Bulunan kazi eserleri Konya Arkeoloji Müzesindedir. Bunlarin bir kismi teshir edilmis, digerleri ise depolarda koruma altina alinmis durumdadir.
Cevapla

“KONYA GÖRÜLESi YERLER” sayfasına dön